Mehmed Kırkıncı Hocaefendi'nin hastalıkla imtihanı

Mehmed Kırkıncı Hocaefendi'nin hastalıkla imtihanı

Uzun bir süredir tedavi gören Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, şifaya kavuştuktan sonra bir yazı kaleme aldı

Risale Haber-Haber Merkezi

Uzun bir süredir tedavi gören Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, şifaya kavuştuktan sonra bir yazı kaleme aldı. "Hastalıkla İmtihan" başlıklı yazısında hastalığıyla ilgili bilgi veren Kırkıncı Hocaefendi, tedavi süreci ve sonrasında neler yaşadığını da anlattı.

2015 yılının Haziran ayının ilk haftası Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne seyahat etmeye hazırlandığını ifade eden Kırkıncı Hocaefendi, "Üzerimde bir kırgınlık ve halsizlik vardı. Geçici bir rahatsızlık olduğunu düşünüyordum. Kümbet Medresesi’nin müdavimi olan Nur talebesi kardeşlerimiz: 'Hocam siz rahatsızsınız, bu halde seyahate gitmeniz iyi olmaz' dediler. Fakat ben 'Oradaki kardeşler bizi bekliyor, hizmete vesile olur' dedim. Bazı tabip kardeşlerimiz de bu vaziyette seyahate çıkmamam gerektiğini söylediler. Tevekkeltü alellah diyerek 7 Haziran günü  seyahate çıktım. İlk durağımız Gaziantep oldu. Fakat hastalığım iyice artmaya başladı. Beni hastaneye götürdüler, muayene sonucu doktorlar 'Ciğerlerimin su topladığını, hastanede yatmam gerektiğini' söylediler. Fakat ben yatmaya razı olmadım, bir hafta boyunca derslerimize devam ettik. 16 Haziran günü akşam Erzurum’a döndüm. Ertesi günü öğle namazını kıldıktan sonra hastaneye gittim. Akşam ilk teravih namazını kılacaktık, fakat medreseye dönemedim, tedavim için hastanede yatmam gerekiyordu. Tedavim tam elli gün sürdü. Kalp kapakçığımdaki rahatsızlığımdan dolayı rahat nefes alamıyordum, akciğerim de devamlı su topluyordu" dedi.  

"Evet, dert de deva da Cenab-ı Hak’tandır. Şafi isminin tecelli etmesi için de insanlar çeşitli hastalıklara duçar olmaktadır" diyen Kırkıncı Hocaefendi, yazısında Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Risale-i Nur'da yer alan hastalığın hikmetlerine dair bölümlere yer verdi. 

Gerek hastanede yattığı sürede, gerekse evde istirahat ettiği zaman içerisinde bol bol tefekkür etme fırsatı bulduğunu hatırlatan Kırkıncı Hocaefendi, "Zira tefekkür aklın nuru ve cilasıdır. Tefekkür  imanı ziyadeleştirir, aklı ve kalbi nurlandırır. Âli makamlara ancak tefekkür merdiveni ile çıkılır. Kulu Allah’a yaklaştıran, onun  manen terakkisine vesile olan en büyük ibadet tefekkürdür. Zaman zaman tefekküre dalıp şöyle diyorum: Yarabbi!  Senin hangi nimetine şükredeyim. Beni yoktan yarattın. Taş değil, nebatat değil, hayvan değil, en şerefli bir mahluk olarak en güzel bir mahiyette ve en güzel bir surette yarattın. Maddi ve manevi, enfusi ve afakî nimetlerinle perverde ettin. Ruhuma âli hisler, harika duygular ve paha biçilmez latifeler taktın. Yarabbi! Beyan çiçeği olan lisanı vermeseydin seni nasıl zikredecektik" dedi.

Kırkıncı Hocaefendi yazısını şöyle tamamladı: Başta Muhterem Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan Bey, Başvekilimiz Sayın Ahmed Davutoğlu Bey, Sağlık Bakanımız Sayın Mehmet Müezzinoğlu Bey olmak üzere, ziyaretime gelen bütün dostlarıma teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Cenab-ı Hak rızasından ayırmasın, emaneti kabz etmek zamanına kadar bizi emanette emin kılsın. Ölüm gediğini iman ile aşmayı, cennet ve camaliyle müşerref olmayı nasip etsin inşallah...

Yazının tamamı için tıklayınız

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum