“Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlahîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlahiyeye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde herbir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.” (1)

“Benim Nur âhiret kardeşlerim, ehven-üş şerr deyip bazı bîçare yanlışçıların hatalarına hücum etmesinler. Daima müsbet hareket etsinler. Menfî hareket vazifemiz değil. Çünki dâhilde hareket menfîce olmaz. Madem siyasetçilerin bir kısmı Risale-i Nur'a zarar vermiyor, az müsaadekârdır; ehven-üş şerr olarak bakınız. Daha a'zam-üş şerden kurtulmak için; onlara zararınız dokunmasın, onlara faideniz dokunsun.

Hem dâhildeki cihad-ı manevî; manevî tahribata karşı çalışmaktır ki; maddî değil, manevî hizmetler lâzımdır. Onun için ehl-i siyasete karışmadığımız gibi, ehl-i siyaset de bizimle meşgul olmaya hiçbir hakları yok.” (2)

“Bediüzzaman, ömrü boyunca müsbet hareket etmeyi düstur edinmiş; "Birkaç adamın hatasiyle yüzer adamların zarar görmesine sebep olunamaz" demiştir.” (3)

Müsbet hareket etmek bir zincirin silsile halindeki halkasıdır. Tüm halkaları tamamlasak ama müsbet hareket halkasına bağlamazsak yaptığımız tüm halkalar dolaylı olarak menfi hareket hesabına geçecektir.

Hani derler ya olmazsa olmaz. İşte maddi ve manevi hizmetlerin belkemiği müsbet harekettir. Bu omurga, bu iskelet çökerse müsbet manada olacak olan hizmet meyvesini vermeyecektir.

Bizler hizmetimizi yapmakla ve o hizmetimizi müsbet hareket halkasını bağladığımız sırt-ı müstakim babası vesilesiyle bizlerin sırt-ı müstakim sahilinden ayırılmamıza mani olacaktır. Bir şartla ki, sırt-ı müstakim babasına, müsbet hareket halkasını bağlayabilelim. Zamanımızdaki insanların hali öyle bir hal almış ki sırt-ı müstakim diye dallin güruhuna tabi etmeye insanlar çalışıyor. İnsan, basiret ve ferasetini kullanmazsa kuzu diye kurda yoldaş olacaktır.

Müsbet hareket anlayışı ile daima asayişe hizmet edilmiştir. Meslek olarak nur hizmeti ve nurcular siyasi bir meslek değildir. Nurculuk, manevi bir hizmettir. Yolu siyasetle kesiştiğinde ise ehven’ü-ş şer olarak gördüğü mevcud içindeki partilerden seçerek ona oy verir. Seçim haricinde ise olumlu ve yapıcı ve yol gösterici bir tutum izleyerek manevi hizmetinde devam eder. Ehven’ü-ş şer içinde bazı kimseler istenen manada olmayabilir. O ehven’ü-ş şerrin sahs-ı manevisi içerisinde şekillenecektir. Mazisi şer ile dolu olan yerin içinde de müsbet insan bulunabilir. Nasıl ki, diğeri yola gelecekse, bu müsbet olan da şerrin içinde kalakala aynı havayı solumasıyla o hal buna da sirayet edecek ve yoldan çıkaracaktır.

Bu sebeple biz nur talebeleri bazı yanlışçıların yanlışları sebebiyle, azam-ı şer olana destek manasına gelecek olan hareketlerden uzak bulunmalıyız. Ehven’ü-ş şeri tanımayan insan azam-ı şerri de tanımayıp ona taraf olabilir.

Bu zamanda içtimai hayattaki istikameti gösteren tabelalardan birisi de ehven’ü-ş şer ve azam-ı şer tabelalarıdır.

[1] Emirdağ Lahikası-2 (241)

[2] Emirdağ Lahikası-2 (245)

[3] Tarihçe-i Hayat (216)