Salahattin ALTUNDAĞ

Salahattin ALTUNDAĞ

Bilim, Akıl Ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk-14

SCIENCE, REASON AND CONSCIENCE: A PHILOSOPHICAL JOURNEY FROM THE CHAIR TO THE CREATOR - 14

(TÜRKÇE VE İNGİLİZCE)

Sessizlik, Ateist'in kararlı sesiyle bozuldu. Yüzünde düşünceli bir ifadeyle, İnançlı Kişi'nin argümanlarına karşı çıkmaya hazırlanırken, odadaki herkesin dikkati ona çevrildi. Bir sonraki hamlesinin ne olacağı merak konusu olmuştu. Tartışmanın bu kritik noktasında, Ateist, evrimsel süreçlerin rastgele olmadığını vurgulayarak, doğal seçilimin karmaşık yapıların oluşumunda nasıl bir rol oynadığını açıklamaya başladı. Bu açıklama, İnançlı Kişi'nin iddialarına karşı güçlü bir argüman sunacak mıydı? Yoksa İnançlı Kişi, bu yeni meydan okumaya karşı daha da çarpıcı bir cevapla mı karşılık verecekti? Herkesin nefesi kesilmiş, bir sonraki kelimeyi bekliyordu... Bu esnada, Ateist yüzünde düşünceli bir ifade ile sessizliği bozdu.

Ateist: Söylediklerin çok etkileyici, inkâr edilemez bir matematiksel zorluk sundun. Bu tür büyük olasılık hesaplamaları ilk bakışta imkânsız gibi görünebilir. Ancak burada önemli bir noktayı gözden kaçırmamalıyız: Evrimsel süreçler rastgele değil, yönlendirilmiş süreçlerdir. Doğal seçilim sayesinde zararlı mutasyonlar elenirken, faydalı olanlar korunur. Bu şekilde, milyonlarca yıl boyunca biriken küçük avantajlar, karmaşık yapılar oluşturabilir.

İnançlı Kişi: Yani, evrimsel süreçlerin bu kadar karmaşık bir yapıyı nasıl oluşturduğunu mu savunuyorsunuz?

Ateist: Evet, evrim teorisi küçük ve faydalı değişikliklerin zamanla birikerek daha karmaşık yapıların oluşumuna yol açtığını açıklar. Basit organizmaların geçirdiği mutasyonlar, çevresel baskılar altında seçilime uğrayarak zamanla daha karmaşık hale gelir. E. coli'nin modern hali de bu uzun süreçlerin bir sonucudur.

İnançlı Kişi: Ama bu kadar düşük olasılıkla nasıl oldu da E. coli bakterisi var oldu ve 20 dakikada bir çoğalabiliyor? Üstelik bu bakteri, karmaşık enzimler, DNA onarım mekanizmaları ve ribozomlar gibi son derece karmaşık biyomoleküller içeriyor.

Ateist: Burada dikkate alınması gereken nokta, evrimsel sürecin kümülatif olmasıdır. Her bir mutasyon küçük olabilir, ancak faydalı olanlar nesiller boyunca birikerek büyük değişikliklere yol açar. Ayrıca, doğal seçilim, organizmaların çevrelerine uyum sağlamalarını ve karmaşık yapılar geliştirmelerini sağlar.

İnançlı Kişi: Yani, evrende çok büyük bir zaman dilimi ve sayısız deneme yanılma süreci olduğunu mu savunuyorsunuz?

Ateist: Kesinlikle. Evrende çok sayıda organizma ve çok uzun bir zaman dilimi olduğundan, düşük olasılıklı mutasyonlar bile gerçekleşebilir. Bu mutasyonlar birikerek karmaşık biyolojik yapıların oluşmasına yol açabilir. Evrim, rastgelelikten ziyade yönlendirilmiş bir süreçtir.

İnançlı Kişi: Ama yine de bu kadar karmaşık bir yapının tesadüfen oluşması mümkün olabilir mi?

Ateist: “Tesadüf” burada yanıltıcı bir kavram olabilir. Evrimsel süreçler, her ne kadar başlangıçta rastgele varyasyonlara dayanıyor olsa da doğal seçilim bu varyasyonları yönlendirir ve şekillendirir. E. coli'nin evrimsel tarihi, bu bakterinin modern haliyle sonuçlanan sayısız ara formdan geçtiğini gösterir. Bu süreçler, karmaşık yapıların oluşumunu mümkün kılar.

İnançlı Kişi: Anlattıklarını dinledikçe, doğru yolda olduğumu bir kez daha anlıyor ve şükrediyorum. Bilerek pek çok soru sordum, çünkü bir yaratıcı gücün varlığını senin de kabul edeceğini umuyordum. Aslında, farkında olmadan bunu itiraf da ettin.

Yukarıda söylediğin her şey bir yaratıcıyı tarif ediyor. Farkında mısın bilmiyorum ama “yaratıcı” demek yerine “doğal süreçler” diyorsun; sadece isim değiştiriyorsun. Söylediklerin, bilinçli, iradeli ve bir amaca yönelik bir varlığı işaret ediyor. “Yaratıcı”, “Tanrı”, “İlah” veya İslamiyet’te olduğu gibi “Allah” demek yerine “doğa” diyorsun. Şimdi sana ne demek istediğini birkaç örnekle açıklayayım. Ayrıca, sizin “biz böyle bir fikirde değiliz” deme ihtimalinize karşı, bahsedeceğim her bir düşüncenizin kaynaklarını da aşağıdaki dipnotlarda ayrıntılı bir şekilde vereceğim.

  • Sen diyorsun ki: “Bu süreç milyonlarca yıl boyunca küçük değişimlerin birikmesiyle meydana gelir. Dolayısıyla, bu tür yapılar rastgele değil, uzun süreler boyunca kümülatif bir süreçle oluşmuştur.”[1]

Ben diyorum ki: Bu, “rastgelelik değil, düzen olduğunu” itiraf etmektir. “Küçük değişimlerin birikmesi” ifadesi, bir bilinç ve amaca yönelişi gösterir. Bu da bir irade, tasarruf, kuvvet, kudret ve bilgiyi gerektirir ki bu, yaratıcıyı işaret eder.

  • Sen diyorsun ki: “Evrimsel süreçler rastgele değil, yönlendirilmiş süreçlerdir.”[2]

Ben diyorum ki: Bir sürecin “yönlendirilmiş” olması, bilinçli bir yönlendiricinin varlığını kabul etmek değil midir? Bu yönlendiricinin bilinç, kasıt, irade ve hakimiyet sahibi olması gerekmez mi?

  • Sen diyorsun ki: “Mutasyonlar ve doğal seçilim yoluyla organizmalar zamanla uyum sağlar ve karmaşık yapılar geliştirir. Bu süreç, milyonlarca yıl boyunca küçük değişimlerin birikmesiyle meydana gelir.”[3]

Ben diyorum ki: Bu ifadelerle, farkında olmadan benim savunduğum argümanları dile getiriyorsun. Ne dediğinin farkında mısın? Arka planda bir düzen ve amaca yönelik hareketten bahsediyorsun, bu da bir iradenin varlığını gösterir.

  • Sen diyorsun ki: “Zararlı mutasyonlar elenirken, faydalı olanlar seçilim baskıları altında yönlendirilir.”[4]

Ben diyorum ki: Bu ifade, bilerek yapan bir yaratıcıyı işaret etmiyor mu? Seçim ve yönlendirme, bir bilinci ve kasıtlı bir yönlendirici gücü gerektirir.

  • Sen diyorsun ki: “Doğal seçilim, tıpkı bir heykeltraşın mermer bloğu şekillendirmesi gibi, canlıları şekillendirir.”[5]

Ben diyorum ki: Bu, sanatçının eserine bilinçli bir şekilde şekil vermesine benzer. Bu kadar açık bir ifadeyi nasıl gözden kaçırabilirsin?

  • Sen diyorsun ki: “Bu süreçler biyolojik, kimyasal ve fiziksel olayların birleşimiyle meydana gelir ve genellikle belirli bir düzen ve süreklilik gösterir.”[6]

Ben diyorum ki:Düzen” ve “süreklilik” kelimelerini bir düşün. Bu kelimeler, arkasında bir irade ve bilinçli bir düzenleyici gücün varlığını göstermez mi?

  • Sen diyorsun ki: “Evrim tamamen rastgele değildir.”[7]

Ben diyorum ki: Kâinatta rastgeleliğin olmadığını ben de söylüyorum. Rastgeleliğin olmaması bize düzen ve bilinç, bilerek yapma ve bilgi gibi şeyleri göstermez mi?

  • Sen diyorsun ki: “Evrenin imkânsızlıkları gerçekleşiyor ve varoluşlar devam ediyor.”[8]

Ben diyorum ki: Evet, “imkânsız” denilen şeyler gerçekleşiyor ve “olamaz” diye düşünülen durumlar hayat buluyor. Bu durumlar, rastgele değil, bilinçli bir irade ve tasarruf sahibi bir varlık sayesinde mümkün oluyor.

Kâinattaki tüm işleyişi “doğal süreçler” ile açıklıyorsun. Ancak bu kavramları tanımlarken ve işleyişlerini izah ederken, aslında bir yaratıcıdan bahseder gibi konuşuyorsun. Görünmeyen ve soyut bir kavram olan “doğal süreçler” üzerinden bir açıklama getiriyorsun, ben ise perde arkasında iş gören bir yaratıcıdan söz ediyorum.

Sonuç olarak, sen de aslında doğa üstü ve soyut bir varlığa inanıyorsun, ancak ona “yaratıcı” demiyorsun. Doğaüstü bir güce inanmadığını söylüyorsun, fakat bu süreçlere doğaüstü özellikler atfederek onları ilahlaştırıyorsun.

  • Ben, tek bir yaratıcı olan Allah’a inanıyorum ve bunun doğruluğunu savunuyorum.
    • Sen ise sayısız yaratıcıya inanıyorsun.
  • Ben bir Allah’a sıfatlar ve özellikler atfederken,
    • Sen bu sıfatları ve özellikleri, doğa kanunları ve doğal süreçler gibi soyut kavramlara atfediyorsun.
  • Bu kavramların nasıl işlediğini sorguladığımda,
    • Onları daha da soyutlaştırıyor ve böylece bir tür ilahlaştırma yapıyorsun.
  • Ben, Allah’a “Kadir”, “Alim”, “Basir”, “Musavvir” gibi isimler ve sıfatlar verirken,
    • Sen bu sıfatları kâinattaki varlıklara dağıtıyor ve en çok da doğal süreçlere ve doğa kanunlarına yüklüyorsun.

Neyi inkâr ediyor ve neye inanıyorsun farkında mısın?

Ateist, İnançlı Kişi’nin sözlerinin altında yatan derin anlamları düşündükçe, yüzünde şaşkınlık beliriyor ve kelimeler ağzından güçlükle dökülüyordu. Gözleri büyümüş, zihni bir an için boşluğa düşmüştü. Daha önce hiç bu kadar keskin ve yalın bir şekilde dile getirildiğini duymamıştı bu argümanların. Sanki yıllardır savunduğu her şeyin üzerine ağır bir perde çekilmişti ve perde, İnançlı Kişi'nin sözleriyle aralanmaya başlıyordu.

“Nasıl... Nasıl bu kadar açık bir gerçeği fark edemedim?” diye kendi kendine fısıldadı. Sesinde, yılların birikimiyle savunduğu argümanların çatırdayan duvarları vardı. Kendi söylemlerinin içinde kaybolmuş, onların arkasındaki gerçekleri fark edememişti. Şaşkınlıkla kafasını salladı, düşüncelerini toparlamaya çalıştı.

“Eğer doğruysa,” diye fısıldadı kendi kendine, “Eğer gerçekten söylediği gibi evrimi yönlendiren bir güç varsa... O zaman ben neyi savunuyorum?” Bir an için durdu ve kendi içindeki boşluğu hissetti. Zihninin derinliklerinde bir kıpırtı vardı, belki de yıllardır susturulmuş bir şüphe, şimdi ise yüzeye çıkıyordu.

İnançlı Kişi’nin gözlerinde bir dinginlik ve huzur vardı. Sanki Ateist’in zihin çatışmalarını önceden biliyormuş gibi sessizce izliyordu. Ateist, bu dingin bakışlarda kayboldu; çünkü tüm savunmaları, tüm bilimsel söylemleri bir an için anlamsız gelmeye başlamıştı. “Gerçek bu kadar açık olabilir mi?” diye düşündü, “Yıllardır kaçırdığım, basit bir gerçek mi?”

Bu şaşkınlık dolu sessizlik, odadaki havayı ağırlaştırdı. Ateist, zihnindeki düğümleri çözmeye çalışırken, bir yandan da İnançlı Kişi'nin sözlerinin yankısı zihninde dolaşıyordu. Kendi içinde bir savaşa girmişti; yıllardır savunduğu argümanlarla, yeni duyduğu ama derin bir hakikat taşıyan bu fikirler arasında. Ve şimdi, ilk defa, içten bir şekilde kendine sormaya başlamıştı: “Gerçekten neye inanıyorum?”

İnançlı Kişi: Burada amacım, aslında neyi kastettiğini sana göstermek. İster buna “Doğal Süreç”, “Doğa”, “Doğa Kanunu” de, istersen Tanrı, God, İlah diye adlandır. Ancak sonuç olarak, bir yaratıcıyı zaten kabul ediyorsun ve bunun farkında değilsin. Bu yüzden başından beri kullandığınız kavramların iç yüzünü bilmeniz gerektiğini söylüyorum.

Belki de siz farkındasınız. Bu durumda; karmaşık anlatımlar, teknik ifadeler ve farklı isimler kullanarak durumu anlaşılmaz kılmaya çalıştığınız akla geliyor. Ancak bu eski bir taktik. Günümüzde bilgiye ulaşmak daha kolay ve insanlar artık gerçeğe daha açık bir şekilde ulaşabiliyor.

Düşünebilen, sorgulayıp araştıran ve gerçekleri öğrenmeye çalışan herkes, artık gerçeğin peşinden gidebiliyor. Ancak görüyoruz ki, insanları bu gerçeği sorgulamaktan uzaklaştırmaya çalışıyorsunuz. Sosyal medyada zaman geçiren, anlık heveslerin peşinden koşan, bir dakikadan fazla derinlemesine düşünmeye dayanamayan, yarım sayfalık bir bilgiyi okumaya bile tahammül edemeyen bir nesil yetiştiriyorsunuz. Çünkü gerçeğin, teknoloji ve bilgiye erişimin kolay olduğu bu dönemde, ancak böyle bir nesille gerçeklerin üstünü örtebilirsiniz.

