Nurettin HUYUT
Münazarat sempozyumu ve eleştiri
Bediüzzaman Hazretleri “Muhali talep etmek, kendine fenalık etmektir” diyor. Bu sözü siyasetle uğraşanlar için söylüyor. Ama bu bir düstur ise benzeri her yerde uygulamak mümkündür.
Mesela bir Sempozyum gerçekleştiriliyor. Ve bu sempozyum birçok ilki bağrında taşıyor. Birçok güzelliğe imza atmış bir faaliyet olarak Risale-i Nur hizmetleri tarihinde yerini alıyor.
Birçok tabuyu yıkıyor, birçok ezberi bozuyor ve artık herkese faaliyet ve hareket zamanı olduğunu net bir şekilde bildiriyor. Hiçbir faaliyet için mazeret kalmadığını âleme ilan ediyor.
Hem bu kabil organizasyonların çapı hayli geniş olur. Büyük masraf gerektirir. Bunun için çok büyük maddi imkânlar lazım.
Hal böyleyken sanki bu durum hiç yokmuş gibi, her türlü imkan varmış da kullanılmamış gibi, keyfince davranıp bir sürü kusur sıralamak “kendine fenalık etmek” değil de nedir?
Çünkü insan kusurdan münezzeh değil, her insanda kusur olur ve olması da tabiidir. Kusurlu insanların yaptığı her işte haliyle kusurlu olacaktır.
Seven insan ancak, sevdiğinin kusurlarını görmez. Görse de gizlemeye çalışır ve o kusurlu kişiye belki acır. Düzelmesi için Allah’a dua eder. Ama sevmeyen insan değil açık kusurları sıralamak, belki gizli kusurları da bulup çıkarır.
Ben acizane böyle insanlarla beraber olmak istemiyorum. Aynı ortamı paylaşmak birlikte sohbet etmek hiç istemiyorum. Çünkü o olumsuz yaklaşımını her zaman sana aksettiriyor. Seni de bir şekilde olumsuz davranmaya bir müddet sonra da her gördüğünü beğenmemeye sevk ediyor.
Oysa Risale-i Nurun mesleği bunun aksini gerektirir. “Biz muhabbet fedaileri” isek bu fedailiği kardeşlerimize ve dostlarımıza karşı göstermeliyiz. “Müminin şeni kerim olmaktır, ikramınla sana müsahhar olur.” Kerim olmak sadece malda ve parada olmaz. Oturmada kalkmada, yemede içmede, gülmede eğlenmede ve en önemlisi konuşmada özellikle yazmada, çok dikkat etmeli…
Bir de bu insanları ikaz ettiğinizde, hemen cevapları hazırdır. “Muhalefet olmasın mı? Eleştiri olmazsa hatalar nasıl düzelir?” derler. Evet haklı olabilirler zira Üstad, “Muhalefet muvazene-i adalettir” diyor. Muhalefet etmek gerekiyorsa elbette edilmeli ama insaf düsturunu da bir kenara bırakmamalı.
Bu konuda bir takım alim geçinen insanlar biliyorum. İşleri Müslümanları tenkit etmekle geçiyor. Onunla şöhret olmuşlar. O sayede Karun kadar da zengin olmuşlar. Her gün farklı televizyonlarda arz-ı endam ederek bu tenkitlerine devam etmektedirler. Ne kazanıyorlar? Veya İslam’a ne kazandırıyorlar?
Bu asır ifsat asrıdır. Fesada düşmüş Ümmeti irşad zamanıdır. Bin sene teraküm etmiş dinsiz tortuların temizlenmesi büyük gayret gerektirir. Böyle bid’aların istilası zamanında Müslümanlarda veya Müslümanların faaliyetlerinde Kusur aramak, hata bulmak dine çok zarar verir.
Böyle durumlarda bakış açısı şöyle olmalı “nokta-i nazar, hükümetin hasenatı, seyyiatına tereccuhudur” şeklinde olmalı. Yani yapılan faaliyette hasenat fazla ise makbul değilse tenkit edilmelidir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.