Bediüzzaman ve Müspet Hareket çalıştayından çıkardığım ders
Porf. Dr. Ferhat Kentel: Çalıştay’dan aktarılacak, çıkarılacak çok fazla ders var ama...
Risale Haber-Haber Merkezi
Risale Akademi tarafından düzenlenen "Toplumsal Barış için Müspet Hareket Çalıştayı”na katılan Prof. Dr. Ferhat Kentel, çalıştaydan çıkardığı dersleri yazdı.
Çalıştay'da "Gündelik Hayat, Şiir, Direniş" başlıklı bir sunum da yapan Kentel, Haberdar sitesindeki "Bediüzzaman ve Müspet Hareket" başlıklı yazısında şunları yazdı:
Bütün bu ahval ve şerait içinde, barbarlığın ve kötülüğün tahakkümüne doğru bir gidişat söz konusu ama bu kader olmak zorunda değil...
Mesela küçük ama iç açıcı bir örneği ele alalım...
Geçtiğimiz günlerde Ankara’da Risale Akademi tarafından Bediüzzaman Said Nursî’nin fikriyatı etrafında düzenlenen “Toplumsal barış için müspet hareket çalıştayı”na katıldım.
Çalıştay’dan aktarılacak, çıkarılacak çok fazla ders var ama şu kadarını söyleyeyim:
Memlekette öldürmeyi meşrulaştıran, öldürme fiilini sıradanlaştıran, dolayısıyla öldürmenin bizzat kendisini de kolaylaştıran akbabalara karşı adeta bambaşka bir dünyadan ses vermeye çalışan bir çalıştay oldu.
Bu başka ses ne zaman, nasıl öne çıkar, ölümün sesini gayri meşru hale getirir; buna cevap vermek çok kolay değil...
Yalanın, husumetin, istibdadın, bencilliğin ve bu haller yüzünden insanın kendisini boşlukta hissedip, yeryüzünde inşa edilmiş kutsallara bağlandığı ve bu uyduruk kutsallar yüzünden umutsuzluğun her tarafı kuşattığı bir dünya bu...
Gündüz insan gece kurt kıvamındaki bir takım insanların birbirlerine baka baka karardığı, hakareti, aşağılamayı normal gördüğü bir dünya...
Çalıştayda sunuş yapan Mehmet Akif Yazıcı’dan ilhamla, bazı insanların ezerek varolmaya çalıştıkları; linç etmek için fırsat kovaladıkları; eski defterleri karıştırıp düşman bellediklerinde iflah olmaz bir şekilde kötülük aradıkları; kişileri ya da kişilerin fikirlerini değil, hem kişilerin ait oldukları cemaatleri ve o kişinin her şeyini aşağılamak için toptancılık yaptıkları; gerekirse rakibin sözleri cımbızla seçip, linç malzemesi haline getirdikleri; sosyal medyada ya da herhangi bir tribünde yandaş olarak linçe katılacak taraftar bulmak için ölesiye uğraştıkları bir dünyada çalıştayda dile gelen bu ve benzeri alternatif dünyaların sesleri henüz çok güçlü olamayacak.
“Münazara adabı”, “hakperestlik”, “insaf düsturu”, “nefsinin gururundan arınma” ve daha birçok başlık altında ele alınabilecek bir genel “adab” halinde, hep beraber kazanacağımız bir dünya var oysa.
Biliyorum, bu satırları okuyan pek çok kişi, açıkça ya da en azından bıyık altından gülecekler; benim hangi dünyada yaşadığımı soracaklar.
Ve gene biliyorum; çatışmalarla, çıkarlarla, mecburiyetlerle yürüyen bir dünyada, bu lâflar sadece “güzel lâf” olarak kalır.
Ama olsun, “güzel”e dair her şeyi unutmaya başladığımız bir zaman ve toplumda biraz olsun “müspet” düşünmek, müspet düşünmeyi hatırlamak insana iyi gelir; yaraların az da olsa bir kısmını iyileştirir.
Çünkü, her düzeyde çatışmaların, korkunun ve güvenlik takıntısının hakim olduğu bir dünyada, başka türlü ve tevazu içinde “olumlu” düşünmenin içinde sadece “bizim” tarafımız olmadığı için, bu “düşünmek” başkalarını da gördüğü için, başkalarıyla muhabbeti merkeze koyduğu için, gerçek anlamda alternatifi ve “hürriyeti” de içeriyor.
Gene çalıştaya katılan diğer müzakerecilerin verdikleri ilhamla...
Hangi kılık altında dolaşırsa dolaşsın, her türlü baskıya, zulme karşı çıkmayı ilke edinen; sadece “kendi” için olmayan; aynı anda başkalarını da dert edinen;herkes için adalet ve özgürlüğü savunan insanların seslerini birleştirebilsek, ne muhteşem bir hikaye yazardık!...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.