Mehmet EVREN
Çocukların Peygamberi
Peygamberimiz aleyhissalatü vesselam bütün âlemlere, insanlara ve insanların her sınıfına; çocuklara, gençlere, yaşlılara, hayvanlara, bitkilere canlı ve cansız bütün varlıklara gönderilmiş bir peygamberdir. Onun için her insan sınıfına en güzel şekilde örnek olmuş. Gerek insanların birbirlerine karşı, büyüklerin çocuklara karşı, çocukların büyüklere karşı, hatta hayvanlara karşı nasıl davranılması gerektiğini sözleriyle, yemesiyle, içmesiyle, yatmasıyla, kalkmasıyla, yürüyüşüyle, gülmesiyle, ağlamasıyla, eşleri ve çocuklarıyla olan ilişkileriyle kısaca bütün davranış ve yaşantısıyla bizlere örnek olmuş bir insandı.
Evet, Peygamberimiz bir insandı. Yüce Allah onu bir insan olarak gönderdi. Hem de bir insan olarak gönderdiğini bize şu ayetlerle bildiriyor: (Ey Muhammed) “De ki: “Ben de sizin gibi bir insanım”[1] (Ey Muhammed) “De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyediliyor (bildiriliyor). O’na yönelerek işlerinizi düzeltin, (hata işlediğinizde) O’ndan af dileyin.”[2] Kur’anda onun bir insan olarak gönderildiği bildiriliyor. Fakat onun nasıl bir insan olduğunu ise Kur’anın şu ayetle öğreniyoruz: “Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için, güzel bir örnek vardır.”[3]. Onun için Efendimiz (asm) yeri geldikçe bize örnek olarak gönderildiğini “Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”[4] “Bana en yakın ve en sevimli olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır.” sözleriyle hatırlatmıştır.
Sevgili çocuklar, Peygamberimizin bizim için en güzel bir örnek olduğunu hep birlikte biraz daha öğrenmeye ne dersiniz:
Peygamberimiz herkese sevgiyle, merhametle yaklaşıyordu. Özellikle çocuklara ayrı bir önem veriyordu. Ancak onun çocuklara olan yaklaşımı, merhamet ve sevgisi, bütün insanlık için en güzel bir örnek olmuştur.
Allah Resûlü bir çocuk gördüğünde başını okşar, kucağına alır, sever, öperdi. Ona çocukça davranarak arkadaş olurdu. Onun mübarek yüzü özellikle çocuklara karşı hep yumuşak ve güleçti. Çocuklara selam verirdi, halini hatırını sorar, binekliyse onları atın terkisine alır gideceği yere kadar götürürdü. Çocuklarla birlikteyken çocuklaşır, onlarla sohbet eder şakalaşırdı.
Efendimiz çocuklarla konuşurken çömelir, onlarla gözgöze gelmeye çalışırdı. Çünkü âilede ve toplumda çocuklara zaman ayırıp ilgilenmek, kişiliklerini beslemesi açısında çok önemli bir gıdadır.
Hz. Peygamber’in (asm) “Kimin çocuğu varsa onunla çocuklaşsın”[5] sözüyle çocukların psikolojilerine göre yaklaşılmasını ve onların seviyelerine inilmesini tavsiye etmektedir.
Allah Rasûlü bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onlarla birlikte koşmuştu. O, çocukların neşesine ortak, üzüntüsüne teselli olurdu. Kuşu ölen Zeyd’e taziyeye gitmiş, onu teselli etmişti. Zeyd, 3 veya 5 yaşlarında iken çok sevdiği ve adını Umeyr koyduğu küçük bir kuşu vardı. Efendimiz her gördüğünde ona “Umeyr’in Babası” anlamına gelen “Ebu Umeyr” diye hitap ederdi. Bir gün Zeyd’in kuşu öldü ve Zeyd çok üzülmüştü. Zeyd’in üzüntüsünü duyan Peygamber Efendimiz o günlerde Zeydin evine taziyeye gitti. Zeyd’i neşelendirmek için, “Ya Ebu Umeyr! (ey Umerin babası) Senin Nüğayr (küçük kuşun) ne oldu, hayvanı ne yaptın?” diye sordu. Bu soru Zeyd’i hayli güldürmüştü. Daha sonra Allah Rasûlü Zeyd’i kucağına aldı, saçını okşayıp öptü, teselli etmeye çalıştı.
Merhamet Peygamberiydi, babaydı, dedeydi
Merhamet Peygamberiydi, babaydı, dedeydi. Mübarek yüzü çocuklara karşı hiç asılmadı, onları kınamadı, zorlamadı, azarlamadı. Peygamber Efendimiz’in yanında yetişen Hz. Enes, şöyle dedi:
"Allah Rasûlü’ne on yıl hizmet ettim. Bana bir kere bile ‘öf’ demedi. Yaptığım bir iş hakkında hiçbir zaman ‘niçin böyle yaptın’, ‘şöyle yapsaydın’ dediğini duymadım. Bir işi güzel yapamadığımda bana kızmadı, beni kınamadı. Ben, Allah Rasûlü’nün surat astığını bile görmedim."
Efendimiz (asm) çocukların kişiliklerine saygı gösterir ve onlara iltifat ederdi.
Bazen onların kıyafetlerini över, hasta olduklarında ziyaretlerine giderdi.
Namaz kıldırırken cemaatin içinde ağlayan bir çocuk sesi duysa dayanamaz, namazı kısa tutarak bir an önce bitirirdi. Kendisine mevsimin ilk meyvesi sunulduğunda bereket duası yapar ve meyveyi orada bulunan en küçük çocuğa ikram ederdi. Ve o “Küçüklerimize sevgi, şefkat ve merhamet; büyüklerimize de saygı göstermeyen bizden değildir” buyurmuş.
Onun döneminde yaşamış çocuklar, bütün zamanların en mutlu çocuklarıydı.
Hz. Muhammed’in (asm) yaşadığı asırdaki çocuklar, bütün zamanların en şanslı çocuklarıydı. Çünkü onları çok seven, koruyan, gözeten ve kıymet veren bir Peygamber’leri vardı. Onlarla şakalaşan, oyunlar oynayan, dua edip başlarını okşayan, sırtına bindirip taşıyan Peygamber’le birlikte hatıraları vardı.
Hz. Ömer’in oğlu Abdullah küçük bir çocukken, babasıyla birlikte Hz. Peygamber’in de bulunduğu bir yolculuğa çıkmıştı. Abdullah, babasının devesine binmişti. Abdullah küçük, deve hızlıydı ve deve hep kafilenin önüne geçiyordu. Babası sık sık kafilenin önüne geçip deveyi geri çevirmek zorunda kalıyordu, “Abdullah, kafilenin önüne geçme, Allah Rasûlü’nün önüne geçilmez” diye çocuğu sürekli uyarıyor, azarlıyordu.
Babanın çocuğu sık sık azarlaması Hz. Peygamber’i üzmüştü. Babaya, “şu deveyi bana satar mısın” dedi. Baba satmayı kabul etmeyip, “Allah Rasûlü, deve senindir” dediyse de Efendimiz kabul etmedi ve babayı deveyi satması konusunda ikna etti. Deveyi satın alan Peygamber Efendimiz Abdullah’a seslendi:
“Abdullah! Deve artık senindir, ona istediğin gibi binebilirsin” dedi.
Kız çocuklarının evlattan sayılmadığı bir zamanda o, kızı Fatıma yanına gelince ayağa kalkar, onu öper ve kalkıp kendi yerine oturturdu. Bir yolculuğa çıkacağı zaman önce kızı Fatıma’yı görür, döndüğünde yine önce ona uğrardı.
