Hangi birimizde eksik, kusur, yanlışlık yok ki başkasında arayalım; hele bunu bir gruba, camiaya yaymak ve genişletmek cesareti neyin nesi, neyin cehaleti? Kişinin kendi kusur ve noksanlıklarıyla meşgul olması, onları iyi ile değiştirme çabası ve cihadı; kemalatta ilerlemeye başladığının, kulluk yolunda mesafe aldığının nişanesi, Allah’ın lütfu.

Mutlu olunacaksa buna mutlu olunmalı, olmuyorsa buna üzülmeli!

“Elinizden giden şeylere üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle de şımarmayasınız diye böyle yaptık. Çünkü Allah, büyüklük taslayan ve insanlara karşı böbürlenen hiç kimseyi sevmez.” (Hadid 23)

Dünyalık bir şeyi kazanınca seviniyor, kaybedince üzülüyorsak; içteki cihad tamamlanmamış, fetih gerçekleşmemiştir.

Gazze’nin kurtuluşu içteki Yahudileşmenin öldürülmesinden geçer. Gelip geçici sloganlar, boykotlar, protestolarla nereye varılacaksa oraya varılır, şimdiki vardığımız gibi!

Gönül ülkesine şeytani taarruzlara, nefsi işgallere teyakkuzumuz, duyarlılığımız, diklenişimiz oranında dıştaki insi ve cini şerirler mücadele eder, bunda muvaffak oluruz.

Suriyeliler şöyle kusurlu, Filistinliler zamanında böyle yapmış gibi ucu açık söylemler; kendi kusur aynamızı bakmadığımızın habercisi, ucb ve gurur içinde olduğumuzun belirtisi, gönül camisini inşa edemediğimizin görüntüsü, şahsını tezkiye etme zavallılığı…

Baba mesleğine dönmedikçe kurtuluş yok!

Fert, toplum ve de dünyanın kurtuluşu da buna bağlı! Yasak ağaçtan yiyen babamız ne yaptıysa aynısını yapmalı değil miyiz? Umumiyetle bunu yaptığımızda umumi sulh ve sükûn sağlanır; Gazze de kurtulur Suriye de Irak da bütün İslam beldeleri de!

Hizmet dava eden grupların, önce iyiliklerini, hasenelerini, hizmetlerini nazara veriyor sonra teşvik ve onarıcı tenkit yapıyorsak belki mazur görülebilinir, değilse nifak ve şikak çıkar, muhabbet ve uhuvvet zedelenir, hiçbir şey de elde edilmez.

Tenkidi ehil eller yapar, onlar da kılı kırk yaparak yapar ta ki ümmet zarar görmesin. Kaybedişimiz ihtilaf ve tefrikaya düşmekten, kalkışımız da bunun bertaraf edilmesiyle olacak, her taraf felaha erecek!

Had bilen hudud tanır, edep takınır, adaleti gözetir, hakikati incitmez, kendi incinse de belli etmez sessizliğe gömülür! Nerde o erler? İçimizde geziniyor gün yüzüne, yeryüzüne çıkmak istiyor vesselam.