Selahattin GEZER

Selahattin GEZER

Sevgili psikoloğum Bediüzzaman-3

Sevgili psikoloğum... Zaman dehşetli, hadiseler ise çabuk müteessir olan ruhumuzu ağlatıyor. Belimizi doğrultmaya çalışırken peş peşe gelen darbeler duygularımızı incitiyor. içerideki kavgayı, gürültüyü dışarı ilan etmekten hoşlanan ihtiraslı yaygara var. Evin mahremiyetine gelen zaaf, büyük davamıza çelme olarak geri dönüyor. Özellikle kusur beklentisi olan edep muhtacı diller, kardeşliğin sallantıya girmesine sevinç naraları atıyor. Bölücü haber ve atılan manşetlerin sahipleri ölümsüzlük garantisi almış; hiç ölmeyecekler. Bundandır ki manşetler merhem değil;  yaralayan ve hakkaniyetten uzak… Verilen haberler, hakikatlere habersiz bırakıyor. Ayazda kalmış diller ruhumuzu donduruyor. Türlü imtihanlarla, sabrımız uhuvvetimiz denenmeye devam edecek. Ümit ederiz ki eserlerini okuyan bizler, senin en dehşetli dönemlerde sergilediğin duruşu gösteririz. İnandık, duruşu temiz olanın davası da temizdir.

Bu manasız kavgalarda, sığınılacak liman ve manevi terapi olan eserlerin hakikat kapısını çalınca, nefes almaya, büyük moral bulmaya başlıyoruz: "Madem ihlâsta mezkûr hassalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var. Ve madem bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid'alar, dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'âniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş. Elbette, herkesten ziyade, bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz. Ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmek için gayet derecede muhtacız. Yoksa, hem şimdiye kadar kazandığımız hizmet-i kudsiye kısmen zayi olur, devam etmez; hem şiddetli mes'ul oluruz" diyorsun. Bir annenin rahatlatan kucağı gibi zayıf ve fakir ruh halimize büyük kuvve-i maneviye oluyor. Zira çelimsiz ve direnci düşük kardeşliğimiz özel bakıma, aşırı muhabbete muhtaç.

mektup_b.20131212220849.jpg

Üstadım, sen küsmedin, incitmedin. İncitseydin hiç tesir etmezdin ve aklımıza kapı açamazdın. Yazdıkların dışına çıksa idin, en dehşetli dönemin ceberrutları seni yok etmek için güçleri yeterdi. Senin ihlâsın atom tesirinde güç verdi, zulmün karşısında korkusuzca ve hiçbir beklenti olmadan hakikatleri haykırdın. Sendeki samimi uhuvvet gücü, yangınlara koşturdu, kasırgalara set oldun.

Sevgili Üstadım ve dahi psikologum, kusurlu anlayışımızla reçetene bakıp anlıyoruz ki: İnsanın imanla beraber bütün duyguları aydınlığa kavuşması ve aktif görevde olması lazım.  Allah’a imanda kalbin ve aklın tasdiki yanı sıra, tüm duygularında iştirak etmesi lazım. Hidayet ışığı dışında kalan bazı duygular arıza vermeğe, görevlerini yapan duyguları da etkilemeye başlıyor. Her yönü ile yüce Allah’a inanırken, uygulamada asi kalıp baş kaldıran enaniyetten, nefret ve kin duygusundan, hep zarar ettik.  Şükürler olsun ki bütün duyguları hidayette olan ve bütün duyguları Kur-an terbiyesinden geçmiş, içi dışı aydınlanmış dava insanları var. İşte o insanlar, bize soluklanma molası oluyor. İmandan kaynaklanan birlik kalp birliğini gerektirir. Muhabbet ve kardeşlik olmayan birlikten, aynı elden rızıklandığımız Allah’ a eksik teşekkür olmakta. Evet, uhuvvet olmaz ise ibadetlerimiz teşekkür olarak yetmiyor ki.

Sevgili psikologum, yine senin düsturların, bize yol gösteriyor ki:  Her müminin vicdanı hassas terazi olmalı herkesin hakkını teslim etmeli. Bütün mahlûkatın hakkını teslim eden Allah, bu imtihan meydanında birbirimize hakkaniyetli davranmayı bekliyor ve haklı olarak istiyor.

Ebeveyni mutlu eder çocukların birbirine olan muhabbeti. Kardeşler arasındaki huzursuzluk ise en çok onları mutsuz kılar. Şuurlu ve tüm duyguları evlat olanlar, çekinirler kardeş sürtüşmesi ile ebeveynlerini mutsuz kılmaktan. Her kavga, duyguları hidayette olanları üzer; hiç hoşnut kalmazlar… Evet, sevgili psikoloğum, ruhumuzda bıraktığın ayak izlerini takip ettiğimizde, ulaştığımız hakikatin kin ve adavete sebep veren tarafgirlik ve ehli imanın sarsılan uhuvveti. Bu ise en başta sebebi vücudumuz olan Efendimizi (asm) rencide ediyor. Peygamber Efendimiz’i (a.s.v) seven kardeşini sevmek zorunda elbet. Kan ve kızılcık şerbetine bulaşmadan sadece Allah (c.c.) emrettiği için,  sadece Hz. Peygamberin hoşnut kalması için kardeşlik. Ayrıca uhuvvete sımsıkı sarılmak insan olmamızın gereği olduğu için ve özellikle Efendimizi hoşnut etmeye kardeş olmak değmez mi? Hep kötü kılan kötüsün demek yerine iyisin demek değmez mi? Evet üstadım, iyiliğin hâkim olması için dillerin iyisin iyisin demeğe teslim olması lazım.

Sevgide, muhabbette duygu olmalı. Sevmekte duygusal davranılmalı; bu da işe yarar lokomotif olur. Ülke meselelerinde ve hizmette akıl ile el ele olan vicdan kullanılır. İnsan donatıldığı duyguları yerli yerinde kullanmadığı anlarda neticesi kaçınılmaz zarar oldu. İki insanın ya da gurubun hasmane tutumu, onlardan hoşlanmayan düşman olan kişilerin, kurumların işini kolaylaştırdı. Sadece onların işini kolaylaştırmamak hayal kırıklığına uğratmak için var olan eksikleri bağrımıza basamaz mıyız?

Sevgili Psikoloğum, ihlâs düsturlarına gıda gibi samimane devamda anlaşılıyor ki, küçücük çerçeve içinde noktanın büyümesi, büyük bir çerçeve içinde ise kaybolup gitmesi gibi, sevdiklerimizin ve kardeşlerimizin nokta hükmünde olan kişisel zaaflarının gözümüzde küçülmesi için, büyük çerçeveye koymalıyız. Kâinat çerçevesinde kocaman yıldızların küçücük kalması gibi… Evet, ebedi beraberlik dostluk için,  kusurlar büyük çerçevede;  güzellikleri ise küçük çerçevede olmalı. Anladık ki yaşanan hadiseler şarjımızı çabuk bitiriyor; devamlı şarjda olmak gerekiyor. Her türlü ve teferruatlı hücumlar karşısında senin duruşunu örnek alıp, eserlerini kendimize siper ve kal’a yapmalıyız.

Dinin şiddetle men ettiği şey olan, fitne ve anarşiden Yüce Allah’a sığınırken duygularımıza hidayet vermesini de özellikle temenni ediyoruz. Zira her halimizin İslam’a uygunluğu tüm musibetlerden bizi koruyacaktır. Art niyetin zerresi hissedilmemesi için, hakikatleri anlamaya biraz daha gayret inşallah… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum