Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelir

Tasvir etmenin bile insanın gönlünü daralttığı bir yaygın vahşet zamanında Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelir…

Dünyaya gelirken nurlara gark olur âlem.

Rengi değişir kainatın

Melekler coşar bu vuslattan

Küre-i arz aşkından daha bir başka döner olur

İnsanların küsuf tutmuş gönüllerinden kırgın ve mahzun olan kainat cuş-u huruşa gelir

Artık anlamsız ve boş gözlerle kendisine bakılmasının hüznünden kurtulacaktır mevcudat

Ölü zannedilen dağlar taşlar hayatlanacaktır

Allah’ın olan ama insanların bunu unuttukları zamanda tekrar ve daha parlak olarak her şeyin ama her şeyin Allah’a ait olduğunun şuuruna varılacak ve her şey ama her şey anlamsızlık ve değersizlikten kurtulacaktır.

Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelir…

O, neye elini sürse gül kokar

O, tükrüğünü bir kuyuya bıraksa kuyunun acı suyu tatlanır

O, hangi derin yaraya elini sürse anında şifa bulur

O, hangi taşı eline alsa taşlar insan gibi zikre başlar

O, hangi ağaca “gel” dese ağaç bir insan gibi yanına gelir

O, minberindeki ağacı değiştirse firakından kütük hüngür hüngür ağlar

O, lerzeye gelen bir dağa “sakin ol” dese koca dağ durulur

O, kendisine hizmet eden Enes’e bir gün incitecek bir kelam etmez

O, bakışı ile şifa verir kimseye kızarak bakmaz

O, azarlamaz, horlamaz, hakir görmez kimseleri

O, kainatın kendisi ile iftihar ettiği iken en mütevazidir.

Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelir…

Doğduğunda dudağında bir ses “Ümmetim…ümmetim…ümmetim…”

Demek ki O, tek başı ile gelmez dünyaya, Ümmeti ile bir gelir

Demek ki O, bizi isteyerek bizim için Rabbisine dua ve yakarışta bulunarak gelir dünyaya

Demek ki O, bizim halaskarımız, bizi Rabbinden isteyenimiz, bizim için dua dua yalvaranımızdır

Demek ki O, bizim yaratılışımızın sebebidir

Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelir…

Çekirdeğidir kainatın

Dünya sahnesinin kurulmasının vesilesidir

Sebebidir ebedi saadetin

Yürüyen Kur’andır

Alemlere rahmettir

Kainatın ruhudur

Nefislerin terbiyecisi

Kalblerin sevgilisi

Ruhların sultanıdır

Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelir…

Bu hasta ve bedbaht asrın bu hasta ve bedbin insanına eli yetişir

Süfyan’ın ordusuna esir düşmüşleri nefse kul köle olmuşları çekip çıkarır bataklıktan

Aklı şüphelerle perişan

Kalbi fani mahbuplardan bîzar

Ruhu yaralı

Vicdanı küsufa yüz tutmuşları

Yana yana kaçacak kapı arayanları kucaklar ve kucaklıyor

“Allah’a kaçın Allah’a kaçın”[1] tebliğ eder ve ediyor

Günahkarlara “Allah’ın Rahmetinden ümit kesmeyin”[2] der ve diyor

Dünyanın faniliğini unutanlara “Ahiret hayatı asıl hayattır”[3] hatırlatır ve hatırlatıyor

Lezzete müptela olanlara “lezzetleri acılaştıran ölümü çok hatırlayın”[4] emreder ve emrediyor

Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelir…

Ne zaman yollar karanlığa gömülse sis bassa denizi kara bulutlar kaplasa afakı

Nuru ile aydınlatır yolları

Ne yapacağını şaşıranlara “korkma, Allah bizimle beraberdir” der ve diyor

Hüznünde boğulanlara “hüzünlenme Allah bizimle beraberdir”[5] der ve diyor

Artık ben ayağa kalkamam diyenlere Abdülkadir-i Geylani’nin dilinden “kum biiznilllah” diyor

Bana kurtuluş yok gayrı diyenlere “Allah'tan korkun, umulur ki kurtuluşa erersiniz.”[6]diyor

Allah’a çıkan bütün yollarım tıkanmış diyenlere “Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun.”[7] Diyor

Kimse beni anlamıyor neler neler yaşıyorum ama kimsecikler haberdar değil ki halimden, kimseler bakmıyor, kimseler bilmez halimi diyenlere “şahit olarak da Allah yeter.”[8] Diyor

Yani Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelir…

Yani; hiçbir şeyimiz yok iken bizim ve biz yok iken var oluruz

Yani; kimsesiz iken biz Allah ve Resulü yar ve yardımcımız olur

Yani; zelil iken biz Aziz oluruz

Yani; korkak iken biz Metin oluruz

Yani; yanar dönerken biz yansa da hiç dönmeyen Sıddık oluruz

Yani; kör iken biz basiretli oluruz

Yani; menfaatperest iken biz vefalı oluruz

Yani; zalim iken biz âlim oluruz

Yani; riyakar iken muhlis oluruz

Yani; ebter iken mübarek oluruz

Yani; hodbin iken hüdabin oluruz

Yani; mağrur iken mütevazi oluruz…

Yani Hicaz’da bir çocuk dünyaya gelir

Yani; mahfi güzellikler arz-ı endam ederler

Yani; sevenler kavuşurlar

Yani; kainattan maksud ne kadar mana var ise hasıl olur

Yani; beklenen ve arzulanan tahakkuk etmiştir

Yani; muhabbete hasret kalbler mahbubunu bulmuştur

Yani; sevgili arayanlar en sevgiliye kavuşmuştur

Yani; susuzlar suya kanmış açlar en lezzetli lokmayı bulmuş kimsesizler kimseli olmuşlardır

Yani; dünyanın en güzel şeyi olmuştur

Yani; en güzel isimlerin sahibi kendini en ama en ama en parlak şekilde göstermiştir

Yani; fevkalade bir fütuhat olmuştur

Yani; gizli hazine ortalığa saçılmıştır

Yani; bilinmek isteyen şefkatli Rabb kendini fevkalade bir vasıta ile bildirmiştir

Hasıl-ı kelam: âyinedir bu âlem her şey Hakk ile kaim

Mir’at-ı Muhammed’den Allah görünür daim…

Not: Yazıda geçen işaret zamirlerinin kainatın zerratı ve mahlukatın nefesleri ve yağmurun katreleri ve denizin dalgaları ve ağaçların yaprakları adedleri ile darbı adedince âlemlerin Efendisi’ne ruhlarımızın sultanı ve kalblerimizin mahbubu ve nefislerimizin terbiyecisine ve âl ve ashabına selat-ü selam olsun…

 

[1] Zariyat Suresi 50. Ayet

[2] Zümer Suresi 53.Ayet

[3] Ankebut Suresi 64. Ayet

[4]Tirmizî, Zühd: 4, Kıyâmet: 26; Nesâî, Cenâiz: 3; İbni Mâce, Zühd: 31; el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:321.

[5] Tevbe Suresi 40. Ayet

[6] Bakara 189. Ayet

[7] Fussılet 53. Ayet

[8] Nisa Suresi 79. Ayet

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum