Metin KARABAŞOĞLU
Cenette olmayan iki şey: Boş söz ve yalan
“Nasıl bir yerde yaşamak isterdiniz?” diye sorulsa, hemen herkes, önü deniz, arkası orman olan, kenarından da nehir akan, bahçesinde çeşit çeşit meyveli ağaçlar ve çiçekler bulunan geniş bir köşk tarif ederdi herhalde.
‘En güzel nimet’ dendiğinde ilk anda akla gelenler de böylesi şeyler olur; belki, aşkını ve şevkini paylaşabileceği karşı cinsten bir muhatabı, samimi ve fedakâr dostları, rahat bir bineği, insanın ufkunu açan kitapları da buna ekleyenler olurdu.
Keza, Kur’an’ın cennet tasvirlerinden en ziyade aklında kalan unsurları sıralamamız istense, yine, altından ırmaklar akan köşkler, huriler, istediğiniz anda önünüzde bulduğunuz çeşit çeşit meyveler, altın tahtlar, ipek yastıklar başı çekerdi muhtemelen.
Saydığımız bütün bu şeylerin birer nimet olduğu, insanı kendilerine cezbettiği, tartışmasız bir gerçek. Aksi halde, bütün bunlar, hayallerimizi süslemediği gibi, Rabb-ı Rahim’in bizi ubudiyete sevk ve teşvik için Kelâm-ı Ezelîsinde tasvir ettiği cennet tabloları arasında da yer almazlardı.
Boş söz ve yalandan arınmışlık büyük bir nimet
Ancak, bütün bu nimetleri tamamlayan, o olmadığında bütün bu nimetlerin tadının tuzunun kalmadığı bir nimet daha var ki, genellikle gözlerden saklı durur ve bilinmez. O yüzden, şükrü de pek edilmez. “O da ne?” diyorsanız, işte cevabı: sözkonusu nimet ortamında, rahatsız edici boş bir söz ve sesin, yalan ve yanlış şeylerin olmaması nimeti...
Bulunulan ortamın boş söz ve yalandan arınmışlığı öylesine büyük bir nimet olmalı ki, bizim gözümüzden genellikle kaçmakla birlikte, Rabb-ı Rahim cenneti tarif ederken bu hususu özellikle vurgular. Mesela, Nebe Suresi’nde ‘orada ne boş söz, ne de yalan işitilmediği’ni haber verir. Vâkıa Suresi’nde, cennetliklerin cennette ‘ne boş, ne de günaha çağırıcı bir söz’ işitmeyeceklerini bildirir. Gâşiye Suresi’nde ise, “Orada boş bir söz işitmezler” müjdesini verir.
Görüldüğü üzere, orada boş bir söz ve yalanın olmayışı, diğer cennet nimetleri arasında Kur’an’da özellikle zikredilen bir nimettir. Zira, diğer cennet nimetlerinin nimetiyeti, ancak bu nimet ile tamama ve kemale ermektedir.
Nimetin büyüklüğünü anlatan bir imtihan
Şahsen, kendi hayatımda, böylesi bir nimetin büyüklüğünü ve derecesini, aksi yöndeki bir durumu beş yıl boyu sürekli yaşayarak kavramış oldum. Zira, Rabb-ı Rahim bizi kira derdinden kurtarıp ev sahibi kıldığında, bu cennet nimetinin nimetiyetini, hem de büyük bir nimet olduğunu fark etmemizi sağlayacak bir imtihan da yaşadım. Alt katta, hanımı daha önceden ölmüş bulunan, altı çocuğu olsa da—muhtemelen sorumluluğun bir kısmı kendisine, bir kısmı çocuklara, bir kısmı şu zamanın hakim hayat felsefesine ait olmak üzere—çocukları tarafından yalnız bırakılan, hayatını ubudiyetle güzelleştirip ona Rabbini hatırlatan dostlarla süsleyemediği için içkide ve televizyonda teselli arayan zavallı bir insan yaşıyordu.
Üstelik, kulakları da iyi duymuyordu. O yüzden, özellikle gecenin uykuya en ziyade susadığımız, onun ise yalnızlığını en ziyade hissedip efkârlandığı vakitte, televizyonun sesini sonuna kadar açıyordu. Buna bir de zaman zaman içki sofrasında ona yârenlik eden misafirlerinin sarhoş kafayla söyledikleri her türden nağmeler eklenince, evimizin, özellikle de olay mahalline en yakın odasının hali dayanılmaz bir mahiyete bürünüyordu.
