Sekizinci mukaddimeye kendimce yorum-1

(Muhakemat- Bediüzzaman Said Nursi)

Kısa bir açıklama:
Böyle bir eseri yorumlama cesaretini göstermek benim gibi anlaması kıt bir insan için büyük bir iddiadır. Beni buna cesaretlendiren Risale-i Nur’un ifade güzelliğidir. Mesele o kadar güzel anlatılmış, o kadar selis ifade edilmiş ki, en amiden en zekiye kadar her kademede insanın hisse almaması mümkün değildir. O nedenle yaptığım yorumlar kendimce Risale-i Nur’dan aldığım feyz ile Nur sohbetlerinde Nur Talebelerinden öğrendiklerimden ibarettir. Bu yorumları kendim için yaptım. Risale-i Nur’u ne kadar anlamışım görmek istedim. Buna bir deneme de diyebiliriz. Güzelse okur istifade edersiniz değilse bu da bu kardeşimizin "şahsi yorumudur" der bir kenara bırakırsınız.

“Şu gelen uzun mukaddimeden usanma.”

•Müellif konuya girmeden önce ifade ettiği ilk cümlelerde okuyucunun zihnini konuya hazırlamak için psikolojik tembihlerde bulunuyor. Konu gayet ağır, ağır olduğu kadar derin, bir o kadar da kapsamlı olduğundan dinleyen veya okuyanların usanmamalarını istemektedir. Zira söylenecek her cümlede önemli hakikatler gizlenmiştir. Bir tekini atlamak demek konuyu hakkıyla anlamamayı doğuracaktır.

“Zira nihayeti, nihayet derecede mühimdir.”

•Nitekim bu cümlede de konunun ehemmiyetine vurgu yapılmış, ders okunurken dikkatin hangi noktaya teksif edilmesi gerektiği de gösterilmiştir. “Nihayet derecede mühimdir” ifadesi buna işaret etmektedir. Özellikle son kısmının fazlasıyla önemli olduğu, dikkatlerin son kısma yönlendirilmesi gerektiği ifade edilerek vurgulanmıştır. Nihayet derecede önem atfettiği son kısmı iyi anlamak için de konuyu baştan sona iyi anlamak gerektiği telkin edilmiştir.

•Bu cümle ile önceki cümle de okuyucuda hasıl olacak endişe ile akla gelebilecek suale cevap verilmiştir. “Şu gelen uzun mukaddime” ile “nihayet derecede mühimdir” ifadeleri okuyanı endişelendirmektedir. “Konu hem ağır hem mühim öyleyse beni aşar” diyerek daha baştan sıyrılmayı deneyecek kişilere cevap verilmiş, peşinen “usanma” uyarısında bulunulmuştur. Ne kadar sıkıcı da olsa sonuçta önemli bir meseleyi öğreneceğinden usanılmaması tavsiye edilmiştir.

“Hem de şu gelen mukaddime her kemâli mahveden ye’si öldürür.”

•Bu cümle ile konuyu biraz daha açmaktadır. Anlaşılan o ki, bu dersin sonunda okuyan veya dinleyenler büyük bir müjde ile karşı karşıya kalacaklar ve bu sayede ümitsizlik girdabından kurtulmuş olacaklardır. Müellif muhatapların ümitsiz olduklarını düşünmektedir. Nitekim eserin yazıldığı döneme bakıldığında pek de haksız olmadığı anlaşılıyor. Zira, bu eserin yazılması, Osmanlı Devletinin çöküş yıllarına, cehaletin, fakirliğin ve çaresizliğin, özellikle ihtilafın en koyu şekilde yaşandığı bir döneme rastlıyor.

•Bu ilk cümleler konuya odaklanmış izlenimi verse de dolaylı olarak başka hakikatleri de içerdiği gözlerden kaçmamaktadır. Nitekim bu cümlede ye’sin (ümitsizliğin) her kemali öldürdüğü hakikati ince bir üslupla anlatılmaktadır. Buna “fırsat eğitimi” deniyor. Söz o noktaya gelince, dinleyenin zihni hazırken bir hakikatin ifade edilmesidir.

•Kemal; cümle içinde her türlü kalkınma ve ferdi veya cemaati gelişme anlamına gelmektedir. Yeis (ümitsizlik), şahısların gelişimini engellediği gibi fertlerden müteşekkil toplumların da gelişimini engelleyen önemli bir hastalık olduğu gösterilmiştir.

“Ve her bir saâdetin mayası olan ümidi hayatlandırır.”

