Ramazan BALCI
Meşveret niçin bu kadar önemlidir?
Geçen hafta ele alınan meşveret konusunu bu yazı ile tamamlamak istiyorum. Risaleler üzerinde geniş bir araştırma yaparak Üstad’ın öncelikle meşverete havale ettiği konuların tespiti yerinde bir davranış olurdu. Etraflı bir çalışma bir köşe yazısının sınırlarını zorlayacağı için, genel birkaç örnekle yetinip geçen haftaki yazıdan yola çıkarak yeni bir meşveret metodu önerisiyle yazıyı tamamlamak istiyorum.
Üstad’ın hayatının, farklı yönleri ele alına bilir. Bence bu yönlerden en dikkate değer olanı, Onun fikirlerindeki istikamet, fikrî bütünlük ve sözün tesirine güven duymaktır. Saltanat, meşrutiyet, cumhuriyet ve istibdat dönemlerinde fikir çizgisinde her hangi bir sapma ortaya çıkmamıştır.
İslam tarihindeki büyük yıkılışın en mühim sebebini meşveretin terk edilmesinde görmüş, İslam’ın altın çağındaki faziletin kaynağını meşveret olarak göstermiştir.
Bu tespiti orijinal ifadesiyle “zaman-ı saadette ve selef-i salihin zamanlarında hükümferma hak ve bürhan ve akıl ve meşveret olduklarından, şükuk ve şübehatın hükümleri olmazdı” şeklinde ortaya koymuştur. (Muhakemat, s. 32)
Eğer çabuk bir kıyamet kopmazsa insanlığa ikinci bir asr-ı saadet devrini yaşatacak olan da yine meşveretin ihyası olacaktır. “İnşaallah mucize-i peygamberi (a.s.m.) ile, şimendifer-i kanun-u şer'iye-i esasiyeye amelen ve burak-ı meşveret-i şer'iyeye fikren bineceğiz…”
“Bu inkılab, doğurduğu hürriyeti, eğer meşveret-i şer'iyenin terbiyesine verse, bu milletin eski satvet ve kuvvetini ihya edecektir” (Divan-ı Harb-i örfi, s. 85)
Üstad’a göre insanlık aleminin en büyük musibetlerinden biri olan istibdadın yegane çaresi meşveret olduğu gibi, toplumsal barışın, ve bilimsel gelişmenin esası da meşverettir. (Hutbe-i Şamiye, s.65)
RİSALELERDE GÖRÜLEN MEŞVERET KONULARI
Üstad’ın Risale-i Nur hizmeti ile ilgili ekser konuları meşverete havale ettiğini gösteren ifadelerini şöylece sıralayabiliriz:
Üstad, tevafuklu Kur’an diye bilinen tarzı keşfettiğinde bunun hayata geçirilmesini talebeleriyle istişare etme ihtiyacı duymuştu. Talebeler gerektiğinde Üstadlarını ikaz edeceklerdi. (Mektubat, s. 394)
Denizli hapsinde kendi müdafaasının Ankara’da yüksek makamlara gönderilmesi konusunu “şimdi siz, mabeyninizde münakaşasız bir meşveret ediniz. Kararınızı kabul ederim” ifadeleri ile meşverete havale etmişti. (Şualar, s. 289)
Bir kısım dünya işlerini talebelerinin meşveretine havale ettiği gibi Risale-i Nur hizmetine ait işler içinde “uhrevî ve Kur'ânî ve imanî ve ilmî işlerinde dahi Risale-i Nur'u ve şakirtlerinin şahs-ı mânevîlerini tevkil eyle” ifadelerini kullanmıştı. (Şualar, s. 423)
Geçen paragrafta bizzat Risale-i Nurların meşveret heyeti üyeleri arasında sayılması ilginçtir. Üstad cemaatin şahs-ı manevisini Risale-i Nurların temsil ettiğini, bu şahs-ı maneviye ait fikrin de meşveretle ortaya çıkacağını ileri sürer ki bu tespit ile meşverete olağanüstü bir mevki verdiği açıktır.
Risalelerin Osmanlıca imlasında görünen tevafukların yazılması. (Mektubat, s. 166)
Risalelerin Şâm-ı Şerîf ve Van tarafında bulunan sıddıklara ulaştırılması.
Medar-ı niza bir mesele varsa meşveret edilmesi, dağınık fikirlerin meşveret ile bir araya toplanması.
Bir kısım memleket meselelerine siyasilerin dikkatinin çekilmesi.
Nurlar aleyhinde iftira ve yalan haberler neşredenler haklarında dava açılması
Amerikalı bir alimin neşretme sözü vermesi karşılığında kendisine bir takım risale verilmesi.
