Mehmet Kırkıncı da Said Özdemir de milletin yanında yer aldı

Mehmet Kırkıncı da Said Özdemir de milletin yanında yer aldı

Mehmet Nuri Yardım'ın gördükleri

Risale Haber-Haber Merkezi

Edebiyatçı yazar Mehmet Nuri Yardım, Mehmet Kırkıncı Hocaefendi ve Said Özdemir ağabeyi yazdı. Milat gazetesindeki yazısında "Cumhuriyet devrinin büyük âlimlerinden Bediüzzaman Said Nursi’nin iki kıymetli talebesi ard arda ebedî âleme göçtü. Önce Mehmed Kırkıncı Hoca, sonra Said Özdemir Ağabey. İkisi de ömürlerini iman Kur’an dâvâsına vakfetmiş, gençlerin Risale-i Nur eserleriyle yetiştirilmesine hayatlarını hasretmiş ideal, mefkure adamıydı" dedi.

Her iki ismin kısaca hayatlarına değinen Yardım, gözlemlerini aktardı:

Erzurum merkeze bağlı Güllüce Köyü’nde 1928 yılında doğan Mehmed Kırkıncı, 24 Şubat 2016 tarihinde Hakka yürüdü. 1955 yılında Bediüzzaman Said Nursi ile Isparta’da tanışmıştı. Erzurum’da dinî hizmetlerde bulundu ve binlerce talebe yetiştirdi. Türkiye genelinde sevilen ve sayılan bir kanaat önderiydi. Zafer Yayınları’ndan çıkan eserleri arasında Alevilik Nedir, Siyasette Ölçü, İslâm’da Birlik, Nükteler, Kader Nedir?, Ruh Nedir? Nasıl Aldanıyorlar?, Hikmet Pırıltıları, Bediüzzaman’ı Nasıl Tanıdım?, Fikir Damlaları, Gönül Damlaları, İnsan Millet Devlet, Peygamber Efendimiz, İslâm Birliği ve Yavuz Sultan Selim, İstikamet, Ölümün Gerçek Yüzü de bulunuyor.

O, Türkiye’nin sevilen ve hürmet edilen âlimlerindendi. Erzurumluların gözbebeğiydi. Kırkıncı Hoca’yı, dört yıl önce Cağaloğlu'nda ESKADER’in düzenlediği “Bâbıâli Sohbetleri”nde dinlemiştik. Mekân Timaş Kitapkahve, tarih 4 Ekim 2012’ydi. O akşam etkileyici konuşmasında bir çok mevzuyu anlatmış, bilhassa millet-devlet bütünlüğünden, İslâm kardeşliğinden, Türkiye’mize ve devlet adamlarımıza sahip çıkmamız gerektiğinden bahsetmişti. Örnek bir İslâm âlimi olan Hoca, büyük bir dikkatle takip edilen o feyizli sohbetinin ardından eserlerini dinleyicilere imzalamıştı. O gün şöyle demişti: “Bizim tarihimiz gibi hiçbir tarih yoktur. Sahabeden sonra İslâmiyet’e en çok hizmet eden bu necip millettir. Abbasiler’den beri İslâm’a hizmet ediyoruz. Selçuklular Haçlı seferleri sırasında Ulu Camiler yapmışlardır. 600 senelik muhteşem bir Osmanlı devlet kurduk. Çok büyük kahramanlar, adamlar yetişti.”

Her zaman kendisine müracaat edilen, fikirlerine değer verilen müstesna bir rehberdi. Erzurum’da meşhur Kümbet Medresesi’nde binlerce talebe yetiştirmişti. Bunların aralarında Şener Dilek, Ahmet Akgündüz ve Alaattin Başar gibi profesörler de bulunuyor. Vefatından sonra şair Gaybî ona tarih düşürdü: “Fenâdan bekâya eyledi rıhlet, / Ne güzel insandı Kırkıncı Mehmed...” Ekrem Kılıç’ın tarihi ise şöyle: “Âlim, hakîm, sâlih, ehl-i himmet, / Etmişdi altmış yıl N’ur’a hizmet; / Bir (leyl-i vasl) çıksın, yaz ki târîh: / (Vah! Etdi Mehmed Kırkıncı rıhlet!)”

Said Özdemir de Ankara’da 27 Şubat 2016 tarihinde 88 yaşında ilahî dâvete icabet etti. Eşi Rahime Hanım bir hafta önce ebedî yolculuğa çıkmıştı. İbrahim Hakkı Hazretleri’nin Hocası olan İsmail Fakirullah’ın ahfadından olan merhumun hayatından biraz bahsedelim. 1927 yılında Siirt Tillo’da doğdu.  8 yaşında ailesi ile birlikte Ankara’ya geldi. Tahsilini tamamladı. Diyanet’in açtığı imtihana girdi, kazandı ve memuriyete başladı. Ancak kendisini yetiştirmeye devam etti. İslâmî derslerden fıkıh, tefsir, kelâm dersleri aldı, hitabete ehemmiyet verdi. Önce vaiz sonra gezici vaiz olarak Diyanet kadrosunda yer aldı. İşe başvururken o günkü Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki ile görüşür. Bunu daha sonra şöyle anlatacaktır: “Ahmet Hamdi Akseki’yle 1950’de görüşmemizde beni bizzat imtihan etti. Bana ‘Kur’an radyolarda okunmaya başladı. Bunu herkes dinliyor. Pavyonlar ve daha da kötü yerlerde de açılacak. Bu caiz olur mu?’ diye sordu. Ben de kendisine ‘Kur’an’ın oralarda okunması kutsiyetine zarar vermez, aksine oralarda dinleyen günahkâr kişiler: ‘Biz ne yapıyoruz? Ne haldeyiz? Kur’an okunuyor, ne olacak bizim sonumuz?’ deyip kendilerini toparlayabilirler’ dedim. Suallerine verdiğim cevaplar hoşuna gitmiş olacak ki beni memur olarak işe aldı.”

1955 yılında ziyaret ettiği Bediüzzaman Said Nursi’den şöyle bir iltifat alır: “70 senedir Tillo’dan bir yardımcı bekliyordum. Cenab-ı Allah seni bana gönderdi.” Üstada bağlanır, ömrünü artık iman ve Kur’an hizmetine, eserlerin neşrine adar.Bir görüşmede Said Özdemir Üstad’a, “Ben Hicaz’a gitmek istiyorum.” der. Üstad, “Niye?” diye sorar. O da, “Efendim, memleketin halini görüyorsunuz. Gittikçe daha fenalaşacak. Orada olsam çocuklarım da kurtulur, ben de.” der. Üstad, “Kardeşim, ben orada olsam buraya gelirdim. Âlem-i İslâm kapısının kilidi Türkiye’dir. Bu kilit açılınca âlem-i İslam’ın kilidi açılacak. Buradan gitmek, harpten kaçmak gibidir. Harpten kaçmak kebairdendir. Buradan gitmek için izin yok.” der.1956 yılından itibaren İhlas Nur Neşriyat adı altında, Üstadın izni ve teşvikleriyle risaleleri basar. Eserlerin tanınmasına hizmet eder. Hakkında 25 kere dava açılır, 9 defa hapis yatar. Bir gün İzmir Çeşme’de görevli iken odasına zehirli yılan bile atılır, ancak Allah’ın inayetiyle kurtulur. Ankara’daki meşhur Ulucanlar Cezaevi’ne en çok girenlerdendir.

Mehmed Kırkıncı ve Said Özdemir mübarek, şuurlu müminlerdi. İkisi de yüce devletimizin, aziz milletimizin yanında yer aldılar. Her türlü fitneye karşı dik durdular. Allah rahmet eylesin. Kabirleri nur, mekânları cennet olsun. Ailelerine, talebelerine, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Türkiye’mizin, İslâm âleminin başı sağ olsun. 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.