Himmet UÇ
Bediüzzaman ve aydınlanma çağı
(Gözlem ve yeni bakış açıları)
Barron, üretici kişilerin 12 temel özelliklerinden birini “bu kişiler ortalamadan daha fazla gözlemcidirler” olarak anlatır. (Himmet Uç, NFK, 345) Edison, Einstein, Cuvier ve daha başkaları büyük gözlemcidirler. Özellikle fizyologlar, anatomiciler, tabiat bilimciler, astronomiciler gözlemlerle ilimlerini kurmuşlardır. Mukaddes kitabımız, 18. yüzyılda bulunmuş bu eşyaya ve olaylara bakışın anahtarını çok öncelerinden ta 7. yüzyılda insanlara sunmuştur. Fakat ilim, gözlemde özne olan Allah’ın yerine ilim adamını koyarak zulmeder. Yine de hakikati görmüş, başına bir özne ilave edersen değer kazanır. İşte Bediüzzaman o özneye Allah’ı koymuştur. Kastamonu’da kendini ziyaret eden öğrencilere “Sizin okuduğunuz fenlerden her bir fen kendi lisan-ı mahsusu ile Allah’tan bahseder, muallimleri değil onları dinleyiniz” demiş. İçlerinde Abdullah Yeğin Ağabey merhum da vardır. Bu bir din adamının değil bir çok yönlü bakış açısına sahip bir ilim adamının, Bediüzzaman’ın sözüdür. Bizim bilim tarihimizde böyle bir cümle yok.
Cuvier, ilim tarihinin önemli bir insanı. Evrime karşı olması varlıkların yapısal, fizyolojik bütünlüğünü savunmasını anlatırken Bediüzzaman’ın bir varlığın ancak bütün varlığın özeti olduğu fikrini savunuyordu. Bütünüyle Cuvier ismini vermeden Allah’ın tevhid yasalarını armonikal yaratmasını savunuyordu. “Her bir organizmanın, her bir yapı ve parçası bir bütünü oluşturmaktaydı. Cuvier'e göre, hiçbir parça, diğerlerinin fonksiyonel bütünlüğü bozulmaksızın değiştirilemezdi. Aynı zamanda evrime delil olarak gösterilen iddiaların, evrimsel değişimlere değil, kendisinin ilk defa keşfettiği kitlesel yok oluşlar arkasından gelen yeniden yaratılma süreçleri olduğuna inanıyordu. Her bir organizmanın, her bir yapı ve parçası bir bütünü oluşturmaktaydı. Cuvier'e göre, hiçbir parça, diğerlerinin fonksiyonel bütünlüğü bozulmaksızın değiştirilemezdi. Aynı zamanda evrime delil olarak gösterilen iddiaların, evrimsel değişimlere değil, kendisinin ilk defa keşfettiği kitlesel yok oluşlar arkasından gelen yeniden yaratılma süreçleri olduğuna inanıyordu.”
Bediüzzaman ilim tarihinin tek örneği diyebileceğimiz büyük bir gözlemcisi, müşahadecisi, bakan, gören, düşünen ve inşa eden bir büyük insanı. Onu ilim tarihindeki yerine yerleştirmek büyük bir araştırma gerektirir. Mutavassıt zekaların elinden kurtarır onu yerine koyar.
Din çatısı altında gösterilen bu şahsın nasıl ilim tarihinin en büyük odak görüşü olan gözlemi bir evren bütünlüğü içinde yorumladığını yerine yerleştirdiğini görmekteyiz. Kitabımız, gözlemi önemli bir bakış durumu olarak ortaya koyar. Kur’an’da bir insan tipi var “mütevessimin”. Kelime işaretten, izlerden anlayan insan tipini ortaya koymak için Allah tarafından kullanılmış. Allah’ın yaratılmışlara ve yaratılışlara koyduğu izleri gören ve yorumlayan insan tipi. Çok özel bir karakter çizmiş Allah. Yavuz Sultan Selim Kur’an’ı okur ve okutur, kendine olan hayıflanmasını dizine yumruk vurarak dindirirmiş. Öldüğünde dizlerinde o kızarıklıklar varmış. Kur’an’da “Seni hakkıyla tanıyamadık” ile başlayan ayetler, imajlar var.
Akif, şöyle demiş:
“Ne bana yaradı cismim ne yara yar oldu
İlahi bu bir avuç türabı neyleyeyim
Ömrü bir milleti uyarmak için geçmiş bir insan böyle derse sen ne dersin ey uykuda iken kendini uyanık zanneden! Bir milleti, gençleri uyarmak için ortaya çıkmış garibanlar küçük menfaatler için nasıl ömürlerini heba ediyorlar bak da düşün.