Risale-i Nurların farklı imkanları değerlendirerek neşrine izin verilmesi: "Said, meşveretle neşredebilir" dedim.
MEŞVERET NİÇİN BU KADAR ÖNEMLİDİR?
Üstad bu konuda kendisine sorulan bir soruya çok önemli bir cevap vermiştir. Nüktenin tesirini bozmamak için izah etmeden aynen alıyorum:
“Eğer denilse: Neden şûrâya bu kadar ehemmiyet veriyorsun? Ve beşerin, hususan Asya'nın, hususan İslâmiyetin hayatı ve terakkisi nasıl o şûrâ ile olabilir?
Elcevap: Nurun Yirmi Birinci Lem'a-i İhlâsında izah edildiği gibi, haklı şûrâ ihlâs ve tesanüdü netice verdiğinden, üç elif, yüz on bir olduğu gibi, ihlâs ve tesanüd-ü hakiki ile, üç adam, yüz adam kadar millete fayda verebilir. Ve on adamın hakikî ihlâs ve tesanüd ve meşveretin sırrıyla, bin adam kadar iş gördüklerini, çok vukuat-ı tarihiye bize haber veriyor. Madem beşerin ihtiyacatı hadsiz ve düşmanları nihayetsiz, ve kuvveti ve sermayesi pek cüz'î; hususan dinsizlikle canavarlaşmış, tahribatçı, muzır insanların çoğalmasıyla, elbette ve elbette, o hadsiz düşmanlara ve o nihayetsiz hâcetlere karşı, imandan gelen nokta-i istinad ve o nokta-i istimdad ile beraber hayat-ı şahsiye-i insaniyesi dayandığı gibi, hayat-ı içtimaiyesi de yine imanın hakaikinden gelen şûrâ-yı şer'î ile yaşayabilir, o düşmanları durdurur, o hâcetlerin teminine yol açar.” (Hutbe-i Şamiye, s. 67)
MEŞVERET METODU
Yukarıdaki izahlardan konunun İslam alemi için hayat memat meselesi olduğu anlaşılmaktadır. Üstad’ın konuyu dar bir çerçevede ele almadığı ilk bakışta anlaşılabilecek kadar açıktır. En geniş dairede devlet idaresi için meşveretin vazgeçilmez bir şart olduğunu belirten Üstad, ilk mecliste “şahsî hilafetin ancak bir şuraya dayanarak” iş görebileceğini ileri sürmüştür. Öte yandan Kuran tefsiri gibi son derece şahsî bir eylemi de ilmî bir meclise havale etmesi, bu konudaki ufkunu göstermesi açısından dikkat çekicidir. (Muhakemat, s. 19)
Aynı doğrultuda düşünüldüğünde günümüz toplum hayatının en güçlü öğelerini oluşturan sivil toplum kuruluşları için meşveret geleneğinin oluşturulması kaçınılmaz bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Küçük bir yazı ile büyük bir iddiada bulunmanın uyumsuz olacağının farkında olmakla birlikte uygulanabilir bir meşveret modelinin önerilmesi konunun tamamlanması açısından faydalı olacaktır. Geçen haftaki yazı ile birlikte yukarıda geçen tespit ve öneriler de dikkate alınarak Anadolu’nun pek çok yerinde temsilcileri bulunan bir sivil toplum kuruluşu için aşağıdaki modeli önermek mümkündür.
Bir kuruluşun merkez ve taşrada hizmet veren bütün ilgilileri, dilek öneri ve problemlerini genel sekreterliğe (merkezdeki bir görevliye) mail veya posta yoluyla bildirirler. Merkez bu istekleri dikkate alarak belirlediği gündem maddelerini taşra temsilcilerine bildirir. Taşra önce kendi bölgesinde bu maddeleri tartışarak görüşünü belirler. Takip eden günlerde merkezde toplanan temsilciler, genel meşvereti yapar, kendi şahsî fikirlerini değil bölgesinin fikirlerini anlatır ve karar ekseriyetin görüşüne göre alınır. Alınan kararlar aynı şekilde ilgililerin tamamına iletilir.
Bu şekilde fikri olan her şahsı dinleme imkanı ortaya çıkacağı gibi “kendi fikrinde müstebit” olanların tahakkümü zararsız hale getirilir. Fikirler üzerinde derinlemesine düşünme imkanı doğar. Bir anda ortaya atılan ham tekliflerin, fikr-i infiradî sahiplerinin, farklı maksat takip edenlerin ve en nihayet hizmet birimleri içerisinde hizipleşmenin önü alınmış olur.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.