Neyse ki, beş yılın sonunda, bizim bu sabır imtihanımız geçti. Zira, o zavallı insan, hazin bir şekilde bu dünyadan göçüp gitti. Bizim dünyamıza bir sürü nâhoş hâtıra, ve yalnız bir tek hoş hâtıra bırakarak...
Cennet boş sözün olmadığı bir yer
Bu hoş hâtıra ise, vaktinde uyumuş olan bebeğimizin gecenin yarısında başlayan televizyon gürültüsü yüzünden uyandığı, o yüzden tam da uykuya hazırlandığımız sırada kucakta bebeğimizi gezdirip tekrar uyutmaya çalıştığımız anlarda yaşadığımız sabır gayreti ile geldi. Nebe Suresi’ndeki cennet tasvirinde yer alan bahçeler, üzüm bağları ve sair şeyler arasında “Orada boş söz ve yalan işitmezler” ayetiyle haber verilen nimetin değerini, ilk kez işte bu sabır teşebbüsleri hengâmında fark ettik. İmtihanımızın devam ettiği, yani boş söz ve yalanın istemesek de evimize bangır bangır misafir olduğu dönem zarfında, Nebe Suresi’nin yanında, başka bazı surelerde de bu nimetin tadat edildiğini keşfetme imkânı da bulduk.
O sabır imtihanı hengâmında, cennet ‘boş söz’ün olmadığı bir yer olarak bize tarif edilip ruhumuz o yöne teşvik edildiğine, bu dünya ise cennetin ta kendisi olmadığına göre, bu dünyada böylesi ‘boş söz’ imtihanlarını yaşamamız mukadder diye düşünmüştük. Böyle düşünmek, hem bulunulan hale karşı sabır kuvvetini veriyor, hem de insanda cennete karşı bir özlem ve cennetlik amellere doğru bir temayül uyandırıyordu.
Böylece, Allah’a şükür, ölü bir halden güzel tablolar çıkacak; ‘boş söz’ün kirlettiği bir ortamdan, sözlerin en güzeli olarak Kelâm-ı Ezelî’nin bir nüktesini keşfetme imkânı bize aralanacaktı.
Cennete yalandan uzak duranlar davet edilecek
Sözünü ettiğim imtihan döneminde, özellikle imtihanın şiddetlendiği anlarda, ne yalan söyleyeyim, “Cenab-ı Hak bu insanı bu haliyle cennete koysa, cennet de cennetlikten çıkar” diye dahi düşündüğüm olmuştu. Ancak, bir adım ileride, çuvaldızı kendime de batırarak, belki komşuları rahatsız edecek böylesi gürültüler çıkarmamaya gayret ediyor olsam bile, hayatımda hiç mi boş söz olmadığını soracak; dahası, hayatımda boş sözlerin mi, ‘dolu’ sözlerin mi daha ziyade yer tuttuğunu düşünme fırsatı bulacaktım.
Bu muhasebe vesilesiyle fark ettiğim bir husus şuydu: Mademki cennet ne günaha çağırıcı, ne yalan, ne de boş bir sözün olmadığı bir yerdir; o halde, oraya böylesi sözlerden sakınanlar, hayatını böylesi sözlerden arındırmaya çalışanlar, belki tastamam başaramasa da bu yöndeki bir çaba harcayanlar buyur edilecektir. Mademki durum budur, o halde benim de hayatımı yalan sözlerden ve de günaha çağırıcı sözlerden arındırmaya çalıştığım gibi, boş sözlerden de arındırmaya çalışmam gerekmektedir.
‘Boş söz ve yalan’a dair bu dersi fiiliyatta layıkınca tatbik edebildiğimi söyleyecek durumda değilim maalesef... Ancak, cenneti arzulayan biri olarak, cennete alınır hale gelebilmek için hayatımı boş sözlerden arındırmaya elimden geldiğince gayret ediyorum.
Umulur ki, Rabbimiz bizi şu dünyada boş sözlerden boşananlar cümlesine dahil etsin. Umulur ki, hepimize her iki cihanda boş sözden uzak durma gibi bir nimet, dolu dolu iman ve marifet sözleriyle haşir neşir olma gibi bir nimet nasip etsin. (Moral Dünyası)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.