Süleyman KÖSMENE
“Allahü ekber” üzerine
Eyüp Bey: “Kebîr ismini ve ‘Allahü Ekber’ kelimesini Risâle-i Nur’a göre kısaca açıklar mısınız?
Cenâb-ı Hak, Kebîr’dir, büyüktür, en büyüktür. Yani eşsiz ve mutlak büyüktür. Allah Teâlâ’nın büyüklükte eşi, misli ve benzeri yoktur. O, kayıtsız ve sınırsız ululuk ve yücelik Sahibidir. Büyüklük yalnız Allah’a mahsustur.
Resûlullah Efendimiz’in (asm) haber verdiği1 Kebîr ismi Kur’ân’da vârid olan esmâdandır. Kur’ân’da Kebîr ismi geçen âyetleri inceleyelim:
“Allah’ın katında kendisine izin verilenden başka kimse şefaat edemez. Sonunda, gönüllerindeki korku giderilince birbirlerine, ‘Rabb’iniz ne söyledi?’ diye sorarlar. ‘Hak söyledi’ derler. O Aliyy’dir, Kebir’dir.”2
“O gaybın ve şehâdetin Âlim’i, Kebîr ve Müteâl olandır.”3
“Kezâ, Hak yalnız Allah’tır; O’nu bırakıp taptıkları sadece batıldır. Muhakkak Allah Aliyy’dir, Kebîr’dir.”4
“Allah’ın geceyi gündüze ve gündüzü geceye kattığını, her biri belirli bir süreye kadar hareket edecek olan güneşi ve ay’ı emri altında tuttuğunu, Allah’ın yaptıklarınızdan haberdar olduğunu bilmez misin? Bu, Allah’ın hak olmasından ve O’ndan başka taptıkları şeylerin batıl olmasındandır. Muhakkak Allah Aliyy’dir ve Kebir’dir.”5
Bedîüzzaman’a göre, kâinatın en kıymettar meyvesi olan insan, sonsuz aczi, sonsuz ihtiyaçları, sonsuz düşmanları ve sonsuz fakirliği bulunmakla beraber, mahiyeti çok kıymetli âletlerle ve muhtelif hissiyatla teçhiz edilmiştir. İnsan, yüz bin çeşit elemleri hissetmekte, yüz binler tarzda lezzetleri zevk ederek istemektedir. İnsanın öyle maksatları ve arzuları vardır ki, bütün kâinata birden hükmü, emri ve kuvveti geçmeyen bir zât o arzuları yerine getiremez.6
Her sene Kurban Bayramında milyonlarca insanın “Allâhü Ekber” diyerek yeri göğü çınlatmalarının ve bu dünya büyüklüğünde “Allâhü Ekber” sadâsını gökyüzündeki yıldızlara işittirmelerinin, Resûl-i Ekrem Efendimizin (asm) bin dört yüz küsur yıl evvel Âl ve Sahabeleriyle söylediği ve emrettiği “Allâhü Ekber” kelâmının bir nevî aks-i sadâsı hükmünde olduğunu beyan eden Saîd Nursî, bu kelimenin, “Allah’ın kudreti, ilmi ve tüm sıfatları her şeyin fevkindedir; Allah en büyüktür, her şeyden yücedir, ulvîdir” demek olduğunu; hiçbir şeyin O’nun ilim dâiresinin hâricinde olamayacağının, kudretinin tasarrufundan hiçbir şeyin çıkıp kaçamayacağının, binâenaleyh Allah’ın, korktuğumuz en büyük şeylerden de büyük olduğunun; kezâ Allah’ın haşri getirmekten, bizi ademden ve yokluktan kurtarmaktan ve ebedî saadeti vermekten daha büyük olduğunun, Allah’ın her acaip şeyden de, aklın havsalasına sığmayan şeylerden de daha büyük olduğunun “Allahü Ekber” kelimesiyle ifâde edildiğini kaydeder.
Bedîüzzaman’a göre, “Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir”7 âyeti insanoğlunun haşrinin ve neşrinin, bir tek kişinin îcadı kadar kolay olduğunu bildirmekle, Allah’ın büyüklüğünü îlân etmektedir. Bu mânâ itibariyledir ki, büyük musîbetlere ve büyük maksatlara karşı herkes “Allah büyüktür! Allah büyüktür!” derler. Herkes Allah’ın büyüklüğünü kendisine dayanak noktası yapar, büyük tesellî ve kuvvet bulur.8
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Daavât, 86
2- Sebe’ Sûresi,34/23
3- Ra’d Sûresi, 13/9
4- Hacc Sûresi, 22/62
5- Lokman Sûresi, 31/30
6- Şuâlar, s. 20
7- Lokman Sûresi, 31/28
8- Şuâlar, s. 210;Mesnevî-i Nûriye, s. 140
Yeni Asya
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.