İsmail BERK
Yeni Yılda Gündem/ler
Yeni bir yıla girdik.
Bayat gündemlerin yıllandırdığı ve tarih hafızasından tekerrürle önümüze koyduğu "güncel"in sıcak tartışmaları ile eskilendik, ekşilendik. Sığ gündemlerle, kelimeler kavramları kovdu ve sürgün yedi. Kullanılan ifadeler, gerçeği katledercesine boşaltıyor içeriğini ve içlerini. Öyle ki sözlükte ruhuna uygun ve doğru algılanan kavram neredeyse kalmadı.
Hal böyle olduğunda tarafların kalesini koruma amaçlı kullandığı ve sığınak yaptığı kelimeler yığını, beyan sığlığı, tartışma içeriksizliği karşısında, hangi diyaloğun, davetiyesini çıkarabiliriz birbirimize?
Doğrular, adrese teslim yekpare değil ki, keskinleşen üsluplar kadar hakikatte birinin lehine ötekinin aleyhine ferman çıkarıp, kapsamı daraltsın ve sadece bir grup, zümre veya tarafa ait kalsın.
Evet yeni bir yıla girdik, fakat yenilenemedik. Bakiye hesaplar, tekrar be tekrar önümüze konuyor. Nifak zemini yine yeşertiyor tohumlarını.
Bu parçalanmış gündemlerin, parça bakışlı günceli, önümüzü ne kadar aydınlatabilir? Kısa farlarla, gece yolculuğunda ne kadar güvenli bir yolculuk yapabiliriz ki?
Ne acı ki, İnsanlık; trajedilere, manipülasyonlara servis yapan teknolojik üstünlüğün canlı yayınlarına/mayınlarına hiç bu kadar açık olmamıştı. Hüzünlerimizi ve sevinçlerimizi ortak kılamıyoruz. Çünkü medyanın algı gücü her bireyi ayrı bir cepheden yönlendiriyor. Böyle olunca, bir taziyede bile herkes kendi ölüsüne ağlıyor. Dert ortak iken bile, ortak mekanda üzüntümüzü hafifletememek ne acı. Oysa acı paylaşırken azalır. İlerleyememenin sebebi bu olsa gerek.
Gündemi fitilleyen değişkenlerin, değişmeyen kareleri ile figür üretiyoruz, fikir tüketiyoruz. Ve yoruldukça, kendimizi bir yorgun savaşçı, bir mücadele adamı gibi hissediyoruz. Enerjimizi yanlış yerlerde tüketiyoruz.
Hayatın konturları azalıyor. Nitelikli düşünmenin, çözüm odaklı olmanın ve müspet harekete yönelmenin önündeki riskler çoğalıyor. Sathi düşünceler,saldırgan bir zeminde ajitasyonlar ile fikirleri yaralıyor.
Peki ne yapalım böyle zamanlarda? Sürece sürüklenip iki şıklı bir testten seçeneksizliğe mi teslim olalım, yoksa bildiğimiz bir üçüncü şık varsa, onun üzerinden mi derinleşelim?
Üçüncü yol, makul olan sessiz çığlığın derin kotlarıdır ve sükunetin ev sahibidir. Makul olan ve heyecan veren; ifrat ve tefrit sarkacında salınıp duran, kontrol edilemeyen akım ve mecralardan farklıdır. Anlaşılması zaman ister. İlk anda cezbedici değildir, çünkü sonuç beklentili erken doğumlara izin vermez. Sıcak tartışmaların sathi nazarlarından kaçar, ürker, sempatisini zamanın rahminde tutup zaferini geciktirir, doğumunu zamanında yapar.
Çekirdek fikirlerin ve köklü hareketlerin kuşatıcı zekası, projeksiyon değerindedir. Ufka bakar. Prensipler, her zaman gelir kasası gibi günlük hasılatı ve elde avuçta olanı hesaplayan reel sektör mantığından, sonuç/skor peşinde olan kurguların konumlanma çabalarından ve mevzi kazanma becerilerinden uzaktır. İlkeli olan, sürecin niteliği ile sonucu bekler.
Prensipler, gündemin içine düşmekle, gündemine düşmek arasındaki açı farkını görmeyi kendi ibresinde ilerlemeyi, hatta gerekirse durmayı sağlar. Hakikat,savrulmanın, tetikleyici etki-tepki kahramanlığının sezonluk yarışlarından, parlatılmanın ve bıçağın iki tarafına işleyen devre mülk oluşum ve kıymet kazanma fırsatçılığının zararlarından korur.
Hakiki gündem, hak edilen gündemden farklı işler. Biri layık olmamızı beklerken, diğeri hatalarımızın bedelidir. Bilhassa Risale-i Nur okuyanlar, hakiki gündemin ajandası üzerinden, hakikat cenahından bakıp, tefekkür ve şefkatle hayata ve davaya yansıyacak bir sorumluluk altında Risale-i Nur prensipleri üzerinden kalıcı okumalar yapma zarureti ile karşı karşıyadırlar. Hakiki ve yakıcı olan, alev almış ateşi yüreğimizin suyu ile söndürme gayretidir. Bu hal, pişirir, yanmayan söndüremez. Sathi hafızalar ve sıcak gündem böylesi inşa edici gündemler oluşturmaya ve bu gayreti dikkate almaya yanaşmasa da, zaman hepimizi birbirine yanaştıracak, barıştıracak. Hakperestler, nefisperesliği yendikçe, hak ve hakikat inkişaf edecektir.
"Zamanın ve zeminin merhametsizliği" her an sarıp, sarssa da, sabır, şükür ve sükunetle risale üzerinden ilerlemenin, çatışmayı azaltıcı bir hassasiyeti öne çıkarmanın bize armağan olarak vereceği gerçek gündeme hizmet etmiş ve hakikatin gelişini ve gündemi belirlemeyi sağlamış oluruz biiznillah.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.