Son Şahitlerden Tireli Saim Köseoğlu vefat etti
İnnalillahi ve inna ileyhi raciun
Ömer Özcan’ın haberi
RİSALEHABER - Manisa’da ikamet eden Tireli Saim Köseoğlu ağabeyimiz bugün sabah saatlerinde Manisa’da yaşayan oğlunun evinde vefat etti. Cenazesi yarın (21 Ocak 2016) öğlen namazına müteakip Manisa Sultan Camii’nden kaldırılacaktır. Saim ağabeyimize Allah’tan rahmetler niyaz ediyoruz...
Saim Köseoğlu 1925 Tire doğumludur. 1957 senesinde Risale-i Nur’u tanımış, 1959’da Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini Salih Özcan ile beraber ziyaret etmiştir. Saim ağabey Halk Parti döneminden, Demokrat Parti devrine geçiş yıllarını başından sonuna kadar yaşamış bir şahsiyettir. Gençlik yıllarında Demokrat Partinin faal bir üyesidir. Partinin 1946’da kuruluşundan, 1960’da kapatılmasına kadar Parti Ocak Başkanlığı ve Belediye Meclis Üyeliğinde bulunmuş, aktif bir siyasetçidir.
Tire’nin en merkezi yeri Tahtakale’de açtığı kitapevinde, hem Risale-i Nur neşretmiş, hem de Parti toplantıları yapılmıştır. “O zaman Üstadımı anlayamadım, hatalar yaptım” diyor kendisi. 1960 İhtilaldan hemen sonra kitapçı dükkânını kazma küreklerle resmen kendisine yıktırmışlar… Kendisi: “Şefkat tokadı yedim, şimdi olsa öyle hareket etmezdim” diyerek hatalarını itiraf ediyor.
Saim Köseoğlu İhtilaldan sonra siyaseti bırakıp Tire’de önemli Nur hizmetlerine vesile olmuştur. 1971 senesinde Manisa’ya gelerek, temelli olarak yerleşmiştir. O şimdi 83 yaşında canlı bir tarihtir... Bir nur talebesi olarak, Demokrat Partinin başından sonuna kadar her anını bildiği ve yaşadığı için, yapılan hataları çok iyi tahlil edebiliyor.
Saim Ağabey, Manisa’da mühim Nur Hizmetlerine imza atmış Ali Katıöz Hocaefendi’nin kayınpederidir aynı zamanda.
Saim Köseoğlu 19 Ekim 2007 tarihinde bizi Manisa’daki kendi evinde kabul ederek hatıralarını anlattı. Yaşına rağmen zekâsı, hafızası, hitabesi fevkalade yerindeydi. Hatıraları kendi tashihinden geçmiştir.
Saim Köseoğlu ile yaptığımız röportajdan kısa bir bölüm:
BEDİÜZZAMAN: İDAREYE İLİŞMENİZE MÜSAADE ETMİYORUM
-Üstad başka neler söyledi sizlere?
-“İdareye ilişmenize müsaade etmiyorum, İslamiyet hadd-i vasattır, ifrat-tefrit yapmayın, müspet hareket edin. Ben küfrün bel kemiğini Onuncu Sözle kırdım. Bugün bunların şahlanışı, bir yaralı yılanın şahlanışı gibidir. Risale-i Nur şefkat kılıncını bıraktı, şiddet kılıncını eline aldı. Bunun önünde duramazlar artık” dedi.
-Tam anlayamadım, Risale-i Nur?
-“Risale-i Nur şefkat kılıncını bıraktı, şiddet kılıncını eline aldı. Bunun önünde duramazlar artık” dedi üstad.
-Şiddet kılıncı dediği nedir?
-Elmas kılıçtır... İman hizmeti kılıncıdır... Manevi kılınçtır... “Bunun önünde duramazlar, son şahlanışlarıdır. Bu, yaralı bir yılanın son şahlanışıdır” dedi. Sonra zil çaldı, bize: “İki tane ziyaretçi gelecek, siz talebelerin odasına gidin, onlar gittikten sonra siz yine gelirsiniz” dedi. Biz talebelerin odasına geçtik, hakikaten iki kişi ufak pencereden içeriye bakıyordu. Girdiler, ama Üstad onları kabul etmemişti. Sonradan öğrendim ki meğer hizmet için gelmeyenleri Üstad kabul etmiyormuş.
Sonra memleketimize geldik. Ama maalesef ben Üstadın dediklerini anlayamamıştım, hep siyasete daldık.
-Üstad Hazretlerini ziyaret ettiğinizde kaç yaşlarında idiniz?
-Tahminen 36 yaşlarında idim.
-Bir farklılık gördünüz mü, kendinizde bir şey hissettiniz mi?
-Evet, içeriye girince “içim cızzzz etti” bir kere. Ama sonra Kur’an hizmetini takınmış bir başkumandan gibi, bir heybet peyda olmuştu kendinde.
Bir de, bazı ehl-i tarik arkadaşlar selam yollamışlardı benimle. “Sen içinden geçir yeter” demişlerdi. Ama unuttum ben onu. İşte Üstad onu da okudu. Çıkarken: “Aldım kabul ettim, seni vekil tayin ettim” dedi.
Üstad yüzüne baktırmazdı. Kemal Hepşen yüzüne bakmaya kalktı. Zübeyir Kardeşimiz Üstadın konuşmalarını tekrar ediyordu. Bastı tokadı...
-Kemal Hepşen ağabeye mi?
-Hayır, Zübeyir’e. “Sen niye tembih etmedin, benim yüzüme bakılması bana sıkıntı veriyor…” diye olacak, tokadı o yedi. Hem girince, hem de çıkarken Üstadın ellerini öptük biz.
-Üstad Hazretlerini tekrar ziyaret imkânınız oldu mu?
-Olmadı. 1959’da Tarihçe-i Hayat Mahkemesi oldu Ankara’da. Tire’den ben, Çakırbeyli’den Veli, İzmir’den Mehmet Uslu (Mustafa Birlik’in kayınbiraderi) murahhas heyet olarak seçildik. O zaman Ankara’da iki tane dersane vardı. Biri Said Özdemir’in açtığı Murat Lokantasının üstü; biri de Samanpazarı’nda Atıf Ural’ın dersanesi. Biz Milletvekilleriyle görüştük o zaman. (Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-2)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.