M. Maruf ÖZÜLKÜ
Güller kokar gül bahçenden
Türkiye Ortadoğu ve Dünya…
Dönüyor hem etrafında, hem büyük merkezin etrafında.
Durdurulması mümkün olmayan bir akibete doğru ilerliyoruz.
Yalanın tahtı yıkıldı-yıkılacak.
Bırak şaklabanlar biraz daha sahnede bulunsun.
Sen acele etme; filmin sonunu bekle.
***
Türkiye, tarihi kültürel ve kudsi asıl rolünü hatırladı.
Dostlar sevinsin, düşmanlar korksun.
Nifak şikak ve ihanet şebekeleri iki defa korksun.
30’lu 40’lı yılları özlemle anan “mezar-ı müteharrik bedbahtları” da bunun farketmiştir.
Türkiye, kendisine biçilen dar, yurtta takıntılı, dünyada sıkıntılı aciz-zayıf bir ülke olmayacaktır artık..
Kendi meselelerini konuşabilen tartışabilen, tozlu raflarda evrak bırakmayan canlı bir kamuoyu ile hasbi olarak, hasb-i-hal eden yeni bir ülke var.
***
Ortadoğu dediğimiz buram buram İslam kokan mübarek coğrafya.
Diktatörlerin münafık idarelerin zulmü altında ağladığın yeter.
Arab’a rağmen Arapçıların, milliyetçi görünümlü İsrail müttefiklerinin, sömürge valilerinin devranı son buluyor. Ha bir gün erken, ha bir gün geç.
Mümin gönüller, muvahhit sineler, tüm izmleri ayaklarının altına alıp, eski safvetli günlere avdet edeceklerdir. Yürüyüş başladı. Çünkü: Anladılar ve gördüler ki, sizin taşaronluğunu yaptığınız garbın tefessüh etmiş çürük temelleri Alem i İslam’ı ayakta tutamaz-tutamıyor.
***
Ve yaşlı dünya…
Gün görmüş, dert görmüş ter türlü zehri bittecrübe yalayıp yuttuktan sonra saadet asrının tartişmasız yerini ikrar eden akil insan hüvviyetindeki küremiz.
Mutlak hakikat, sulh, selamet-i umumi ve adalet-huzur ikliminin Kuran’da olduğunu arz etmektedir, Küre- arz.
Efendimiz'in (asm) getirdiği nurun beşeri tenvir ettiği, ruhları tertemiz eylediğini insanları dünyada insanca yaşatıp, ukbada ebedi cennete namzet etiğini en iyi o bilir. Bu gerçeğin en birinci şahididir Hazret-i Dünya.
***
Müjdeyi asrın doktorundan dinleyelim. Bediüzzaman Şam hutbesinde irad etmiş bu bahsi:
“Medeniyetin günahları iyiliklerine galebe edip seyyiatı hasenatına racih gelmekle, beşer iki harb-i umumî ile iki dehşetli tokat yiyip o günahkâr medeniyeti zîr ü zeber edip öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşaallah, istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi de temin edecek.
Evet, Avrupa’nın medeniyeti fazilet ve hüda üstüne tesis edilmediğinden, belki heves ve hevâ, rekabet ve tahakküm üzerine bina edildiğinden, şimdiye kadar medeniyetin seyyiatı hasenatına galebe edip ihtilâlci komitelerle kurtlaşmış bir ağaç hükmüne girdiği cihetle, Asya medeniyetinin galebesine kuvvetli bir medar, bir delil hükmündedir. Ve az vakitte galebe edecektir.
Acaba istikbale karşı ehl-i iman ve İslâm için böyle maddî ve mânevî terakkiyata vesile ve kuvvetli, sarsılmaz esbab varken ve demiryolu gibi istikbal saadetine yol açıldığı halde, nasıl meyus olup ye’se düşüyorsunuz ve âlem-i İslâmın kuvve-i mâneviyesini de kırıyorsunuz? Ve yeis ve ümitsizlikle zannediyorsunuz ki, “Dünya herkese ve ecnebilere terakki dünyasıdır. Fakat, yalnız bîçare ehl-i İslâm için tedennî dünyası oldu” diye pek yanlış bir hatâya düşüyorsunuz.
Mâdem meylü’l-istikmal (tekâmül meyli) kâinatta fıtrat-ı beşeriyede fıtraten derc edilmiş. Elbette, beşerin zulüm ve hatasıyla başına çabuk bir kıyamet kopmazsa, istikbalde hak ve hakikat, âlem-i İslâmda nev-i beşerin eski hatîatına kefaret olacak bir saadet-i dünyeviyeyi de gösterecek inşaallah.
Evet, bakınız, zaman hatt-ı müstakim üzerine hareket etmiyor ki, mebde ve müntehâsı birbirinden uzaklaşsın. Belki küre-i arzın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. Bazan terakki içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir. Bazan tedennî içinde kış ve fırtına mevsimini gösterir. Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak inşaallah. Hakikat-i İslâmiyenin güneşiyle, sulh-u umumî dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi rahmet-i İlâhiyeden bekleyebilirsiniz.”
***
Ahir vakitler yaşıyoruz bu demde.
Aklımızı şuurumuzu vicdanımızı başımıza toplayıp, Rabbimizin dergahına iltica etme vaktidir. Bir kıyametin kopmasını beklemeden iç dünyamızda bir ınkılap gerçekleştirmeliyiz.
Ve ümitvarız bu demde.
Herkes aklını başına alıp Gül devrine hasret içinde Güller gülüne yüzünü çevirip, sözüne kulak vermektedir. Onu dinleye dinleye rayihasını taşıya taşıya ülkeyi de bölgeyi de dünyayı da gülistana çevirecektir.
İnşaallah.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.