Sahabe-i Kiram’dan Abdullah bin Zübeyr’in Rüyası

Yanlış Anlaşılan Rüyalar ve Doğru Yorumları-5

Rüyaların içeriği gören kişinin manevi boyutuna göre şekil aldığı gibi, sosyal hayattaki konumuna, kişinin içe dönük ve dışa dönük yapısına göre de şekil alır. Bu temel bilgiye göre diyebiliriz ki herkes her rüyayı göremez. Sosyal hayatta ağır bir vazifesi olmayan bir kişi toplumun genelini ilgilendiren bir rüya göremez. Mısır Kralı’nın rüyası gibi… Çok sosyal ve dışa dönük bir karakter de, Hz. Yusuf (AS) gibi kişisel yeteneklerine dair derinlikli bir rüya göremez. Hz. Peygamber’den (ASM) sonraki yıllar içinde görülmüş bir rüyaya karşı o devrin rüya âlimi olan Said bin Müseyyeb’in tavrında bu teknik boyutu görebiliriz. İbn-i Müseyyeb’in teknik yönden yaklaştığı rüya İslam tarihinde yanlış anlaşılan rüyalara da bir örnektir. Rüyayı İbn-i Sa’d, Tabakat-ı Kübra isimli kitabında şöyle anlatır:

Said bin Müseyyeb’in yanına bir adam geldi. “Ey Ebu Muhammed! Ben bir rüya gördüm” dedi. Said:

“Nasıl bir rüyadır?” dedi. Adam,

“Sanki Abdülmelik bin Mervan’ı tuttum; yere yatırdım ve sırtına 4 tane kazık çaktım” dedi. O esnada Emevi iktidarında kral Abdülmelik bin Mervan bulunuyordu. Onun otoritesine karşı başkaldıran Abdullah bin Zübeyr isimli bir sahabe vardı. Abdullah, halifeliğini ilan etmişti. Bunları bilen Said bin Müseyyeb rüyayı anlatan kişiye,

“Bu rüyayı sen görmemişsin” dedi. Adam,

“Evet, aynen böyle gördüm” diye ısrar etti. Said:

“Ben sana bunun te’vilini haber vermeyeceğim. Ya da sen bana bunun doğrusunu haber verirsin” dedi. Bunun üzerine adam,

“Bu rüyayı Abdullah bin Zübeyr görmüş. O beni gönderdi” dedi. Bunun üzerine Said:

“Eğer rüyayı doğru anlattı isen, Abdülmelik bin Mervan, onu öldürecek ve Abdülmelik’in soyundan da 4 kişi gelecek, hepsi de onun yerine geçecekler” dedi. Hadiselerin akışı Said bin Müseyyeb’i doğrular.

Bu rüyada kavga edip birbirini öldürmeye çalışan kişiler Abdülmelik bin Mervan ile Abdullah bin Zübeyr olarak görünüyor. Bu âlemde karşılığı ise, Abdülmelik ve temsilcisi olduğu ordu ile Abdullah bin Zübeyr ve temsilcisi olduğu taraftarlarıdır. Bir işin fikir babası, onun ruhu ve sembolü olarak rüyada temessül eder. Rüyanın zahir boyutu, Abdullah bin Zübeyr’in galibiyeti olarak göründüğü için, Abdullah bin Zübeyr rüya üzerine sevinir ve anladığı kadarıyla mücadelesi başarıya ulaşacaktır. Fakat anladığının doğruluğunu te’yid için döneminin en büyük rüya âlimlerinden biri olan ve rüya ilmini, Hz. Ebu Bekir’in[1] kızı Hz. Esma’dan ders alan Said ibn-i Müseyyeb’e sordurur. Said bin-i Müseyyeb ise, rüyada toprağa sırtını yaslamak,[2] zafer getirecek derecede kuvvet kazanmak ve destek almak anlamına geldiğinden rüyayı görünenin tam aksine tabir eder. İnsan âciz düştüğünde güçlü bir kişi, kabile, iktidar veya konuma iltica edip ona sırtını yaslar. Bu şekilde korku ve çaresizlikten kurtulur. Bu sır gereği, rüyada toprağa sırtını yaslamak, maddi dünyanın kanunlarına, eldeki maddi imkânlara sırtını yaslamak anlamına gelir. Rüyada İbn-i Zübeyr’in, Abdülmelik’i yer yatırması, Onun destek almasını sağlamak; Onu 4 kazıkla yere çakması ise, Abdülmelik iktidarını dünyada daha da başarılı hale getirmek demektir. Kur’an, Firavunların dünya iktidarında başarılarını “Kazıklar sahibi Firavun” şeklinde ifade eder.[3]İbn-i Müseyyeb, rüyadaki 4 kazığı, Abdülmelik’ten sonra iktidara geçecek, dünyaya bir kazık gibi saplanacak, 4 adet dünyevi iktidar sahipleri olarak te’vil eder. Ki rüya aynen gerçekleşmiştir.

