Salim ve selim yol

Asabı bozulsa da asayişi bozmamak, adalet dengelerini dağıtmamak, akl-ı selim kalbi selimle elde ettiği vicdani kanaatini eliyle diliyle seslendirmek; sağduyunun sesi bu olsa gerek. Duyguların da sağı solu var mı bilinmez ama sürekli tercihlerle yüz yüzeyiz. İçimizdeki hâkim kuvvet vicdan, yanlış hüküm vermez, yeter ki öfke, kin, nefret, haset gürültüsüyle sesi bastırılmasın.

Uyutulmuş veya susturulmuş vicdanla hareket, adaleti tedavülden kaldırır, kuvvetlinin haklı olduğu sağı solu belli olmayan bir ucube ortaya çıkarır. Zayıfı, küçüğü ezmek ve yutmakla anormal büyüme gösterir fakat erdem adına bir şey göstermez. Savurduğu sihirlerle sahici olmayan bir hayat sunar.

Sanki yeryüzü onun tapulu malı, herkeste kapı kulu… Tavırlar, teviller, kıvırtmalar kendini korumak için… “Ben” hariç herkes dizginlenmeli, ona itaat etmeli, etmiyorsa bir yerleri kırılmalı… En son fert itaat edinceye kadar kılıçlar kınına sokulmamalı…

Zihinlere hükmeden zihniyetle, dünyaya hükmeden zihniyet küçülen ve büyüyen dairlerle aynı minval üzere dönüp duruyor… Değişen, değişmez dönüşüm; isimler, resimler, elbiseler dışında her şey aynı… Kısırlaştıran kısır döngü kabiliyetleri kapatıyor, gelişimi engelliyor, erdemi esir ediyor; çaresiz çatışmalar, çarpışmalar… Huzur heder ediliyor, mutluluk seraba dönüşüyor, kör dövüşün toz dumanında… Kavramlar oynanarak zihinler savaş alanına çevriliyor, kalpler harap hanlara… Oyuncaklarla avutulmak isteniyor insan ruhu, ne büyük kaybediş, ucuzluk pazarında çarçur edilmek istenen sonsuzluk hazinesi…

Kaybedilmiş vicdanlardan satılık ruhlar, tene indirgenmiş silik sevgiler… Kapital kafanın kaftanı; başarı… Nasıl ve ne şekilde yaptığın önemli değil, önemli olan netice… Adalet, hakkaniyet, hak etmek, eşitliği korumak, hürriyete dokunmamak; ne kelime… Saygıya sevgi kadar, sevgiye saygı kadar değer vermek; kaç meta…

Maneviyatı göze indirgeyen körlük, görgüsüzlüğü göğe çıkardı… Yıldız savaşları konuşuyor yerin zorbaları… Bastığı yerden başka bir yer kaplamayan cirmi küçük, zulmü büyük insan bozması canavar, dünyaya hükmettim halüsinasyonuyla homurdanıyor, ne var ki sonunu solukluyor…

Yıldızların yücesine yükselme, yerin daha aşağılarına inme kabiliyetinde olma her birimizin iradesine kodlanmış… Tercihlerimize göre yücelik yolları açılacak veya çürüyüp gideceğiz…

İyi olmak veya kötü olmak, akl-ı selimle sağduyunun sesini dinlemek veya şeytani yönünü kullanmak, mazlumluğu veya zalimliği tercih etmek, hoşgörülü veya hor görülü olmak, hakkaniyetli veya hak yiyen olmak,  insan olarak kâinatın sultanlığını hissetmek veya hayvandan aşağı derecelere düşmek; hep içimizde var olan potansiyel güçler…

İrade gücünü akıl kuvveti, kalp desteğiyle kullanırsak; özlediğimiz mutluluk, özlediğimiz huzur, özlediğimiz sonsuzluk bize çok yakın olacak… Kendi dünyamızdan başlayarak dünya yeniden kurulacak; ne zalim taslakları ayakta duracak, ne de yalancı şarlatanlar… Şarkılar yükselecek neşeden, şevkten, şavktan… Kalplerden kıtalara kaplayacak bu şarkı, kâinat dâhil olacak sonsuzluk senfonisine…

An şart içimizdeki, dünya içindeki putlaşmış düşünceleri devirmek, henüz devrilmediyse eliyle, diliyle devirme gayretinde olmak… Sağına bakmak, soluna bakmak orta yol; aklıselim, kalbi selimi bulmak… Varsak var olmaya, yükümlüklerimizi taşımak durumundayız.

[email protected]

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.