İsmail AKSOY
Arzdan semâya
Semadan arza inen o kudsî haber,
Sidreye kadar Cibrîlle beraber…
Resûlün mi’râca çıktığı gece,
Âyetler okundu hep hece hece.
***
Melekler sâf sâf olmuş durmuş divana,
Bütün gözler muntazırdır o ana.
Yer gururlu, gökler sevinçten ağlar,
Nur hilâl olmuş semadan çağlar.
***
Yetmiş bin perde arkasında O Sultan-ı Ezel,
Hem neticesi, hem meyvesi düşünülmüştü evvel.
O Zât-ı Kibriya eliyle defineler sundu beşere
Âlemler hesabına verilmişti Zât-ı Ahmediyeye.
***
İmanın rükünlerini göz ile görmüş,
Kâinatı ve tüm mevcûdatı sevindirmiş.
Melekleri, Cenneti, ahreti, Zât-ı Zülcelâli…
Mü’minlere gösterdi rü’yet-i Cemâli
***
Mi’râc ile anladı insan, nazdar sevgili olduğunu,
İdrakıyla nasıl bir rahmet hazinesi bulduğunu.
Gördü bâkî âlemdeki garip şuunatını,
Okudu tefekkür ile tüm yazılı mektubatını.
***
Semâ kapıları yol verdi O’na,
Canım kurban olsun nurlu yoluna.
Gök ehli alkışladı kutlu mi’râcını,
Beşere sundu en müessir îlâcını
***
Namazlar mi’râç olsun cümle ehl-i kıbleye,
Rahmet Nebîsinden ümmetine sonsuz hediye.
Ruh ve tefekkür ikliminde yükselsin akl-ı selim,
Gözünü kapayan mânevî körler, netice elim!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.