Elif GÜNEŞTEKİN
Hayal alemi
“Risale-i Nur talebelerini Cennetü'l-Firdevs'te saadet-i ebediyeye mazhar eyle. Âmîn...” (Mektubat – 524)
Risale-i Nur’un dualarına iştirak etmek olan Âminler hayallerimizi etkilemektedir. Âmin kelimesi asırların zamanlarında dağılmış cemaatleri toparlayan beraber bir anda bağ kuran duaların ittifak mühürleridir.
Bu kelam ile hayal alemleri ittifak ettiği kardeşlerinin kuvvetiyle kuvvetlenir, genişler. Bu sebeple hayalin işlevi nedir bilmek lâzım. Risale-i Nur’da hayalleri işlettiren bir sistem mevcuttur. Hayaller genişledikçe düşünce de genişleyecektir. Hayal ilim ile marifet kazanarak hakikat olacaktır. Hayalin maddi yönü olarak dili düşünürsek, dil hayalin makinası olur. Ne tuhaf şey, maddi dil manevi yöne örgüdür.
Hz. Ali (ra) “Kişi dili altında saklıdır” kelamı ile bize büyük bir kaidenin ucunu göstermiştir. Bu kelamla Risale-i Nurdaki kelamlar ile bakarak dilin çıkardığı sesin, kelamın kişiyi betimlediğini görebiliriz.
Üstadımın gaye-i hayali Medreset'üz Zehra’dır. Bu gaye-i hayalin neticesi Risale-i Nurlardır. Hangi meselesine baksak Medreset'üz Zehra’nın sınıfları, talebeleri, odaları görülmektedir. Meyve Risalesi’ne baktığımızda Hafız Ali abi sistemindeki kardeşleri mütalaa ve müzakerelerde görebiliriz. Hayal bize bunu sağlıyor. Risale-i Nur mütalaalarında ve müzakerelerinde hayal alemimizi doyuran bir keyfiyet vardır. Gaye-i hayal olan bir şahsı manevi zuhur etmiştir. Risale-i Nur gaye, hedef ve netice ile akıl ve kalb bütünlüğü ile insanın fıtratına uygun davranış metodunu göstermektedir. Sadakat, fedakarlık gibi ulvi duyguları okutturma metodu ile dillere ta’lim ettirerek hayaller ile dimağları çalıştırmıştır.
Hayallerimizi yükselten fıtrata uygun okumalardır.
Hayal ettiğin vakit zaman başlar. Zaman nedir peki? Beklediğin şeyin neticesine varmandır zaman. Bu yüzden hayali olmayanın veyahut gayesi olmayanın zaman kavramı yoktur. Zamanı ehemmiyete almaz. Hayal inandıklarının zamanda suret almasıdır. Hayalde kurduğun bir şey Allah’ın izni dahilinde zamanda vakti gelince suret giyer. Ta ki bize Risale-i Nurda geçen kelamı hatıra getirir; “Sudan havaya kadar, havadan tâ esîre, esîrden tâ misale, misalden tâ ervaha, ervahtan tâ zamana, zamandan tâ hayale…” (Sözler–704)
“Cenabı Hak, Hallak ismiyle vücud veriyor ve o vücudu idame ediyor.”
Verilen vücutlar gayelerimizle örtüşür. Firavuna verilen vücud onun hedefiyle örtüşür, hak olur. Hak hükmünü hakikatle icra eder.
Hayalin keyfiyeti çok geniştir. Dimağa girişin ilk basamağı tahayyülde bulunur. Risale-i Nur Sözler’deki temsili hikayeler ile hayallerine, istikamet sağlayan sistematik bir dizilime göre gider.
Bu da bize şunu ispat eder. Risale-i Nur tesadüfi bir eser değildir. İçeresindeki tüm mevzular dimağı çalıştıracak bir anahtar hükmündedir. Mevzuların sıralanması dahi tesadüfi değildir.
“Eğer haşrin gelmesini, gelecek baharın gelmesi gibi kat'î bir surette anlamak istersen; haşre dair Onuncu Söz ile Yirmidokuzuncu Söz'e dikkat ile bak, gör.” (Sözler–113)
Üstadım; “eğer haşri anlamak istersen Onuncu söz ile Yirmidokuzuncu söze dikkat ile bak” der. Bu meselede bir yol haritası veriyor.
Okunulan herşey hayale malzeme olarak verilir. Hayal ve tasvir ile edinilenlerin birleşmesi kişilere ümit verir. Demek ümid; hayalinin tasavvur ettiklerinle bütünleşmesidir.
Risale-i Nur da; “Hayalini eline al, benimle gel“ denilerek bi mana tahayyül ve tasavvur da istikamet bularak ümid eder. Diyebiliriz ki bu sebeple ümid düşüncede çıkıyor. Düşünce istikameti, ümidi sağlıyor.
Evet ümid; zihne, fikre ve kuvve-i hayaliye bakar. Üstadım küçüklüğünden hayaline soru sorar. Çünkü hayali ile barışıktır. Hayallerini tanır ve israf etmez.
Ta ki, “O ümid, küçüklüğümden beri gaye-i hayalim iken…” (Emirdağ-2, 90)
Küçüklükte başlayan bir gaye, hayal aleminin yüksekliğini ifade etmez mi?
Evet hayal muazzam bir hakikattir. Ümidini yitirmemek için hayali genişletmek elzemdir. Maddi ve manevi her uzvun ibadeti vardır. Hayalin dahi bir ibadeti vardır, o da hayret secdesidir.
Hayretlerimiz çoğaldığı nisbette hayallerimiz genişleyecek ve dairemiz hayallerimiz kadar olacaktır.
Risale-i Nurun bir keyfiyeti de okundukça hayretleri artırmasıdır.
Demek her vakit cesedin suya ihtiyacı olduğu gibi gayen, ümidin için hayallerini yükseltecek okumalarına her vakit ihtiyacın vardır.
Hayale başka açılardan da bakabiliriz. Misal, hayal elli bin senelik mesafeyi bir günde kat eder.
Hayal bir vasıta olarak ruha binektir. Vasıta taşıyacağı şeylere göre şekil, suret, özellik alır; hatta hızı dahi ona göre olur. Buradan anlaşılır ki hayal ruh için bir vasıtadır. Hayal istikametli olursa ruh hakikaten hayale binip asır mesafelerinde yol alır. İstikamet için verilen metod israf etmemek...
“Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz“ ayetin düşüncemize istikamet ve ümid vereceğini unutmamak, hayalimizi yüksek tutmaktır. Gaye-i hayalimiz, ümidimizdir.
Ümidini yitirenler israf eder.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.