Abdurrahman İRAZ
Risale Haber ile bir şey mi oldu?
Bugün (Çarşamba) bir telefon geldi bana Almanya'dan.
Geçen hafta Amerika'dan.
Daha once defalarca yurt içinden ve yurt dışından…
Soruyorlar: Ağabey artık neden yazmıyorsun? Bir şey mi oldu Risale Haber'le?
Öncelikle şunu söylemeliyim, bunları söyleyip yazınca kendimde bir şey vehmettiğimi sanmayın. Ben biliyorum ve eminim ki, sadece hizmet haberlerini naklettiğim için insanların merakı ve teveccühü vardır. Yoksa kendimde satılacak değerli bir mal olmadığını bilincindeyim.
Amma Risale Haber'le ne olabilirki? 6 kurucusundan biri de bu garib adamdır. Yani Risale Haber'le ters düşmemin tek bir sebebi olur iman ve Kur’an hizmetinden, ya da Üstadımızın düstur ve hizmet tarzından bir sapma olursa o zaman yolumu ayırırım. Fakat buna da imkan yok zira çok şükürki pek güzel hizmetlere imza atan Risale Haber'in kurucuları arasında en zayıfı, medrese hayatı en az olan ve risaleleri en az okuyan ve az anlayan bu fakir Abdurrahman İraz'dır. Beni aralarına kabul eden arkadaşlarımın hepsinin en az 10'ar sene medrese hayatı varken benim 2-3 seneyi geçmez. Hal böyle olunca sağ olsunlar bu arkadaşlarım ve bu azim hizmette ağabeylerim olan zatlar yollarını benden ayırmadıktan sonra ben inşaallah bu dava içinde sebat etmeye çalışarak şereflenmeye nurlanmaya gayret edeceğim. Dualarınızla.
Geçen sene idi, Abdullah Yeğin ağabeyi ziyarete gitmiştim de aramızda şöyle bir sohbet geçmişti.
Abdullah ağabey:
-Kardeşim biz hepimiz Üstadımızın bize bıraktığı mirası yiyiyoruz.
-Ağabey siz ona hizmet ettiniz, ona arkadaşlık ettiniz, yanında bulunup talebelik ettiniz, elbette siz onun varisi olduğunuz için mirası size helaldir. Ama hiç bir hakkı olmayan ben bile Üstadımın mirasını yiyiyorum deyince
-Sen nasıl yiyiyormuşsun anlat bakalım.
-Ağabey Afrika'da bir sempozyuma iki kişi gittik. Bizi devlet başkanı adına ülkenin en büyük üniversitesinin rektörü uçağın merdivenlerine kadar kırmızı halı sererek karşıladı ve 1. sınıf protokol uygulandı. Ve bu sadece “Nursi medresesi”nden olduğumuz için bize yapıldı deyince, hayatımda ilk defa Abdullah Yeğin ağabeyin yüksek sesle güldüğünü görmüştüm.
Bu olayı şunun için anlattım. Yani ben Risale-i Nurun şerefi ile şereflenip, yine onun bereketiyle yaşıyorum. Birileri beni arıyorsa onun hatırı için olduğunu biliyorum.
Sevgili dostlar Bursa’dayım müzmin bel fıtığı hastalığım nüks etti ve malum geçen ay bir kahraman belediye başkanı, Hüsrev Kutlu'nun ev sahipliğinde Risale Akademi'nin Adıyaman'da yapılan sempozyumuna maalesef katılamamıştım. Herhalde orada olan dostlar bizi sormuşlarki hastalığımızdan haberdar olmuşlar. Bir çok geçmiş olsun telefonu aldım. Bütün arayan veya aramayıpta uzaktan “Allah şifa versin” diyen dost, ağabey ve kardeşler başta olmak üzere herkese teşekkür ederim. Bursalı dostların misafirperverliğini, hususan her türlü takdir ve övgüyü hak eden kadirşinas dost hizmet ehli Cihat Bakgör kardeşimi minnet ve muhabbetle anmam gerekir.
Ve bu vesile ile geçen hafta salı günü Hüsnü Bayramoğlu ağabey emretti günü birlik İstanbul'a gittim. 4-5 saati birlikte geçirdim. İnşaallah bundan sonraki yazıda o sohbetin bazı detaylarını size aktaracağım. Tedavinin müsbet netice vermesi için bir müddet daha Bursa'da kalacağım dualarınızı rica ediyorum.
SAADET VE MUHABBETLE KALINIZ.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.