Gülen, Bediüzzaman’ın kendisini işaret ettiğini anlayınca
Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, ilginç bir iddiada bulundu
Risale Haber-Haber Merkezi
Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, ilginç bir iddiada bulundu. Uğur, Risale-i Nur'da yer alan öngörülerinin Fethullah Gülen'i tedirgin ettiğini ve Tahşiye olayının bu nedenle yaşandığını söyledi.
Tahşiye davasının Gülen örgütünün en acımasız kumpaslarından biri olduğunu söyleyen Uğur, "Fethullah Gülen tahşiye davasının ilk işaretini televizyonlarından yayınlanan bir konuşmasında vermişti. Operasyon bizzat Hidayet Karaca tarafından ve STV’deki bir dizi üzerinden yürütüldü. Sonra da “Tahşiyeciler” denen küçük bir grubu yok etmek için akla hayale sığmayacak tezgâhlar yaptılar, insanların hayatlarını kararttılar" dedi.
"Gülen Tahşiyecilerle neden bu kadar uğraştı?" diye soran Uğur, "Bediüzzaman’ın gizemli not"larından yola çıkarak yorumda bulundu:
"Çünkü büyük cemaat değildi, üç beş evi olan bir gruptu sadece. Bu soru ilk önceleri cevapsız kaldı. Paralel Yapı’nın mutlaka kendilerine göre önemli bir sebebi vardır diye düşünenler yanılmadılar. Çünkü Tahşiyeciler Bediüzzaman’ın gizemli tanımlarını haşiye, yani dip not olarak açıklıyorlardı. Tuhaftı ama Bediüzzaman’ın on yıllar öncesinden kaleme aldığı öngörüleri âdeta Fethullah Gülen’i tarif ediyordu. Gülen aşırı derecede tedirgin oldu ve dikkatlerin üzerine toplanacağını, Bediüzzaman’ın kendisini işaret ettiğinin anlaşılacağını fark etti. Bu durum Fethullah Gülen açısından çok tehlikeliydi. Cemaat tabanında zor duruma düşebilir, itibarını kaybedebilirdi.
İşte o haşiyelerden birinde Bediüzzaman Said Nursi'nin, Nur talebelerinin siyasetten uzak durmasını istediği Şualar Risalesi’nden bir bölüm yer alıyordu ve şöyle deniyordu:
“Beşinci esas: Risale-i Nur şakirtlerinin, mümkün olduğu kadar siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmaması bir düstur-u esasîleridir. Çünkü hâlisâne hizmet-i Kur’âniye, onlara her şeye bedel, kâfi geliyor.
SİYASETE GİRENLER HİZMETİN KUDSİYETİNİ BOZAR
Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklâliyetini ve ihlâsını muhafaza edemez. Her hâlde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevî maksadına âlet edecek, o hizmetin kudsiyetini bozacak.
BİRİNİN HATASIYLA MASUM TARAFTARLAR EZİLECEK
Hem maddî mübarezede şu asrın bir düsturu olan eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdat ile birinin hatâsıyla onun mâsum pek çok taraftarını ezmek lâzım gelecek. Yoksa, mağlûp düşecek. (Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 568)
DEHŞETLİ CEMAATLERİN TOKAT YİYECEĞİ YILLAR
Bediüzzaman daha sonra çeşitli risalelerinde içlerinden çıkacak bir grubun geniş bir daireye yayılacağını, risale-i nurlara sırtlarını döneceğini ve bir “şahsiyet”i öne çıkaracaklarını, bu “şahsiyet”in her şeyin önüne geçeceğini belirtiyordu. Bediüzzaman bu grubu tanımladıktan sonra Emirdağ lahikası sayfa 208’de aynen şöyle demişti:
“Büyük dairede onun gibi dehşetli cemaatler siyasi islamiyeye darbe vurduklarından, 12-13-14-ve 16 tarihlerinde tokatlar yiyecekleri ihtar edildi.”
Gülen’i çıldırtan tam da buydu. Bediüzzaman Said Nursi’nin on yıllar öncesinden yazdığı risalelerinde Onu anlattığı gün gibi aşikârdı. Gülen risalelerde kendini bulmuştu.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.