Uyuşmuş zihinler, isteksiz bireyler, amaçsız gençlik... Okuma, analiz etme ve sorgulama kabiliyetinden mahrum bir toplum, sizin hedeflediğiniz insan profilini oluşturuyor. Okumayanlara, kısa videolarla ulaşmak istiyoruz, ancak bu da yetersiz kalıyor, çünkü bu insanlar gerçekleri anlamak ve analiz etmek konusunda beceriksiz kalıyorlar. Anlık tatmin peşinde koşan bir topluluğu yönetmek ve kandırmak sizin için oldukça kolay olmalı. Bu konuda başarılı olduğunuzu da görmek zor değil.

İnançlı Kişi, derin bir nefes alarak konuşmasını tamamladığında, odada bir an için kimse tek kelime etmedi. Herkes, bu güçlü ve sarsıcı argümanlar karşısında ne düşüneceğini bilemez bir haldeydi. Ateist ve Agnostik’in yüzleri, adeta İnançlı Kişi’nin sözlerinin ağırlığı altında şekil almıştı.

Bu an, tartışmanın en gergin noktasıydı. İnançlı Kişi’nin söyledikleri, karşı tarafın tüm savunmalarını yerle bir etmiş gibiydi. Gerçeklerin ağırlığı, herkesin omuzlarına çökmüş, bir sonraki adımın ne olacağı konusunda belirsizlik hakimdi.

Ve işte tam bu noktada, İnançlı Kişi, odadaki bu sessizliği bölen konuşmasına devam etti:

İnançlı Kişi: Aslında, söylediklerinizde yani doğal süreçlerin bir ilah gibi iş görmesinde ve atomlar adedince ilahlara inanmanızda bir doğruluk payı olduğunu kabul ediyorum.

Bu sözler odadaki herkesi derin bir şaşkınlığa sürükledi. Dinleyicilerin gözleri genişlemiş, Ateist ve Agnostik’in yüz ifadeleri ise hayretten donup kalmıştı. İnançlı Kişi’nin bu beklenmedik çıkışı, adeta bir bomba etkisi yapmıştı. Herkesin aklında tek bir soru vardı: İnançlı Kişi ne demek istiyordu? Bu sözler bir şaka mıydı yoksa daha derin bir anlam mı taşıyordu?

Sessizlik, odanın dört bir yanını sardı. Herkes, İnançlı Kişi’nin söylediklerini anlamaya çalışırken, onun devam edeceği bir sonraki cümleyi bekliyordu. İnançlı Kişi, tüm dikkatlerin üzerinde olduğunu bilerek, duraksadı ve derin bir nefes aldı. Gözleriyle odadaki herkesi süzdü, ardından konuşmasına devam etti:

İnançlı Kişi: Evet, doğal süreçler dediğiniz olguların aslında bir yaratıcıya işaret ettiğini, farkında olmadan kabul ediyorsunuz. Siz, doğanın ilahi bir bilince sahip olduğunu söylemeseniz de ona bu özellikleri atfederek bir nevi onu kutsallaştırıyorsunuz. Bunu anlamanız, yaratıcıyı kabul etmenin ilk adımıdır.

Bu sözler, odadakilerin zihinlerinde bir şimşek çaktırmıştı. Ateist ve Agnostik, şimdi İnançlı Kişi'nin ne demek istediğini daha net anlıyordu, ama yine de bu anlayışın getirdiği çelişkilerle boğuşuyorlardı. İnançlı Kişi’nin bu sözleri, tartışmayı tamamen başka bir boyuta taşımış, tüm savunma duvarlarını yerle bir etmişti. Odada, derin bir düşünce sessizliği hâkim olmuştu.

İnançlı Kişi: Yaratıcının yaratması iki şekilde gerçekleşir: “İbda” ve “inşa”. İbda, yoktan var etmektir; kâinatın ilk yaratılışı gibi. İnşa ise, mevcut elementlerden yeni şeyler oluşturmaktır. Bu süreçte, ilk yaratılıştaki atomlar kullanılır ve sadece şekil, renk veya niteliklerinde değişiklik olur.

İbda'yı bir alfabenin oluşturulmasına, inşa'yı ise bu alfabeyle kitap yazılmasına benzetebiliriz. Elementler, ilahi bir alfabe olup ibda ile yaratılmıştır. Her varlık, bu elementler alfabesiyle yazılmış bir kitaba benzer.

Siz, kâinattaki her şeyi “doğal süreçler” ile açıklıyorsunuz. Ancak aslında bu, yaratıcının inşa ile yaratmasını ifade ediyor. Doğal süreçlere ilahi özellikler atfetmenizin sebebi de budur. Yaratıcı, yarattığı atomlar ve maddelerle yeni varlıklar yaratmaya devam ediyor. Siz buna “doğal süreç” diyorsunuz, ancak aslında bu, yaratıcının inşa ile yaratmasıdır.

