Yıldıray OĞUR

Yıldıray OĞUR

Asıl sizin töreniz batsın

“Töreniz batsın”, “Eğitim şart”, “Dünyaya rezil olduk.”

Dün sağdan sola, Kemalistinden İslamcısına pek çok gazetenin Mardin Zanqırt köyü katliamı haberlerini bu üç sloganla özetlemek mümkündü.

Kürtleri ve köylülüğü aşağılama sporu için bulunmuş fırsat bu kez de kaçırılmadı.

Peki, “Bu katliamı yapanlar cahil, köylü, eğitim şart” diyenler, “o köylüler kültür kurslarından geçirilmeli” diyecek kadar kültürsüzler, İstanbul’un göbeğinde, zengin bir muhitte, beş, altı dil bilen Cem G’nin kız arkadaşını parçalayıp çöp kutusuna atmasını hangi derin sosyolojik analizlerle açıklıyorlar. Yoksa yine mi “Eğitim şart.”

Ya aralarında çocukların, anne karnındaki bebeklerin de olduğu 44 insanın katledilmesi karşısında “MS 2009 Türkiye” gibi manşetler atanlar mıdır bize her fırsatta vatan haini diyen büyük vatanseverler? Böyle bir acı olaydan sonra “Bütün dünyaya rezil olduk” un derdine düşenlerin insanlık katsayıları çağdaş dünya standartlarının kaç puan altındadır acaba?

Ya kelimenin şehvetine kapılıp, pişti olma pahasına “Törerizm” başlıklarıyla çıkanlar, çok komik olduğu düşünülen karikatürlerle orta zekâlı bir mizah anlayışları olduğunu ortaya koyanlar. Beşinci sınıf televizyon dizisi, valiliklerce okullarda gözetilmek için hazırlanmış ucuz belgesel kıvamında bir töre karşıtlığı ile bir taraftan “ilkel Kürtlere” bir taraftan da “vahşi köylülere” vuranlar. Bir de tüm bunları yaparken her şeyi açıkladığını sanan kibirli modern cahiller.

Töre dediğiniz şey belli bir coğrafyada insanların birlikte yaşamak için buldukları bir kurallar bütünüdür. Bir tür köylü anayasasıdır. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Geri bulursunuz, bulmazsınız, başka şey. Ama bu sosyolojik gerçeği kaçırıp, ‘töre’den kanla beslenen bir ak saçlı akbabalar yasası hikâyesi çıkarırsanız olan biteni Sıla dizisinin hiçbir bölümünü kaçırmayan bir fan düzeyinde anlarsınız.

İnsanların birlikte yaşamak için buldukları kuralların içinde çok katı ahlak ve namus anlayışları olabilir. Bu kurallar çok acı namus cinayetlerine cevaz veriyor olabilir. Ama hiçbir töre, tıpkı en yerlisinden en evrensel tek tanrılısına hiçbir dinin ve en faşistinden en demokratiğine hiçbir yazılı anayasanın onaylamayacağı gibi, hamile kadınların, bir yaşındaki bebeklerin topluca katledilmesine cevaz vermez. En azından kâğıt üstünde veya ilkesel olarak.

Yaşamın bir çeşit devamını garanti altına almak için üretilmiş hiçbir toplumsal kural bir yerde yaşamı kökünden ortadan kaldırmayla ilgili bir yasayı barındırmaz. O kurallar yaşamaz zaten.

O katliamın esas nedenlerini anlamak isteyenlere dünkü Zaman gazetesinde çıkan Ali Bulaç’ın yazısını öneriyorum.

Sabah saatlerinde o köylerden bizim gazeteyi arayan yaşlı bir amcanın anlattıkları da Bulaç’ın yazısını doğruluyor.

O amca 1990’lara kadar o beş köyde her türlü sorunun gelenek içinde sulh ile içinde çözüldüğünü anlattı. Yüzyıllardır sürdürülen doğal yaşamı bozan ise koruculuk sistemiyle köylülerin bir kısmının silahlandırılması olmuş. Elinde silah olanın lehine bozulan dengeler sonucunda yağmacılıktan mal gaspına kadar husumet yaratacak pek çok olay yaşanmış.

Bir zamanlar meselelerini konuşarak çözen insanların eline yasal ağır silahlar verirseniz artık diyalog da kurşunla yapılır. Elinde bixi, keleş olan kafası atınca masaya oturmaz.

Yani Zanqırt köyünde terör yaratan yüzyılların töresi değil, devletin şiddet üzerine kurulu modern töresidir.

Tam da şimdi, asıl kim için ‘eğitim şart’, asıl kim ‘bizi dünyaya rezil ediyor’ ve asıl kimin ‘töresi batsın’ diye düşünme zamanıdır.

Her şey bir köyün yüzlerce yıllık Zanqırt olan adını Beyoğlu’nda bir entel barına bile verilmeyecek Bilge yapınca başladı...

Taraf

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.