M. Maruf ÖZÜLKÜ
Derdimi geç, dert değil
Yırtıldı gürültüyle maskesi
Ve göründü çehresi.
Bini bin para olan yalanı
Bir kuruş bile etmez artık
Kör bir kuruş...
Çöktü efsunlu kule
Dağıldı demir taşlar
Kağıttan yapı gibi
Devrildi yere düştü
Boş kağıt bile etmez
Atılası boş kağıt...
Tavanı, tutmaz taban
Eğilir durmaz duvar
Bir yer çabucak çeker
Bir de susmayan vicdan.
Cerbeze, gözden düşer
Yalan, başını eğer
İtiraz, kem küm eder
Ve konuşmaya başlar;
Sıra bekleyen yürek
Çöpler, şarkıyla dolar
Toplanır kirli hisler
Dökülür lağımlara
Kara ve kor çağrılar
Akar yerin altına
Can dolar meydanlara
Hu hu çeker bülbüller
Sema eder dervişler
Kaside devri başlar
Kaside, hürriyete
Hürriyet, ubudiyete
Kula kulluk son bulur;
Allah bes,
Gayri heves...
Şuh kahkahalar gitsin
Bencil keyifler bitsin
Tebessümle merhamet
Her yeri mesken tutsun.
Kara devrin enkazı
Süpürülsün derinden
Su, hem ab ı hayattır
Hem de bab ı bahardır
Suyu versin bağıban
Hâre bakıp şaşmasın
Hayret zamanı değil;
Hayrât ihyâ anıdır.
Varsın şaşsın, şaşkınlar
Tartışsınlar, dursunlar
Saatler aşka bakar
Aşka dakika sayar
Bitti-biter herc ü merc
Durulacak zamanlar
Duru bir şuur ile
Değer bulacak anlar
Gül devrine namzetiz
Cümlemiz güle hasret
Gül kokar hayalimiz
Güledir tüm serenat.
Derdimi geç; dert değil
Asıl mevzu asıl dert;
Şu beklenen nev-bahar
Cihan bâhâ bir bahar.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.