Abdulkadir MENEK
Vuslatınızın 50. yılı
Rabbinize vuslatınızın üzerinden tam elli yıl geçti. Bir otel odasından ebedi diyara yolcu edildiniz. Ramazanın ve Kadir gecesinin nurunun bütün kainatı kapladığı bir gecede, ahir zamandaki mukaddes vazifenizi en kamil manada yapmanın huzuru ve sükuneti içinde, ebedi aleme kanat çırptınız.
Bu elli yıl içinde çok şeyler oldu. Biliyorum, tasarrufunuz devam ediyor. Yaktığınız iman meşalesi, kahraman ve fedakar talebelerinizin ellerinde dünyanın her tarafına ulaştırıldı.
Sizi, o zamanlarda anlamayanlar veya anlamak istemeyenlerin, sizin yaktığınız bu iman meşalesine hayran hayran baktıklarını sevinç ve saadet ile görüyorum. Etrafta gözleri kamaşan insanlar var. Bazı yarasa tabiatlılar ise, artık yavaş yavaş ortadan kaybolmaya başladılar.
Gaziantep’te sizi seven ve ‘’Üstadım’’ diyen herkes, ellinci vuslat yılınızda, size olan hasretlerini ve muhabbetlerini ifade etmek için bir araya geldiler. Bu bir araya geliş, onlar arasındaki muhabbet ve uhuvveti de pekiştiriyor ve ‘’Nur Talebeliğinin’’ şanına yakışır bir tablo ortaya çıkıyor. Allah’a şükrediyorum. Bütün kardeşlerim de Allah’a şükrediyor ve sevinç gözyaşları döküyor.
Gaziantep’in bütün sokak ve caddelerini sizin güzel ve manidar sözleriniz süslüyor. Bu ışıklı panolarda ışıldayan ve parlayan nurlu sözleriniz, gelen geçen herkese tebessüm ediyor. Nurlu mesajlar veriyor. Bu panoların karşısında gözyaşı dökenler var.
Bir panoda ‘’Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur’’ sözlerinizi okuyorum. Muhabbetin dalga dalga büyüdüğünü, husumetin küçülmeye başladığını artık herkes görmeye başlıyor. Husumette inat edenlerin her geçen gün küçülmeye devam ettiğini ibretle izliyoruz.
Bir başka panoda ‘’Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarf ediyorsun?’’ sözlerini okuyorum. Dünya meşgalesinde kaybolan, kesrette boğulmaya yüz tutan, maddi kaygılar içinde telaşla çırpınan insanlara, kendilerine gelmeleri ve özlerine dönmeleri için, uzattığımız şefkat elini defalarca öpmek istiyorum.
Bir diğer panoda ise ‘’Hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilmez’’ ifadesini, bir büyük hayat ve iman dersi olarak algılıyor ve bütün zerratıma nakşetmek istiyorum. Hakkı savunurken izzetli ve vakur duruşunuzu hatırlıyor ve böyle bir Üstad’a sahip olmanın hazzını, bütün duygularım ile yaşıyorum.
‘’Bediüzzaman Dede’’ diye sizi anlattığım çocuklarım, ev bark sahibi oldular. Şimdi onlar kendi çocuklarına ‘’Bediüzzaman Dedelerini’’ anlatıyorlar.
Bu tabloyu şükran duyguları ve gözlerim yaşararak seyrediyorum. Cennetin ‘’Reyyan’’ kapısından oruçluları içeriye aldığı gibi, iman ve Kur’an hizmetlerinde sebat ve sebkat kazanmış kahramanların hangi kapıdan huzura varacaklarını merak ediyor ve Rabbimin bizleri de bu nurani kafile içine dahil etmesini niyaz ediyorum.
Yasemin ve nergiz çiçeklerinin yumuşaklık ve letafetini andıran üslubunuzun derinliklerinde ve ulvi manalarında küçülüyor, küçülüyor ve adeta kayboluyorum. Sonra da huzur bahşeden ve cihan paha olan ulvi sözlerinizin hayat veren ikliminde, kendimi yeniden buluyor, var olduğumun, mümin olduğumun idraki ile Rahim olan Rabbime hadsiz hamd-u senalar ediyorum.
Bir tuba-yı cennet çekirdeği taşıyan iman hakikatlerinin hayatımıza kattığı manaları hatırlıyorum. Manasız bir şekilde devam edip giden hayatımızın bu büyük manalarla nasıl büyük bir güzellik kazandığını mesrurane idrak ediyorum. Cennete düşen bir damla olan ve ‘’Tuana’’ tabir edilen şeffaf bir rahmet damlası eşliğinde huzur-u Kibriya ile müşerref olmayı ne kadar da arzuluyorum.
Nurdan şulelerin ruhuma huzmeler halinde indiğini hissediyorum. Ruhumu arındıran ve aydınlatan bu şulelerin, ‘’Nursima’’ şeklinde tezahür etmesini, imandan ve edepten derslerle bütünleşmesini bütün varlığım ile istiyor ve dergah-ı Bari’ye iltica ediyorum.
Rabbimin ‘’Halilim’’ dediği İbrahim Peygamberin davetine uyarak Urfa’ya gelip ebedi alemdeki dostlarınıza kavuşmanın üzerinden elli sene geçti ama, İlahi bir inayete mazhar olmuş ve bütün insanlığı aydınlatma istidadında olan nurlarınızın, bütün cihanı kuşatmasının kuvvetli emmarelerini görüyor ve verdiğiniz müjdelerin tahakkuk etmeye başladığını büyük bir sevinçle müşahede ediyorum.
Sizi çok seviyorum. Allah biliyor ki, sizi seven ve ‘’Üstadı’’ olarak kabul eden herkesi de çok seviyorum. Sizi çok özlüyorum.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.