Abdulkadir SELVİ
Dink suikasti karanlıkta
Hrant Dink suikastiyle ilgili yargılama sonuçlandı, mahkeme kararını verdi.
Cezalar kesildi ama adalet yerini buldu mu?
Rakel Dink'in, "Ceza verildi ama adalet yerini bulmadı" sözlerinden vicdanların tatmin olmadığını anlıyoruz.
Ama asıl önemli olan, Dink suikastı aydınlatılabildi mi?
Yaşarken koruyamadık Hrant Dink'i.
Öldürüldükten sonra ise, kalemini kıran odakları ortaya çıkaramadık.
Ancak biz şimdiye kadar bu yapılanmanın üzerine gitmek yerine, azmettirici olarak Yasin Hayal'i, muhbir Erhan Tuncel'i ve tetikçi Ogün Samast'ı yargılamayı tercih ettik.
Geçmişte birçok kez tanık olduğumuz sistem işledi.
Savcı Doğan Öz'ü öldürdüğü gerekçesiyle İbrahim Çiftçi'yi idam cezasına çarptırdık, Gazeteci Abdi İpekçi cinayetinden dolayı Mehmet Ali Ağca'yı yargıladık, Uğur Mumcu ya da Ahmet Taner Kışlalı suikastleri için birilerine tatbikatlar yaptırıp, cezalar yağdırdık.
Ama hiçbirisinde karar veren mekanizmayı ortaya çıkaramadık.
Böyle bir çabamız olmadı.
Aynı durum burada da geçerli.
Kes cezayı, kapat üstünü.
Yargıla ama aydınlatma.
Yeni şalımız bu.
Ört üstünü gitsin.
Erhan Tuncel karar duruşmasında çok önemli bir noktaya değiniyor.
Olayın Pelitli ayağının çözülemediğini söylüyor.
Püf noktalarından biri o.
Yasin Hayal'in eniştesi Coşkun İğci'nin ihbarına rağmen Trabzon Jandarma İstihbarat niye adım atmadı?
Jandarma İstihbaratta görevli yüzbaşı Metin Yıldız'ın, Yasin Hayal'in, Hrant Dink'i öldürtmek için silah temin ettiği, krokiler hazırladığı yönündeki uyarısına rağmen Albay Ali Öz'ün, ısrarla konuyu kapatmasına ne işlem yapıldı?
Kız kaçırsanız ya da tavuk çalsanız bir cezası olur. Bunlara 6'şar ay hapis cezası verildi.
Ogün Samast'tan önce cinayeti işlemesi için anlaşmaya varılan Zeynel Abidin Yavuz'a kendisiyle kimlerin irtibat kurduğu soruldu mu?
Çok daha önemlisi, Ogün Samast'ı Trabzon Otobüs Terminalinden öperek uğurlayan Jandarma Astsubay'ın kim olduğu tespit edilebildi mi?
Soruları uzatmak, gri noktaları tek tek saymak mümkün.
Çünkü Dink cinayeti, herkesin işleneceğini bildiği ama kimsenin önlem almadığı bir, "Kırmızı Pazartesi" cinayetini andırıyor.
Devlet içerisindeki bir mekanizma delilleri gizliyor, yok ediyor. Daha birkaç gün önce olay yerinde 5 kişinin konuştuğu ortaya çıktı. Aynı şekilde Samast cinayet mahalline gönderildikten sonra gözcülük yapan birilerinin varlığı tespit edildi.
Ne işlem yapıldı?
Ogün Samast'ın cep telefonu kartı nerede ve nasıl kayboldu, otobüsteyken ihbar eden ailesi, Trabzon'a indiğinde infaz edileceği kuşkusunu mu taşıyordu?
Malatya, Trabzon ve Elazığ'a eylem üssü olarak seçen devlet içerisindeki yapılanma, buralara atanacak olan Jandarma istihbarat görevlilerinin seçiminde özel bir çaba sarfetti mi?
Hangi tehdit değerlendirmesinin sonucu olarak başlatıldı bu süreç?
Malatya'daki Zirve kitabevi katliamı ile Dink suikastı arasındaki bağlantı neydi?
İnsanların soy kütükleri araştırılarak, bugünkü Ergenekon sanıklarına,"Efendi" kitapları sipariş edilirken, bu cinayetlerle oluşturulmak istenen amaç neydi? Yapılacak olan bir darbenin arkasında batının desteğini sağlamayı mı amaçlıyordu, gayri Müslimleri hedef seçenler?
Bu cinayetler hangi konseptin parçası olarak işlendi.
Ankara'da görev yaptığı sırada Kışlalı suikastindeki tavrı ortada olan Albay Ali Öz, Trabzon'a özel bir maksatla mı atandı?
Malatya'ya, Elazığ'a hangi atamalar yapıldı?
Gayri Müslimlere yönelik andıçlar düzenlendi mi?
Yargılama bitti ama biz hayati öneme sahip bu sorulardan hiçbirinin cevabını bilmiyoruz.
Bu sorular yanıtlanmadığı, cinayete azmettirenler aramızda gezmeye devam ettiği, konsepti belirleyenler ortaya çıkarılmadığı sürece Hrant o kaldırımda yatmaya devam ediyor.
Yeni Şafak
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.