Siz, “belirli bir düzen ve süreklilik gösteren biyolojik, kimyasal ve fiziksel olayların birleşimi” diyorsunuz. Bu da aslında yaratıcının inşa ile yaratmasıdır. Ancak malzemelerin kendi kendine hareket ettiğini düşünmek, bunu imkânsız kılar. Siz de bunun farkındasınız ama başka bir açıklama bulamadığınız için bu görüşe tutunuyorsunuz. Oysa yaratıcı, yarattığı malzemeleri kullanarak yeni varlıklar yaratır.

Tıpkı bir mühendisin önce bir binayı zihninde tasarlayıp sonra malzemeleri kullanarak inşa etmesi gibi, Allah da evreni tasarlamış ve elementleri kullanarak yaratmıştır. Sizin hatanız, malzemelerin arkasındaki görünmeyen eli görememek ve varoluşu malzemeye bağlayarak var oluşundaki sürece takılıyorsunuz. Çünkü yapanı göremediğiniz için, yapanın varlığını sorguluyorsunuz.

Sandalyenin bir usta tarafından yapıldığını kabul ediyorsunuz çünkü defalarca bu süreci gözlemlediniz. Peki, neden kâinattaki varoluşları bir ustaya bağlamıyorsunuz? O da malzemeleri kullanarak yeni şeyler yaratıyor ve siz buna “doğal süreç” diyorsunuz. Buradaki hatanız, yaratıcıyı kâinatın içinde aramanızdır. Bir varlığın ustası, o varlığın dışında olur; içinde değil. Bu, evrensel bir kanundur. Kâinatın yaratıcısı da kâinatın içinde değildir.

Biz, kâinatın içindeki varlıklarız. Bir varlık, ustasını kendi cinsinden hayal ederse hata eder. Bir varlığın ustası, o varlığa benzemez ve varlık ustasını tam olarak anlayamaz. Soba örneğini hatırlayın. Sobanın ustası, sobaya benzemez ve sobanın cinsinden değildir. Eğer soba şuurlu olsaydı ve ustasını hayal etseydi, hata ederdi. Soba, ustasını ancak iki şekilde bilebilir: Ya ustasını doğrudan görecek ya da usta, kendini tanıtacak bir aracı bırakacaktır.

whatsapp-image-2024-09-17-at-10-59-35.jpeg

Doğa kanunları, yaratıcının tasarımının bir yansımasıdır. Yaratıcı, neyi nasıl yaratacağını önceden planlar ve bu planı, DNA'daki şifreler gibi, varlıkların içine yerleştirir. Yaratıcı hem bu tasarımı yapar hem de bu tasarıma uygun malzemeleri kullanarak varlıkları inşa eder. Ayrıca, şuurlu varlıklara bu yaratma sürecini göstererek kendisini tanıtır. Ancak siz, bu malzemelere, atomlara ve elementlere, sanki kendi başlarına bir ilahmış gibi özellikler atfediyorsunuz. Maddelerin ve tabiat kanunlarının kendiliğinden işlediğini düşünerek, arka plandaki yaratıcıyı görmezden geliyorsunuz. Bu yaklaşım, gerçek yaratıcıyı göz ardı etmekten kaynaklanan bir hatadır.

İnançlı Kişi'nin, derinlemesine yaptığı açıklamalar ve çarpıcı örnekler ile tartışmanın seyrini değiştirdiği açıktı. Söyledikleri, odadaki herkesin zihinlerinde yeni bir kapı aralamıştı. İnançlı Kişi, gerçeğin ne olduğunu ve onu aramanın ne denli önemli olduğunu vurgularken, karşısındakilerin zihinlerindeki tüm şüpheleri sarsmıştı.

Şimdi, İnançlı Kişi, bu noktaya kadar sunduğu argümanları bir sonuca bağlamak için derin bir nefes aldı. Gözlerini odadaki her bir kişiye teker teker gezdirdi, onların düşüncelerinin derinliğini anlamaya çalışıyormuş gibi bir hali vardı. Sözlerinin etkisini hissedenlerin şaşkın bakışları altında, konuşmasına son bir vurucu cümle ile devam etti:

İnançlı Kişi: Gerçeği arayanlar, sonunda onu bulacaklardır. Şimdi size soruyorum: Gerçekten arıyor musunuz? Yoksa yalnızca bildiğiniz yolda mı ilerliyorsunuz?

Bu sözler, adeta odadaki havayı keskin bir bıçak gibi ikiye böldü. Herkes, bu sorunun cevabını kendi içinde ararken, tartışmanın bundan sonra nasıl bir yol alacağı konusunda büyük bir merak içindeydi. Herkes nefesini tutmuş, bu kritik anı takip ediyordu. İnançlı Kişi’nin son derece etkileyici konuşması, karşısındaki zihinleri allak bullak etmişti.