Efendimiz “Çocuklarınıza Güzel İsimler Koyun” buyurmuş
"Muhakkak ki siz, kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. O halde çocuklarınıza güzel isimler koyun” buyurmuş.
Peygamber Efendimiz çocuklara hoşlarına gidecek lakaplar takar, bu lakaplarla seslenerek onları neşelendirirdi. İsmi güzel olmayan çocukların ise isimlerini değiştirir, onlara “yavrucuğum” diye hitap ederdi.
Peygamber Efendimiz ve Hz. Ebubekir Medine’ye hicret ettiklerinde onları ilk karşılayanlar çocuklardı. Çocuklar, müjdelerin en güzelini alacaklarından habersiz ellerindeki defleri çalıyor, şarkılar söylüyorlardı. Sevinçten yerlerinde duramayan çocuklar “Muhammed (asm) geldi! Peygamber geldi” diye bağırıp koşturuyorlardı. Bu sırada kutlu misafir olan Hz. Muhammed (asm) çocukların yanına gelip sordu:
”Beni seviyor musunuz?”
Çocuklar coşkuyla ve hep bir ağızdan, “Eveeet!.. sizi çok seviyoruz ey Allah’ın Resulü” dediler. Hz. Peygamber’in yüzü birden çiçek gibi açıldı, nurlandı ve çocuklara gülümseyerek:
“Yemin olsun ki ben de sizi (çook) seviyorum” diyerek kendi zamanının ve bütün zamanların çocuklarına en büyük müjdeyi, en güzel hediyeyi verdi.
Altı yaş grubu çocuklara sormuşlar: Peygamberimizi nasıl biliyorsunuz?
Peygamberimizin, çocukları çok sevdiğini, kadınlara ve çocuklara iyi davrandığını, insanlardan namaz kılmalarını istediğini, hepimizin cennete girmesi için dua ettiğini ve çok merhametli olduğunu bildiklerini söylemişler.
En çok Peygamberimizin hangi yönlerini ne kadar seviyorsunuz sorusuna ise şöyle cevap vermişler:
Onun cömert ve affedici oluşunu. Daima güler yüzlü ve şefkatli oluşunu. Hayvanlara olan şefkatini yorgun develerin bile gözyaşlarını silerek, “Sakın onlara çok ağır yükler taşıtmayın!” demesini ve kimseye haksızlık yapılmamasını seviyoruz. “Peygamber Efendimiz yeşilliğe ve akan sulardan çok hoşlanmasını ve değer vermesini seviyoruz.Başkalarına önerdiği öğütleri ve kuralları önce kendi yaşamında göstermesini seviyoruz. Onun merhametli, cesaretli ve adaletli oluşunu seviyoruz. Güvenilir oluşunu, din, dil, ırk ayırımı yapmadan herkese eşit oluşunu seviyoruz. Çocuklarla yakından ilgilenmesini ve şakalaşmasını seviyoruz. Çocuklara hediyeler vererek onları sevindirmesini seviyoruz. Hiç bir çocuğu hiçbir zaman incitmediğini seviyoruz. Onun yaşadığı zamanda onunla yaşamayı, Hergün onun nur yüzünü görmeyi seviyoruz. Onun "Ümmetim, ümmetim" diyerek bize seslenişini, seviyoruz.
En çok Hz. Muhammed’in hangi özelliklerini örnek almak isterdiniz sorusuna cevaplar da şöyle:
Onun doğru sözlü oluşunu, hayatında asla yalan söylemeyişini örnek almak isterdik.
Kız çocuklarına verdiği değeri, hayvanlara acımayı, onlara eziyet etmemeyi ve fazla çalıştırmamayı, aç bırakmamasını örnek almak isterdik.
Affetmeyi, sözünü tutmayı ve sözünde durmayı, verdiği sözü tutabilmesini örnek almak isterdik.
