Nevzat TARHAN
Batı kültüründe evrim ters yönde işliyor!
İsviçre, Zürih hava alanında müzik yerine inek sesi dinleten narsistik garipliklerin olduğu bir ülke. Kendilerini özel, önemli ve üstün gören kültürleri var. Kibirleri nedeniyle realite körlüğü içindeler. Açıkça insan haklarını kendi ayrıcalık beklentilerine göre yorumluyorlar. Zenginlerdi ve bugüne kadar güvenlik kaygıları yoktu.
Minare referandumu ile % 57 istemiyorum cevabı verdiler. Aslında bu beklenen bir durumdur.
Çünkü 1980’lerde Afrika’da Biafra’da açlıktan ölen zenci çocuklara yardım etme referandumunda da “Hayır yardım etmeyelim” cevabı çıkmıştı. İnekler daha kıymetli çünkü çıkarları var çikolata sektöründe ihtiyaçları var.
Benzer bir etnik narsisizmi 2. dünya savaşında Yahudi göçmenlere yapmış ölmelerine göz yumarak servetlerine el koymuşlardı.
Uygunsuz davranışın arka planı
İsviçre’de yaşayanlar ile Etiler, Bağdat caddesi ve Batı Anadolu varlıklı elitistleri benzer ruh hali içindeler. Kendileri özel önemli ve üstün hissettikleri için hukuki ve kültürel statülerini tehlikede görüyorlar. Ayrıcalıklarını kaybetme seçeneği zihinsel konforlarını bozuyor. Ezan sesi ve minareyi güvenlik tehdidi, aşağılama ve değersizleştirme olarak algılıyorlar.
Burada ki önyargı “En akıllı, en güçlü, en başarılı, en önemli benim” biçimindeki önyargıdır. Kendi egolarının en büyük şey olduğu bir evrende yaşadığını hissetmeleri nedeniyle her şeyi kişiselleştirirler.
Başkalarının doğal istek ve ihtiyaçları onlar tarafından kişiselleştirme savunma mekanizması ile baskı altında kaldığı ve kuşatıldığı hissine neden olur.
Bir örnek: Bir arkadaşınız ‘sıkıldım’ derse siz ‘benden sıkıldı’ diye anlıyorsanız veya iş arkadaşınız yeni bir elbise veya araba alsa ‘bana hava atmak için aldı’ diye düşünüyorsanız konuyu kişiselleştirme ihtimaliniz çok yüksektir.
Bu durum kendinizi “Daha az akıllı, daha az çekici ve daha az başarılı” yani kötü hissettirdiği için çok öfkelenirsiniz. Tesettürlü bir bayan ‘Jeep’ edindiğinde veya minare İsviçre’nin iddialı semtlerinde yükseldiğinde kendini kötü hissedenler kibirli egoları nedeniyle rahatsız olurlar ancak farkında değildirler.
Minare veya başörtüsünü tehdit olarak algılamaları bu psikolojik dinamiklerle açıklanabilir. Bozuk iletişimler de bu önyargıyı besler ve pekiştirir.
‘Siyasi simge’nin rasyoneli nedir?
Hukukun temel kuralı olan bir ilke vardır. “İspat külfeti müddeiye aittir”. Aynı kural insan ilişki yönetiminde de geçerlidir.
Birisine “Bana zarar veriyorsun, bana kafir diyorsun, beni düşman görüyorsun” diyen kişi iddiasını ispatlamak zorundadır. Karşı tarafın zarar vermediğini düşman olmadığını kanıtlama zorunluluğu yoktur. İspatı karşıdan beklemek paranoid ve fobik algılamalarda mümkündür.
Minare veya başörtüsü siyasi simgedir diyenler bunu ispatlamak zorundadırlar. Eğer ispatlayamazlarsa kişinin beyanı esas alınır. Yani kişi “Ben siyasi amaçla başımı örtüyorum veya cami istiyorum” demiyorsa talebi doğal insan hakkı olarak kabul edilir.
Osmanlı döneminde Batıda Türkofobi vardı. Çocuklarını Türkler geliyor diye korkuturlardı. Şimdi de ‘İslamofobinin olması batı kültüründe evrimin ters işlediğini gösteriyor’ diyenler haklılık kazanıyorlar.
Avrupa’daki Müslümanların hataları yok mu?
Maalesef fazla kentleşememiş yabancı kökenli eğitimsiz insanlar İsviçrelinin megalomanisine haklılık kazandırıyor.
Diğer taraftan Bediüzzaman’ın çok özlü bir sözü vardır. ‘İslam’a layık doğruluğu ve doğru İslam’ı Avrupalılara göstermek”. Maalesef Avrupa’da yaşayan insanlarımız iyi ve güzel örnek olamadılar, kötü zanları ve korkuları dağıtamadılar.
Fakat iletişim çağında yaşıyoruz iyi, güzel ve doğruyu batıya anlatmak için bir fırsat doğdu.
Aslı ve esası olmayan nedenlerle dini değerlerden nefret edenlerin uygunsuz tepkilerini büyütmeyelim, bozuk iletişimi düzeltelim eğer haklıysak kazanacağız yanlışsak kabul edeceğiz. Bu bizim özgüvenimizin de gereğidir.
Haber 7
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.