O sırada odanın kapısı yavaşça aralandı ve yeni bir katılımcı içeri girdi. Odadaki herkesin dikkati bu yeni gelen kişiye yönelmişti. Kimdi bu? Ne söyleyecekti? Tartışmaya nasıl bir katkı sağlayacaktı? Agnostik, İnançlı Kişi ve Ateist, bir an için kendi düşüncelerinden sıyrılıp bu yeni katılımcının sözlerini beklemeye başladılar. Sessizlik yeniden hâkim olmuştu ve herkes merakla gelecek cümleleri dinlemeye hazırdı.

Yeni katılımcı, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı:

Deist (Bir Yaratıcıya İnanan, Ancak Dinin Gerekliliğine İnanmayan): Bu tartışmanın tam da kilit noktasına gelmişsiniz. Belki de şimdi size yeni bir perspektif sunma zamanı geldi.

Deist, Ateist ve Agnostik’e dönerek konuştu:

Deist: Ben size demedim mi, bir yaratıcı var ve onun varlığına inanmamız lazım, bu gerçeği inkâr edemeyiz. Bu yaratıcı, elbette ki kâinatı yaratmıştır. Ancak sonrasında onu otomatiğe bağlayarak bir kenara çekilmiştir.

Bu düşünce yeni bir bakış açısıydı. Ne Ateist’in ne de Agnostik’in görüşlerine benziyordu. İnançlı Kişi’nin inançlarına benziyordu ama tepkisinden anlaşılacağı üzere ondan da farklıydı.

On beşinci bölümde, bu yeni katılımcının kim olduğunu, getirdiği perspektifin tartışmanın seyrini nasıl değiştireceğini ve odadaki herkesin bu yeni bilgiler ışığında nasıl bir yol izleyeceğini keşfedeceğiz. Hazır olun, çünkü en heyecanlı kısım şimdi başlıyor...

DEVAM EDECEK (İNŞALLAH)

[1] Metinde yer alan, evrimsel süreçlerin “milyonlarca yıl boyunca küçük değişimlerin birikmesiyle” oluştuğu ve bu yapıların rastgele değil, kümülatif bir süreçle meydana geldiği ifadesine dair ateist ve agnostik görüşleri destekleyen kaynaklar şunlardır:

  1. Khan Academy'deki Evrim Üzerine Paleontolojik Perspektif: Khan Academy. (n.d.). Evolution: A paleontologist's perspective. Khan Academy (Evrim: Bir paleontoloğun bakış açısı. Khan Akademi). https://www.khanacademy.org/science/biology/her/tree-of-life/a/evolution-a-paleontologists-perspective
  2. Tammy.ai'deki Evrim Tartışması: Tammy AI. (2024). The evolution debate: A conversation (Evrim tartışması: Bir sohbet). Tammy AI. https://tammy.ai/summaries/religion/atheism-and-agnosticism/the-evolution-debate-a-conversation
  3. International Journal for Philosophy of Religion'daki İlerlemiş Ateizm Üzerine Makale: Schellenberg, J. L. (2024). Progressive atheism: How moral evolution changes the god debate (İlerici ateizm: Ahlaki evrim tanrı tartışmasını nasıl değiştiriyor?). International Journal for Philosophy of Religion. https://link.springer.com/article/10.1007/s11153-023-09845-x
  4. Futuyma, D. J. (2017). Evolution (Evrim) (4th ed.). Sinauer Associates.
  5. Coyne, J. A. (2009). Why evolution is true (Evrim neden doğrudur?). Viking.

Bu kaynaklar, metinde belirtilen evrimsel süreçlerin ateist ve agnostik perspektiften nasıl algılandığına dair güncel akademik görüşleri yansıtmaktadır.

[2] “Evrimsel süreçler rastgele değil, yönlendirilmiş süreçlerdir” ifadesinin ile ilgili olarak aşağıdaki kaynaklar, evrimsel süreçlerin nasıl algılandığını ve bu süreçlerin rastgelelikten ziyade belirli bir yönlendirme içerdiğini tartışan güncel akademik ve araştırma çalışmalarını içermektedir. Yukarıdaki kaynaklar da burada ayrıca kaynak olarak gösterilebilir.

  1. Pew Research Center. (2021). Views about human evolution among atheists (Ateistler arasında insan evrimine ilişkin görüşler). Pew Research Center. https://www.pewforum.org/religious-landscape-study/views-about-human-evolution/
  2. Cambridge University Press. (2010). Agnostic evolution in Modern ideas of evolution as related to revelation and science (Vahiy ve bilimle ilişkili olarak modern evrim fikirlerinde agnostik evrim). Cambridge University Press. https://doi.org/10.1017/CBO9780511700842.007
  3. American Scientific Affiliation. (2021). Theistic Evolution: Directed or Undirected? (Teistik Evrim: Yönlendirilmiş mi, Yönlendirilmemiş mi?) American Scientific Affiliation. https://network.asa3.org/page/TheisticEvolution
  4. Dawkins, R. (1986). The Blind Watchmaker: Why the Evidence of Evolution Reveals a Universe Without Design (Kör Saatçi: Evrimin Kanıtları Neden Tasarımsız Bir Kâinatı Ortaya Çıkarıyor?). W. W. Norton & Company.

