Elif GÜNEŞTEKİN
Bahçe parçacıkları
Bismillah...
“Demek bir baharı halketmek, Zât-ı Zülcelal'ine bir çiçek kadar ehvendir.” (Sözler 91.sh - Risale-i Nur)
Bahar ve çiçek kavramlarının ifadelenme sebeplerinden biri belki de ayni sistemin parçacıkları olmalarındandır.
Misal nebatat taifesini ele alırsak büyük bir Bahar şenliğinde nebat taifesinin küçük bir parçacığı çiçek olduğu gibi, bu çiçeğin çekirdeğinin bir baharı yüklenecek bir hali olduğunu düşündürüyor.
Bir papatya bütün papatyalara bir numune hükmünde olduğu için papatya, baharlarına misaldir.
Buradaki kolaylık, kelimeyi kavrayabilmek iledir.
Neden bahar kelimesi?
Bahar bir nevi depo hükmündedir.
Depolanma sistemidir.
“Her vakit hatırlatma sırrı” der Üstadım Said Nursi (R.A).
Bu ifade ile anlıyoruz ki; hatırlamak için tekrar ediyoruz.
Dimağın cebine konulan ve her vakit hatırlatma sırrı için; parçacık halinde bir çekirdeğin kütüphanesi hükmündeki kuvve-i hafızamız baharın yüklediği kavram olan ihya hakikatine işarettir.
Bir çiçek neyi hatırlatır?
Ve bu hatırlatma her vakit neden insan için elzemdir?
Kuvve-i hafızanın kuvvecikleri, baharın parçacığı olan çiçek gibidir.
Sayıları hesab edilmeyecek kadar bahar çiçekleri arzımızdan gelip geçmiştir.
Sayı ile ifadelenmesi ancak trilyonlarla ifade edilerek fehmedebildiğimiz şu masnuların kesreti ile beraber görünen hüsn-ü sanat vahdete ışık tutar.
Vahdet, Tevhide götüren bir yoldur.
Bu cihetle bu yolda verilen vakitler ne içindir bilmek lazım gelir.
Zamanın sinema perdeleri hükmündeki hayattar vakitlerini tanıyalım.
Sinema bildiğimiz üzere şeritler ile uzun bir yolculuğu ifade eder.
Bu şeritler, zamanın vakitleri gibidir.
Bazı vakit olur ki hayattar mutlu, mesud, bahtiyarsın. Bazı vakit olur ki ölü, madum, hayatsız, nursuz olur beşer.
Halbuki iki farklı halet aynı zamanın farklı şeritleri yani vakitlerindedir.
İşte bu vakitler haşir ve neşir için ömür sermayemiz.
Ve bu ömür sermayesi dimağın mertebelerinde sırlanmıştır.
Dimağ; Hâlıkını tanımak ve ahiretini bilmek adına çalıştırdığı sistemle farkına vardığı ömrünü, hafızası ile ya baki bir hayat için sarfeder; veyahut farkına varamadığı sayılı ömrünü idam-ı ebedi için mahveder.
Dimağ öyle bir sırdır ki milyonlarca çekirdek veya çiçek hükmündeki nöronların bir bahar genişliğinde beraber, birlikte şaşırmayarak, karıştırmayarak zamanın hakikati olan levh-i mahv ve isbata bir numune hükmündeki yazma ve silme istidadını kazandırır.
Fikrettirir. Tefekkür ettirir.
“Tefekkür etmez misiniz” denilen hakikat belki de şunu hatıra getirir.
Bizler mahlukuz, masnuuz; ihtimaller ve mümkünler dahilindeyiz. Kayıtlarımız var.
Fikrin özü ise doğru zamanda doğru şeyi hatırlamaktır.
Dosdoğru olmak adına hafızamızın fıtratı olan kaydetme ile haşir için bir küçük sened olduğunu her vakit hatırlamak sırrıyla, Allah’tan bahsetmek ve ahireti bildirmek adına dimağımızda sualler oluşur.
Bu sualler Haktandır.
Yazı yazma istidadını fıtratımız iktiza eder.
Allah için kalem tutan ve yazan bir hafıza elbette; bir baharı bir çiçek kolaylığında hayal eder.
“Ruh hayale ve akıl fikre bindiler, semaya çıktılar.” Şualar’daki hakikati ile Rabbü-l Alemin isimleri meraklı yolcuya cevab versin.
“Merak ilmin hocasıdır der” üstadımız Risale-i Nurda.
Ve bu ilim istekleri oluşturmaya vesiledir.
“Ve özleri dünya toprağı altında, sünbülleri âlem-i misalde inkişaf ediyor. İnsan istidadı nisbetinde burada ekiyor ve ekiliyor, âhirette mahsul alıyor.” (Sözler 86.sh - Risale-i Nur)
Tohumların sümbül vermesi hakikatinin özü tam da bu noktada tebarüz ediyor.
Bir çiçek bir baharı insanın cennete vesile olacak ubudiyeti için istemesi hakikati...
O vakit çiçek gibi güzel şeyleri düşünmek ile duyularımıza hüsün sarmalanır. DNA’sını değiştirir. RNA’sını geliştirir.
Tükürük bezi dediğimiz en basit bir topluluk DNA’da değişiklik yapabilmesi ile bize manevi hayatta da güzel düşüncenin, hüsn-ü zannın genetiğimizi değiştirebildiğini işaret eder.
DNA genetik bilgilerin uzun süreli muhafazası ile meşgul iken RNA da inşa için bilgileri saklar.
Demek biri yoktan var edildiğindeki bilgilerin şablonudur diğeri ise inşa kısmının bilgileridir.
Hilkatten uzanan birbirine sarmal bükülerek gelen iki dal var. DNA ve RNA da aynı şekilde bükülmüş bir birbirine sarmal yapıdadır.
DNA hayat için bir okuma yazma talimgâhı olan geniş bir bahçenin çiçeği hükmündedir.
Bu cihetle her vakit, istekler değişir, gelişir, büyür.
İnsanın istekleri; kuvve-i hafızalarının kuvveciklerinde yazdırılan hayatlarının fıtratı ve ihtiyacı hükmündedir.
O vakit bir sonraki çiçek bir önceki çiçeğin mevti olduğu gibi; insanın arzuları da geçmiş hayatının mevti ile kuvve-i hafızalarda kayıtta olan hatıralarının dimağ içinde işlettirilerek ihtiyaç ve istidad halinde görülmesidir.
Azametli baharı bir çiçek suhuletinde yazan bir Kalem-i Kudret’in varlığını isbat eden bu geçmiş baharlar ve onun mevcutları olan zihayatlar Vahdeti gösterdiği gibi; insanda da, Kalem-i Kudret ile yazılan hafıza hükmündeki kütüphane olan hayattar hatıraların birbirine benzemekler içinde hiç karıştırılmaması, şaşırılmaması ile emaneti ifa etmesi ile Cenab-ı Hakkın kudretine herşeyin kolay olduğunu tahattur ettirir.
Bahar bir sayfa gibi açılırsa parçacıkları olan çiçeklere şahit olunur.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.