Çalışmamızda görüldüğü üzere rüya ilmi, belirli temel kriterleri olan, teknik temelleri ve detayları bulunan bir sahadır. Vahiy ve ilham boyutlu içeriğe sahip bulunması, sembolik cephesi olması ve manevi gelişime göre netlik kazanması cihetlerinden herkesin tabir ve te’vil yapma lüksünü engelleyen bir mahiyete sahiptir. Ayrıca sâdık rüyalar, gördüğünü iddia edenlerin sıdkı ve dürüstlüğü süzgecine de tabidir. Yalancı bir insanın sâdık rüya göremeyeceği hadis-i sahihle[4], milyarlarca kişinin tecrübesi ile sabittir. Sadık rüya, bir vahiy ve en azından bir ilham çeşididir.[5] Kur’anın net olarak bildirdiği üzere risalet vahyini, “sâdık olmayanlar”; nübüvvet vahyini “sıddîk olmayanlar” alamazlar.[6] Bu çerçevede hakkı ve hakikati bildiren rüyaları görmek de aynen hakka sadakat, hakikate sıddıkıyet şartına tabidir. Allah, yalancı ve hainleri muhatap almaz. Örnek rüyaların yanlış anlaşılan cephelerinin hak ve hakikat ile karşılaştırılması, tabirlerin yetersiz ve hatalı olduğunu göstermeye kâfi olmaktadır. Çalışmamızda görüldüğü üzere…

[1] İslam âleminin en büyük rüya âlimi sayılabilecek Muhammed ibn-i Sîrîn Hz. Ebu Bekr’in rüya ilmine vukufiyetini şöyle ifade eder: “Allah Resulü’nden sonra bu ümmetin en iyi rüya tabiri yapanın Ebu Bekir’dir.” (Kenzu’l-Ummal Tercümesi, c. 14, s. )

[2] Sultan 1. Ahmed’in, İran şahı ile güreştiğini ve tuş olduğunu görüp üzüldüğü rüyayı Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri, aynen İbn-i Müseyyeb gibi tabir etmiş, üzüntünün gereksiz olduğunu ifade etmiştir. Yaşanan siyasi mücadeleler Hüdai Hazretlerinin tabir ettiği şekilde gerçekleşmiştir.

[3] Fecr suresi, 10.

[4] Hz. Peygamber bu konuda şöyle der: “Sâdık rüyayı doğru sözlü kişiler görür ve bu kişilerin rüyası Cenab-ı Hak’tan bir müjdedir.” (Müslim, Rüya, 6)

[5] “Tarikat Şeyhlerinin Gördüğü 9 Rüya ve Tabirleri” makalesinde detaylıca izah ettiğimiz üzere…

[6] Meryem suresi, bu hususu Hz. İsmail, Hz. İbrahim ve Hz. İdris (Aleyhimüsselam) kıssalarında vurgulayarak işler. Bakınız, 41-54-56. Âyetler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.