Dursun SİVRİ
İttifakı beceremeden ittihad olamaz
İttifak ve ittihad kavramları arasındaki fark yakın zamana kadar dikkatimi çekmemişti.
Risale Akademi’nin on beşincisini düzenlediği “Münazarat Akşamları” programlarına katılma fırsatım oldu bu hafta.
Önceki hafta aynı konuda sunum yapan arkadaşımız Av. Erdoğan Çelebi ile sunum öncesi kısa değerlendirmesini dinlemiştik. Sunum sonrası Risale Haber’de yayınlanan makalesinde biraz daha malumatımız arttı. İlk programda yeterince ele alınamadığı düşünülerek ikinci hafta aynı konunun işlenmesi kararlaştırılmış.
Dinleme ve istifade fırsatımız olan bu haftaki sunumları iki kişi üstlenmiş.
İbrahim Akgün ve mahalleden komşumuz ve arkadaşımız şevk ve heyecan timsali Erkan Okur sunum yaptılar
İbrahim Akgün beyefendi yazar Yusuf Kaplan gibi nerden ortaya çıktı anlayamadık ama bir çıktı pir çıktı.
Özgün orijinal tespitleri var. Van Medrestüzzehra Sempozyumunda orijinal bir tebliğini sunumunda da dikkatleri üzerine çekmişti. Ayaküstü mini röportaj yapmıştım o zaman. Notlarımda paylaşmıştım.
İttifak ve ittihad kavramlarını İslâm tarihinden örneklerle açıkladı. İbrahim bey.
“Bediüzzaman’ın bu kavramları ele alırken ayetlere daha yakın durduğunu görüyoruz” dedi. Selef ulemada bu yakınlığı göremiyoruz.
Zaten Üstad Bediüzaman, “ulema Kur’an’a perde olmamalı şeffaf cam olmalı” demiyor mu?
Risale-i Nur’da müteaddit yerlerinde bu tespitin ispatı, teyidi olan ifadeler çok.
Bu tespiti yapan kişi kırk yıldır risale okuduğunu gerine gerine söyleyen birisi değil. Henüz yeni tanıdığını ve anlama süreci içinde olan birisi. Buraya dikkat.
Kırk yıldır tanıdığını, okuduğunu, hareketin içinde olduğunu bir ayrıcalık olarak zimnen tefahur edenlerin bile göremediği bir nükteyi samimi yeni birisi yapabiliyor. Nurcunun da eskisi tecrübelisi makbuldür ancak. İmtiyaz olarak üstünlük aracı olarak görenlerin gözüne perde inebiliyor.
Şekil A, B, C’de örnekleri çok verilebilir.
Neyse… Sadede dönelim.
İttifak fiili, fiziki birliktelik. Farklı düşünce ve inançtakilerin belirli bir maksat ve hedef için bir araya gelme fikri ve fiili olduğunu öğrendik
İttihad ise mana ve ruh birliği. Kutsiyet ve ulviyet mayası taşıyor.
Erkan Okur kardeşimiz bu kavramların Risale-i Nur’dan tarama yaparak şerh ve izahlarını yaptı. İhlas Risalelerinde hem ittifakı hem ittihadın ne anlama geldiği paragrafları çıkarmış. Çok istifadeli oldu.
Defalarca okuduğumuz yerlerde ülfet perdesinden fark edemediğimiz noktaların farkına varma vesilesi oluyor bu tür derinlemesine müzakereler.
Sonuç olarak çıkardığım ders ve mesajı paylaşmak isterim.
İttifak meselesini halledemeden ittihad meselesi gündeme gelmez ve gelemez. Gelse de söylemde kalır eyleme geçemez.
Basit dünyevi bir şirket meselesinde bile ehl-i iman genellikle başarısızdır. Yahu dünyevi bir işte bile ittifakı becermeyince ittihad nasıl mümkün olur?
“İttihad cehil ile olmaz ilmin şuay-ı elektriği ile olur” diyor Üstad Bediüüzzaman.
Bizler ve bizim jenerasyon cehaletini kabul etmiyor ki. Ulemay-ı nadirattan görüyoruz kendimizi. Halbuki en büyük cehalet kendini âlim bilmek.
O halde resmiyette ilim keyfiyette cehil olduğunun farkına varıldığı zaman ittifak da ittihad ruhu da pratiğe yansır.
İttifak meselesi beceremeyen ittihaddan söz edemez. Hali âlemden görüldüğü gibi…
Erdoğan Çelebi beyin bir hafta önceki programdaki keyfiyetli katılımcılarla beraber olduk. Yeni tespit ve değerlendirmelerini de tekrar paylaştığı müzakere bölümü ayrıca istifadeli oldu.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.