•Burada da ders içinde ders var. Konu anlaşıldığında okuyucunun şevk dolacağı açıkça ifade edilmiş, geleceğe ümitle bakacağı vurgulanmıştır. 1900’lerin ümitsizlik ortamında ümit aşılamak gayet önemlidir. İnsanları motive etmek ve hedefe kilitlemek için bu gereklidir. Bunun için, bu cümlede önemli bir kural dile getirilmiştir. Sonraki cümle de ise ümitli olmayı gerektirecek önemli bir tespit yapılacaktır. 

•Müellife göre; her saadetli geleceğin mayası, kaynağı, dayanağı ümitli olmaktan geçer. Ümit insanı maksadına ulaşmada kamçı görevi yapar. Kişinin ulaştığında mutlu olacağı hedeflere ulaştırmada büyük rol oynar. Her türlü sıkıntı ümitle aşılır, her türlü saadete ümitvar olunca kavuşulur.
 
“Ve mazi başkalara ve istikbal bize olacağına beşaret verir.”

•Bu cümlede ümitvar olmayı gerektiren neden hemen dile getirilmiştir. Zira, bundan önceki cümleden sonra okuyucunun zihnine şöyle bir sual gelecektir. “Ümitvar olunuz diyorsun da her şey ortada neyimize bakarak ümitvar olalım?” sualine karşı dersin sonunu beklemeden ümitli olmalarını gerektiren hal ifade edilmiştir. O da “mazi başkalara istikbal bize” ifadesinde gösterilmiştir.

•Bu cümle içinde gizlice şu cümlelerde ifade edilmektedir. Yani, “mazi başkalara” derken; “tamam, mazide onlar galip geldi, kabul, ama, istikbal bizim olacak, o nedenle endişeye gerek yok, öyle ise ümitvar olabilirsiniz” anlamına gelen “istikbal bize” ifadesi vurgulanarak söylenmiştir.

•Ümit aşılanırken bu defa dersin önemi başka bir açıdan dile getirilmiştir. Bu asırda insanlar maddiyata fazla önem verdikleri için dünyada da bir saadet onları beklediğini müjdelemiş, “Madem istikbal bize o alacak o halde ne duruyorsunuz olaya sahip çıkmanız gerekir” ikazı  ince bir ifade ile dile getirilmiştir.

•Cümlede geçen “başkalar” ifadesi Müslüman olmayan, özellikle inanmayan toplumları kapsamaktadır. “Biz” kelimesi de Müslüman ve inananları ifade etmektedir. “bize olacak” ifadesinden de Müslümanların ve inananların gelecekte dünyaya hâkim olacaklarını ifade etmektedir. Yani, geleceğin hâkimi ve istikbal toplumlarının yönlendiricisi ve yöneticisi İslam'ın hakikatleri ile Müslümanların ileri gelenlerinin olacağı anlamı çıkmaktadır. Nitekim Müellif bu cümlede ifade ettiği bu hakikati başka bir eserinde şu ifadelerle dile getirmiştir. “Şu istikbal inkilabatı içerisinde en yüksek gür sada İslamın sadası olacaktır.
   
“Taksime razıyız.”

•Son noktayı bu iki kelime ile koymaktadır. Dersin sonunda görülecektir ki, ümitsizliği gerektirecek bir durum yoktur. Büyük bir kazanç “bizi” bekliyor. Böyle bir kazancı elde etmenin en önemli yolu da ilk etapta dersin içerdiği konuyu iyi anlamak ve bir okuyucu olarak üzerine düşen vazifeyi bir an evvel yerine getirmekten geçer. Adeta bu dersi okumanın fazlasıyla önemli olduğu gerçeği merakı celp ediyor. O nedenle dersin konusu bir an evvel öğrenilmelidir.

•Ayrıca, Bu cümlede önceki cümleye gönderme vardır. Geri gelmeyecek olan “mazi” onlara henüz gelmemiş ama bir gün geleceği muhakkak olan “istikbalin” bize olacağına inanmak ve ifade etmek bu cümleyi söylemeyi gerektirmiştir. Yani, bu cümle olmasa da önceki cümleleri okuyan bir kimsenin zihnine bu cümlenin geleceği muhakkaktır.

•Maziyi verip istikbali alma fikri zihne gayet munis gelmektedir. Mazi zaten geçmiş, olan olmuş, insanı endişelendiren gelecektir. “Geleceğimize ne olacak” fikri insanın zihnini haliyle kurcalar, ufukta aydınlatıcı bir ışık yoksa bu durum insanı yer bitirir. Her türlü teşebbüsü engeller.

•Işık gösterilince ümitsizliğe gerek kalmamaktadır. Sonuca da hep birlikte razıyız.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.