Merhamet ve şefkatini, yumuşak kalpliliğini, kin tutmayışını, kötü söz söylemeyişini, kötülük yapmamasını örnek almak isterdik.
Daima güleryüzlü, güzel huylu, kimse ile çekişmemeyi, bağırıp çağırmamasını örnek almak isterdik.
Cömert oluşunu, pinti ve cimri olmayışını, çok konuşmamasını ve boş şeylerle uğraşmamasını örnek almak isterdik.
Hiç kimseyi arkasından kınamamayı ve ayıplamamasını örnek almak isterdik.
Alçak gönüllü ve yumuşak huylu oluşunu, şahsına yapılan kötülüklerden dolayı intikam almayışını, terbiyeli ve utangaçlığını örnek almak isterdik.
Boş ve lüzumsuz yere konuşmamayı, dedikodu yapmamayı, kimsenin aleyhinde söz söylememeyi, sadece tebessüm etmeyi, kahkaha atarak gülmemesini örnek almak isterdik.
Başkasını rahatsız edecek ve iğrendirecek hareketlerde bulunmamasını. Akrabası arasında ayrım yapmadan hepsini gözetmesini, onlara sevgi ve saygı göstermesini örnek almak isterdik. Kendisine yapılmadığı şeyi başkalarına yapılmamasını örnek almak isterdik.
Peygamberimiz gül kokarmış. Bir çocuğa dokunduğu zaman o gül kokusu hiç gitmezmiş. Biz de öyle güzel kokmayı isterdik! O bizim temiz olmamızı, ellerimizi yıkamamızı, odamızı düzenli tutmamızı, çalışkan olmamızı istiyor. Bir de arkadaşlarımızla, kardeşlerimizle hiç kavga etmememizi istiyor. O çocukları çok severmiş. Biz de O'nu çok seviyoruz. Peygamberimizi rüyamızda görmek istiyoruz. Onu rüyamızda görmek için dua ediyoruz” demişler.
Yapılan bir araştırmada yaşları 6 ile 12 arasında değişen çocuklara; “peygamberimizi görme imkânınız olsaydı ne söylerdiniz”? Sorularına verilen komik, sevimli, mantıklı ve ilginç cevaplar:
- “Eski hayatınızı bırakıp bizim gibi pantolon ve gömlek giyer miydiniz?
- Neden ben yaramazım?
- Selamün aleyküm derdim.
- Anlatılanlara göre siz çok iyisiniz.
- Allah seni neden bu kadar seviyor?
- En çok hangi çocuğunuzu severdiniz?
- Allah yardımcın olsun derdim.
- Kendisini tebrik ederdim.
- Birlikte bir grup olalım mı?
- Eşhedü en la ilae illallah ve eşhedü enne muhammeden resulüllah
- Efendim siz dine inanır mısınız?
- Düşmanlar neden iyi olmuyor derdim.
- Ona iman dolu göğsümle teşekkür ederdim.
- Her gün rüyalarıma girmesini
- Okuldaki şiddet ve küfür konusunu gidermesini isterdim.
- Peygamber olduğunuzu öğrenince ilk işiniz ne yapmak oldu?
- Resim çizdin mi? Allah’la konuştun mu? Neden 7 çocuk yaptın? Hocan kimdi?
- Ya peygamber Allah senin gibisini anasına babasına bağışlasın. Seni çok ama çok seviyoruz.”
Peygamberimizin çocuk arkadaşları olduğunu biliyor muydunuz?
1-Abdullah bin Ömer
2-Mahzure
3-Enes bin Malik
4-Üsame bin Zeyd
5-Zeyd ibni Sabit
6-Hz. Ali
7-Zeyd bin Harise
8-Sad bin Ebi Vakkas
9-Abdullah ibni Abbas
10-Hz. Aişe
Haydi, çocuklar hep birlikte peygamberimizin hayatını okumaya onu tanımaya öğrenmeye ve ne dersiniz?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.