Bu kaynaklar, evrimsel süreçlerin doğal seçilim mekanizması tarafından yönlendirildiğini ve bu yönlendirmenin rastgele olmadığını göstermektedir. Ancak, bu yönlendirme doğaüstü bir güç tarafından değil, doğal süreçler tarafından gerçekleştirilmektedir.

[3] Metinde geçen “Mutasyonlar ve doğal seçilim yoluyla organizmalar zamanla uyum sağlar ve karmaşık yapılar geliştirir. Bu süreç, milyonlarca yıl boyunca küçük değişimlerin birikmesiyle meydana gelir.” ifadesinin ateist ve agnostik bakış açısına dayandığını destekleyen güncel kaynaklar şunlardır:

  1. Berkeley Üniversitesi Evrim Sitesi (2024): UC Museum of Paleontology. (2024). But it’s not random either!. Understanding Evolution (Ama rastgele de değil! Evrimi Anlamak). https://evolution.berkeley.edu/misconceptions-about-natural-selection-and-adaptation/but-its-not-random-either/
  2. National Geographic Society (2023): National Geographic Society. (2023). Natural Selection (Doğal Seçilim). National Geographic. https://www.nationalgeographic.org/encyclopedia/natural-selection/
  3. Atheist Alliance International (2024): Atheist Alliance International. (2024). Evolution, The Struggle For Existence, And Forms Of Natural Selection Revisited And Interpreted (Evrim, Varoluş Mücadelesi ve Doğal Seçilim Biçimleri Yeniden Gözden Geçirildi ve Yorumlandı). Atheist Alliance International. https://www.atheistalliance.org

[4] Metinde geçen “Zararlı mutasyonlar elenirken, faydalı olanlar seçilim baskıları altında yönlendirilir” ifadeyi destekleyen birkaç güncel kaynak aşağıdaki gibidir:

  1. Springer Evolutionary Ecology (Springer Evrimsel Ekoloji) (2021): Gerstein, A. C., & Sharp, N. P. (2021). The population genetics of ploidy change in unicellular fungi (Tek hücreli mantarlarda ploidi değişiminin popülasyon genetiği). FEMS Microbiology Reviews. doi:10.1093/femsre/fuab035
  2. Quanta Magazine (2024): Charlesworth, D. (2024). Supergenes and Evolutionary Genetics (Süpergenler ve Evrimsel Genetik). Quanta Magazine. https://www.quantamagazine.org/supergenes-evolutionary-genetics/
  3. Nature.com (2024): Hancock, A. M., et al. (2024). Evolutionary adaptation and positive selection in humans. Nature. https://www.nature.com/articles/s41586-020-2537-1
  4. Darwin, C. (1859). On the origin of species. John Murray. Evrim teorisinin temelini atan bu kitapta, Darwin, doğal seçilimin canlıların özelliklerini nasıl şekillendirdiği ve zararlı varyasyonları nasıl elediği konusunda ayrıntılı gözlemler ve açıklamalar sunar.
  5. Orr, H. A. (2009). Fitness and its role in evolutionary genetics. Nature Reviews Genetics, 10(8), 531-539.

[5] Aşağıdaki kaynaklar, “Doğal seçilim, tıpkı bir heykeltraşın mermer bloğu şekillendirmesi gibi, canlıları şekillendirir” ifadesinin desteklendiği kaynaklardır.

  1. National Geographic Society (2023): National Geographic Society. (2023). Natural Selection (Doğal Seçilim). National Geographic. https://www.nationalgeographic.org/encyclopedia/natural-selection/
  2. Quanta Magazine (2024): Charlesworth, D. (2024). Supergenes and Evolutionary Genetics (Süpergenler ve Evrimsel Genetik). Quanta Magazine. https://www.quantamagazine.org/supergenes-evolutionary-genetics/
  3. Understanding Evolution (2024): UC Museum of Paleontology. (2024). But it’s not random either!. Understanding Evolution (Ama rastgele de değildir! Evrimi Anlamak). https://evolution.berkeley.edu/misconceptions-about-natural-selection-and-adaptation/but-its-not-random-either/
  4. Dawkins, R. (1986). The Blind Watchmaker: Why the Evidence of Evolution Reveals a Universe Without Design (Kör Saatçi: Evrimin Kanıtları Neden Tasarımsız Bir Kâinatı Ortaya Çıkarıyor?). W. W. Norton & Company.
  5. Gould, S. J., & Lewontin, R. C. (1979). The spandrels of San Marco and the Panglossian paradigm: A critique of the adaptationist programme. Proceedings of the Royal Society of London. Series B. Biological Sciences, 205(1161), 581-598.
  6. Dennett, D. C. (1995). Darwin's dangerous idea: Evolution and the meanings of life (Darwin'in tehlikeli fikri: Evrim ve yaşamın anlamı). Simon & Schuster.