Aydınlanma Çağı Nedir?
Tarih boyu bazı dönemler çok fazla öne çıkmıştır. Özellikle aydınlanma çağı önemli bir gelişimin de başlangıcı olmuştur. Aydınlanma çağı 17. yüzyılın ilk zamanlarında ortaya çıktı. Aydınlanma çağında bilim, felsefe, sanat ve edebiyat alanında önemli gelişmeler oldu. Aydınlanma çağında, orta çağ'ın sona ermesinin ardından kilise eski gücünü yitirdi. Böylece tüm dogmalar da yeniden sorgulanmaya başladı. Aydınlanma çağında özellikle klasisizm dışında pek çok yeni akımlar ortaya çıktı. Aydınlanma çağında önemli bilim adamları da yetişerek dünyaya damga vurmuş
Aydınlanma Çağı Nasıl Başladı?
Aydınlanma Çağı öncelikle 17. yüzyılın ilk çeyreğinde Almanya'da ortaya çıkmıştır. Aydınlanma çağı Almanya'da ortaya çıkmasının ardından pek çok ülkede de yaygın hale gelmiştir. Aydınlanma Çağı'ndaki gelişmeler önemli bilim adamları ve sanatçıları da etkilemiştir. Aydınlanma Çağı'nda ortaya çıkan düşüncelerden etkilenen kişiler tarihe damga vurmuşlardır.
Aydınlanma Çağı Düşünürleri
Aydınlanma çağının önemli düşünürleri bulunmaktadır. Dünyada en çok okunan romanlardan birisi olan Genç Werther'in Acıları ve Faust gibi romanların yazarı Johann Wolfgang von Goethe aydınlanma çağının önemli temsilcilerinden olmuştur. Aydınlanma Çağı'nda Felsefe alanında en etkili isimler ise F. W. von Schelling ve Immanuel Kant olarak bilinmektedir. Aydınlanma Çağının öne çıkan düşünürleri ise Jean Jacques Rousseau, John Locke ve Denis Diderot olarak bilinmektedir. Aydınlanma Çağı'nın öncüleri ise Montesquieu ve Voltaire'dir.
Aydınlanma Çağı Gelişmeleri
Aydınlanma Çağı'nı ortaya çıkaran başlıca düşünceler Rönesans ile dinde reform hareketleri olmuştur. Aydınlanma Çağı aslında kiliseye karşı akılcılık hareketlerinin artmasını sağlamıştır. İlahi düşünce ve mutlak din devleti anlayışı Aydınlanma Çağı'nda yerini somut ve maddi olgulara bırakmıştır. Aydınlanma Çağı'nda görülebilir yeryüzü ve fiziksel devlet düzeni anlayışı hüküm sürmüştür. Bilim adamları ve sanatçılar akılcılığın ön plana çıktığı eserler ortaya çıkarmışlardır.
Aydınlanma Çağı Bilim İnsanları
Aydınlanma Çağı'nda başarılı pek çok bilim adamı olmuştur. Özellikle Almanya'da yetişen Johann Gottfried Herder, Immanuel Kant, Christian Wolff önemli çalışmalara imza atmışlardır. Bunun yanı sıra Fransız Denis Diderot, Claude Adrien Helvetius, Baron d'Holbach, Montesquieu, Voltaire ve Jean- Jacques Rousseau da aydınlanma çağının önemli bilim insanları arasında sayılabilir. David Hume, Thomas Paine ve John Locke Aydınlanma Çağı'nın Büyük Britanyalı temsilcilerinden sayılırlar.
Aydınlanma Çağı Osmanlı'ya Etkileri
Aydınlanma Çağı tüm dünyada etkili olmuştur. Dünya çapındaki pek çok ülkeye aydınlanma çağının etkileri yansımıştır. Aydınlanma Çağı Osmanlı Devleti'ni de önemli noktalarda etkilemiştir. Özellikle aydınlanma çağının etkisi ile bilim çok fazla ilerlemiştir. Avrupa'daki gelişmeler neticesinde Avrupa ülkeleri de Osmanlı Devleti'nin önüne geçmiştir. Bilimsel gelişmeler artarken yeni silahlar üretilmiştir. Aydınlanma Çağı'nda ortaya çıkan sömürgecilik anlayışı hızlı bir şekilde gelişmiştir. Tüm bu yaşananlara bakıldığında Osmanlı çok geride kalmıştır. Osmanlı Devleti'nin ekonomisi de çökmüştür.
