Şahin DOĞAN
İman ilmi ve Risale-i Nur
“…Ben imanın cereyanındayım. Karşımda imansızlık cereyanı var.” [16.Mektup]
“…Hem hususi bir ilm-i Kurani verildi…” [4.Şua]
İman-ı billah [Allah’a iman] yaratılışın gayesi, amacı. Bizler bu fani dünyaya her şeyden önce Allah’ı tanımak [marifetullah] ve O’na iman etmek için geldik daha doğrusu gönderildik. İman bu manada üssü-l esastır, esasın esası, temelin temeli yani. Öyle ki bu olmayınca dünya dolusu iyilik boşa gidecektir. “İşte onlar Rablerinin ayetlerini ve O’nun huzuruna çıkacaklarını inkar etmişlerdi de bu yüzden iyilik adına yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız.” [Kehf-105]
Demek oluyor ki -bazı modernist iddiaların tam aksine- iman ahlaktan evvel gelir. Kur’an terminolojisi içinden bakınca “imansız bir ahlak”ın bilhassa ahiret açısından hiçbir anlamı ve faydası yoktur. Gerçi ahlaksızlık da büyük bir felakettir ama en büyük felaket imansızlıktır. Bundan dolayı “imanın zerre kadar inkişafı binler ezvak ve mevacit ve keramata müreccahtır” diyor İmam-ı Rabbani (r.a) Ve üstadımızın “bütün hayatımı iman hizmetine teksif ettim” demesinin sırrı da burada. Evet, onun için “zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarma zamanıdır, imansız cennete giren yoktur ve fakat tarikatsız cennete giren çoktur.”[5.Mektup]
Burada amaç, kolaylıkla anlaşılacağı üzere tarikat ve tasavvufu tenkit etmek değil asla, günümüz modern dünyasının öncelikler hiyerarşisi açısından tasavvufun yerini belirlemektir sadece.
İtiraf etmek gerekir ki modern zamanlarda dünyanın değişik coğrafyalarında faaliyet gösteren tasavvuf ekollerinin yapmış oldukları takdire şayan hizmet öncelikle “iman hizmeti”dir. Çünkü çağımızda tasavvuf ve tarikat dersini kamil manada verecek manevi ve ahlaki zemin yok denecek kadar zayıflamış durumda. Onun için günümüz ehl-i tarikin yapmış olduğu hizmet “tarikat perdesi arkasında iman hizmeti”nden başka bir şey değildir.
Kuran-ı Kerim’in bütün müfessirlerce kabul edilen dört ana konusu var, bunlar sırasıyla: Tevhid, haşir, nübüvvet, adalet/ibadettir. [İ.İ’caz] Dikkat edilirse tevhid ve iman daima ilk sırada. Zaten altı bin küsur ayetten müteşekkil olan mukaddes kitabımızın beş bini aşkın ayeti Allah’ın varlığı, birliği, tekliği ve kudreti hakkında. Bir manada Kur’an baştan sona “iman ilmi”ni ders veriyor gibi. Aynı zamanda bütün peygamberlerin ve semavi kitapların ilk maddesi ve ilk ilkesi “iman hizmeti”dir. Bu, nebilerin mesleğidir.
İmam-ı Azam Eb-u Hanife’nin (r.a) meşhur eseri El Fıkh-ül Ekber [en büyük fıkıh] zannedilenin aksine, baştan sona akaid, tevhid ve iman ilmine tahsis edilmiştir. Her ne kadar bazıları malum eserin Eb-u Hanife’ye aidiyeti konusunda kuşku içinde olsalar da bu eserin Eb-u Hanife’ye ait olduğu hususu ilim erbabınca su götürmez bir gerçek artık. İmam’ın “En büyük fıkıh Allah’a sahih bir imanla bağlanmaktır” sözü ne kadar da manidardır!
Cennetin, sonsuz kurtuluşun şifresi, şartı ve reçetesi iman. Bütün ilimlerin şahı, tacı, padişahı ve sultanı iman ilmi. İmam-ı Gazali (r.a) ilimleri tasnif ederken ilk sırada “tevhid ilmi”ne yer verir ve bütün sahabelerin en fazla ilgilendikleri ve konuştukları ilmin iman ilmi olduğunu söyler, meşhur İhyasında. İlginçtir, Gazali, fıkıh ilmini dahi dünyevi ilimler kategorisi içinde değerlendirir. El-Muvafakat adlı klasik eserin yazarı imam Şatıbi ilimleri “zaruriyyat, haciyyat, tahsiniyyat” şeklinde önem derecesine göre sıralarken “zaruriyyat” kısmına “iman ilmi”ni yerleştirir.
Peygamberler tarihi dikkatli bir gözle incelediğinde bazı peygamberlerin yüz ümmeti, bazılarının elli ümmeti, bazılarının on ümmeti hatta bazılarının bir ümmeti olduğu görülür. Yani bir peygamber geliyor, kavmi içinde yıllarca hak ve hakikati tebliğ ediyor, sonuçta bir kişi dışında iman eden çıkmıyor.
Bu bilgilerin ardında kainat kadar büyük ve ağır bir mana var: Allah (c.c) tek bir insanın hidayet [iman] nimetiyle tanışması ve buluşması için ezel canibinden özel olarak bir peygamber gönderiyor. İman bu kadar önemli, bu kadar değerli, bu kadar hayati çünkü. Günümüzde dünya ölçeğinde en çok satanlar [bestseller] listesinde yer alan kitapların Ateizm ve anti-Ateizm hakkındaki kitaplar olması konunun ne kadar ehemmiyetli olduğunu göstermesi bakımından özellikle kayda değerdir.
İşte bu çağda Hadi ismine mazhar olan Risale-i Nur, baştan sona bu “iman ilmini” en tahkiki seviyede ders veriyor. Ne mutlu anlayabilenlere, hakkıyla takdir edebilenlere, muhatap olabilenlere!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.