[6] Aşağıdaki kaynaklar, “Bu süreçler biyolojik, kimyasal ve fiziksel olayların birleşimiyle meydana gelir ve genellikle belirli bir düzen ve süreklilik gösterir” ifadesinin desteklendiği kaynaklardır.

  1. Quanta Magazine (2024): Charlesworth, D. (2024). Supergenes and Evolutionary Genetics (Süpergenler ve Evrimsel Genetik). Quanta Magazine. https://www.quantamagazine.org/supergenes-evolutionary-genetics/
  2. Springer Evolutionary Ecology (2021): Gerstein, A. C., & Sharp, N. P. (2021). The population genetics of ploidy change in unicellular fungi (Tek hücreli mantarlarda ploidi değişiminin popülasyon genetiği). FEMS Microbiology Reviews. doi:10.1093/femsre/fuab035
  3. Nature Education (2024): Hancock, A. M., et al. (2024). Evolutionary adaptation and positive selection in humans (İnsanlarda evrimsel adaptasyon ve pozitif seçilim). Nature. https://www.nature.com/articles/s41586-020-2537-1
  4. Campbell, N. A., & Reece, J. B. (2008). Biology (8th ed.). Pearson Education.
  5. Atkins, P., & de Paula, J. (2014). Physical Chemistry (Fiziksel Kimya ) (10th ed.). Oxford University Press.
  6. Halliday, D., Resnick, R., & Walker, J. (2013). Fundamentals of Physics (Fiziğin Temelleri) (10th ed.). Wiley.

[7] Aşağıdaki kaynaklar, “Evrim tamamen rastgele değildir” ifadesinin desteklendiği kaynaklardır.

  1. UC Berkeley Understanding Evolution (2024): UC Museum of Paleontology. (2024). But it’s not random either!. Understanding Evolution (Ama rastgele de değil! Evrimi Anlamak). https://evolution.berkeley.edu/misconceptions-about-natural-selection-and-adaptation/but-its-not-random-either/
  2. National Geographic Society (2023): National Geographic Society. (2023). Natural Selection (Doğal Seçilim). National Geographic. https://www.nationalgeographic.org/encyclopedia/natural-selection/
  3. Atheist Alliance International (2024): Atheist Alliance International. (2024). Evolution, The Struggle For Existence, And Forms Of Natural Selection Revisited And Interpreted. Atheist Alliance International (Evrim, Varoluş Mücadelesi ve Doğal Seçilim Biçimleri Yeniden Gözden Geçirildi ve Yorumlandı. Uluslararası Ateist İttifakı). https://www.atheistalliance.org
  4. Futuyma, D. J. (2017). Evolution (Evrim) (4th ed.). Sinauer Associates.
  5. Coyne, J. A. (2009). Why evolution is true (Evrim neden doğrudur?). Viking.
  6. Dawkins, R. (1986). The Blind Watchmaker: Why the Evidence of Evolution Reveals a Universe Without Design (Kör Saatçi: Evrimin Kanıtları Neden Tasarımsız Bir Kâinatı Ortaya Çıkarıyor?). W. W. Norton & Company.

[8] Aşağıdaki kaynaklar, “Kâinatın imkânsızlıkları gerçekleşiyor ve varoluşlar devam ediyor. Demek ki doğal süreçler doğrudur.” ifadesinin desteklendiği kaynaklardır.

  1. Carroll, S. (2016). The Big Picture: On the Origins of Life, Meaning, and the Universe Itself (Büyük Resim: Yaşamın, Anlamın ve Kâinatın Kendisinin Kökenleri Üzerine). Dutton.
  2. Dawkins, R. (2006). The God Delusion. Houghton Mifflin Harcourt.
  3. Krauss, L. M. (2012). A Universe from Nothing: Why There Is Something Rather than Nothing (Hiç Yoktan Bir Kâinat: Neden Hiç Yoktan Çok Bir Şey Var). Free Press.
  4. Carroll, Sean B. (2016). The Serengeti Rules: The Quest to Discover How Life Works and Why It Matters (Serengeti Kuralları: Hayatın Nasıl İşlediğini ve Neden Önemli Olduğunu Keşfetme Arayışı). Princeton University Press.
  5. Dawkins, Richard. (1986). The Blind Watchmaker: Why the Evidence of Evolution Reveals a Universe Without Design (Kör Saatçi: Evrimin Kanıtları Neden Tasarımsız Bir Kâinatı Ortaya Çıkarıyor?). W. W. Norton & Company.
  6. Sagan, Carl. (1980). Cosmos (Kâinat). Random House.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.