Aydınlanma Çağı'nda yaşanan savaşlarda yeni icatlar ve silahlar kullanılmıştır. Avrupa ülkeleri icat ettikleri silahlar ve yeni icatlar ile savaşları kazanırken Osmanlı Devleti parçalanmıştır. Aydınlanma Çağı'nın Osmanlı Devleti'ne etkileri pek de olumlu olmamıştır. Özellikle aydınlanma çağındaki bilimsel ve düşünsel gelişmeler insanların inanışları ve yaşantılarını da etkilemiştir. (Hürriyet)
Bediüzzaman ve Aydınlanma Çağı
Aydınlanma çağı filozof ve düşünürleri kilisenin ilme karşı olan katılaşmış bakış açılarına karşı çıktılar haklı olarak. Çünkü dünyanın yuvarlak olduğuna dahi karşı çıkan, her türlü ilmi gelişmeye doğmalarla engel olan bir devirdir ortaçağ ve kilise. Onların kiliseye karşı çıkması zor şeydi birçokları afaroz edildiler ama onlar direndiler. Hatta biri dünyanın yuvarlak olduğunu iddia eder, onu büyük günahkar sayar, kiliseye hapseder, tövbe şarkıları söylemesini isterler.
Bediüzzaman, klasik ve geleneksel dine karşı çıkmadı ama aydınlanma çağından sonra dinlere bakış açısındaki akılcılık, eleştiri ilimlerin getirdiği yeni bakış açıları İslam’a ve esaslarına, imanın esaslarına farklı bakmayı ve farklı bir eğitim tarzı gerektiriyordu. Yüz yıldır Türkiye’de hatta Osmanlı zamanında da edebiyat ve kültür akımları yeni bakış açıları getirmeye çalıştılar ama bunu bir ekole, bir sisteme, devletin anlayış sistemine hakim kılamadılar. Osmanlı yıkıldıktan sonra da Türk aydını diye bir sınıf olmadı çünkü birçoğu savaş meydanlarından gelmiş askerlerdi. Bir kısmı da batıya hayran hayran bakan kendini unutan sözde aydınlardı.
Bu değişimleri Bediüzzaman takib etti. Onun ta Van’dan kalkıp Sultan Abdülhamit’e Van civarında bir üniversite açmaya gitmesi büyük değil azametli bir olaydır. Hala o teori gerçekleştirilememiştir ama Bediüzzaman bizim konuşkan ve çözüm üretemeyen aydınlarımız gibi boşa konuşmadı. Bir küçük dershane açtı ve aydınlık çağından sonra değişen dünyaya, ilimlere ve dine eserlerine yüklediği yeni bakış açısını öğretmeye çabaladı. Bu ilim tarihimizde değil dünyada bile örneği olmayan bir büyük hareketti. Evet bu büyük bir cesarettir. Barla’da ölmek için kovulmuş bir insan bütün ümitsizlik kapılarını kapatmış bir işi yapmıştır ve bugün onun dershaneleri aydınlık çağının dershaneleridir. Anlayanların anladığı kadar bir temsildir ama eserlerindeki bütün dağılım onun vermek istediğidir. Talebeleri siyasi ve fikri hareketlere katılmak yerine onun bu ilim hülasalarına bakış açılarına yansıttılar veya yansıtamadılar. O ayrı bir konu da onun yaptığı talebelerinin görüşlerindeki darlık ve genişliğe göre topluma yansıdı.
Aydınlık çağı bir kısım insanlara kaldı, onu geliştiremedik. İşte bu yüzden Türk aydınlanma hatta İslam aydınlanma çağının tek büyük adamı Bediüzzaman’dır. Onun 6 büyük esmayı anlattığı risalesi tamamen ilimle Allah’ın esmaları arasında paralellikler kurmak suretiyle, kiliseye karşı çıkan aydınlık çağı filozofları gibi uygulamaya karşı çıkmamış kendi okulunu açmış, mücadele etmiştir. Bu da dünyada benzeri olmayan bir harekettir. Maarif tarzı ve uygulamalarıyla uğraşıp boşa konuşmamış hemen bir hareket geliştirmiş, gece gündüz secdeye kapanıp tehalükle dua etmiş ve sonuç almıştır. Onun aydınlanma çağı bakış açısının bir öğesi gözlemdir.
Daha sonra dehası ve aydınlanma çağını anlatacağız.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.