Hamide HATİPOĞLU
Olumlu davranış kazandırmada çocuklara örnek olmak
Çocukların en iyi gözlemledikleri, taklit ettikleri, örnek aldıkları kişiler en başta anne babalarıdır. Daha sonra evde yaşayan abla, ağabeyler, kardeşler, yakın çevredeki büyükleridir.
Bu olumlu disiplin yöntemi çocuklarımıza olumlu davranışlar kazandırırken kullanılan iyi bir yoldur.
Çocuklarınızın size taklit ettikleri davranışları var mı? Kızınız ya da oğlunuz sizin gibi veya eşiniz gibi davranıyor mu? Çocuklarımız bizim bir bakıma aynalarımızdır. Kendimizin nasıl olduğumuzu görmek istiyorsak çocuklarımıza bakmalıyız.
Kendimizin davranışlarını düşündüğümüzde aslında çocuklarda beğenmediğimiz birçok davranışı kendimizin de yaptığını görmekteyiz.
Çocukların doğru davranışı öğrenmeleri için anne-babalarda doğru davranışlar göstererek örnek olmalıdır.
Ör: Çocuğumuzun yemek seçmesini istemiyorsak kendimizde yemek seçmemeliyiz. Çocuklarımızın yemekten önce ve yemekten sonra ellerini yıkamalarını istiyorsak, bizlerde yıkamalıyız. Çocuğumuza yalan söylemenin yanlış ve kötü bir davranış olduğunu söylüyor ve çocuklarımızda davranış haline getirmek istiyorsak telefonda bizi isteyen arkadaşımıza yok dedirtmemeliyiz.
Her evin bir kuralı ve düzeni vardır. Bu düzeni sağlayacak kuralların uyulması ve davranışa dönüştürülmesi için örnek olan anne-babanın da bu kuralları uyması gerekir.
Anne-babaların eğitimli olmaları, üniversiteye bitirmeleri çocuklarına örnek davranışlarda bulunur diyemeyiz. Öğretmen olan bir arkadaşım gittiğimiz eğitim seminerinde verdiği örneği aslında birçok aile farkında varmadan evlerinde yaşamaktadır.
Yaşanmış olan hikâye aynen şöyle gelişir:
Bir Pazar günü anne, baba ve çocukların canları çok sıkılır. Bir oyun oynamaya karar verirler. Oynanacak drama oyununda anne-baba seyirci olacak ve koltuklarına oturacaklar. İlköğretim de okuyan evin oğlu ve kızı anne-babaya doğaçlama bir konuyu canlandıracaklar. Ağabey-kardeş beş dakikada oyun konusunu bulurlar ve gösteriye başlarlar. Evin oğlu baba, kız da anne olacak, oyuncak bebekleri de çocukları olacak. Oyun da anne-babalarının kendilerine karşı davranışlarına sergileyecekler, belki de akıllarınca anne-babaya ders vereceklerdi.
Oyun başlar.
Anne rolündeki kız sürekli bebeğine azarlayıp cimciklemiş. Baba rolündeki oğlan da sürekli sinirli. Agresif davranışlar sergileyip, emrivaki sözlerine burnundan soluması desteklemiş. Anne-babanın kendilerine karşı gösterdikleri tüm olumsuz davranışlarını bir çırpıda sergilemişler.
İlk dakikalarda anne-baba ya komik gelen oyun sahneleri, ilerleyen dakikalar da anne-babada soğuk duş etkisi yaparak kendilerine gelmelerine ve yanlış davranışlarını düzeltme kararı almalarına neden olmuş.
Emir verici sözlerin, olumsuz disiplin yöntemlerinin ve cezaların çocuğun doğru davranışı öğrenmesinde etkisi yoktur. Aksine ters tepki vermesine neden olur. Ör: Yemeklerden sonra dişler fırçalanacak diyerek emir vermek yerine, örnek olarak o davranışı yapıp, çocuğumuzu dış fırçalamayı alıştırabiliriz.
Büyüklerimiz. Anne-babalarımızın bizlere emir verici bir konuşma ve davranış karşısında ne kadar sinir olduğumuzu, üzüldüğümüzü hatırlayalım. Yatağını düzgün topla, okul saatini unutma, derslerini iyi çalış, su getir, bulaşıkları iyi durula, sende çalış, eve para getir. Bu gün de bizlerde aynı emir verici konuşmalar yaptığımızda çocuklarımız bizlere sinir olup, üzülmezler mi?
Yapma, etme, dökme, çalış demeden, emir vermeden de çocuklarımıza doğru davranış öğretilebilir.
Dönem sonunda çocukların okullarına gitmek ve öğretmenleri ile daha fazla görüşme imkânım oldu. Manevi donanımlara sahip olan öğretmenlerle olan görüşmelerimde Lise çağındaki çocuklarına sözlerine geçiremediklerinden, dini sorumluluklarından uzaklaştıklarından anne-baba olarak çaresiz kaldıklarından söz ettiler. Din dersi öğretmeni de eşimde ilahiyat mezunu ama ergenlik yaşındaki oğlumuza namaz kıldıramıyoruz. Namazını kıldın mı uyarılarımıza da ters tepki veriyor. Şimdilik kendi haline bıraktık, beklemedeyiz diyerek içine düştüğü çaresizlikten bahsediyor.
Peki, sonrası ne olacak?
Çocuk eğitimcisi batılı yazarın “hiç çocuğum yoktu altı teorim vardı, altı çocuğum oldu hiçbir teorim kalmadı” sözleri çocuk yetiştirmenin zor bir sanat olduğunu göstermektedir.
Unutmayalım!
Eğitim önce anne-baba ile başlar. Daha sonra sosyal çevre ile şekillenir ve gelişir. Mutlaka Okul öncesinde, en geç ergenlik dönemine kadar çocuklarımıza olumlu davranışları kazandırmak ve manevi sorumlulukları üstlenmeleri konusunda örnek olmalıyız.
“Emek olmayınca yemek olmaz” sözü de çocuklarımıza olumlu davranışlar kazandırırken önce biz yapmalıyız, biz yaşamalıyız, biz yorulmalıyız, teşvik edici sözler, ödüllerden de yardım almalıyız.
Çocuklarımıza olumlu davranış kazandırmada örnek olurken emek vermeliyiz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.