Karar yazarı Elif Çakır başörtüsüne elveda dedi. Nihal Bengisu konuyla alakalı bir yazı kaleme almış. Yusuf Kaplan vaktiyle “başörtü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik” demişti. Mustafa Öztürk geçen haftalarda yaptığı bir söyleşide başörtüsünün kadınlar için farz olduğunu yineledi. Bu topraklarda başörtüsünün batınen bir kıymet-i harbiyesi kalmadı zaten. Yirmi yıllık muhafazakâr deneyim bütün İslâmî sabitelerin içini boşalttı. Yaşar Nuri Öztürk gibilerinin yaptığı lüzumsuz teviller maşeri vicdanlarda makes bulmadı gibi. O zamanlar Yaşar Nuri gibi düşünenlere en güzel ilmi cevabı “Başörtü Risalesi” isimli eseriyle Dücane Cündioğlu vermişti. Hala aynı kanaatte mi bilmiyorum.

Kuran’ın apaçık emirlerini asrın idrakine söyletmek uğruna Kuran’dan vazgeçmenin veya o apaçık emirlerine takla attırmanın hiçbir manası ve inandırıcılığı yok. Başörtüsünü takarsan Allah’ın bir emrini yerine getirmiş olursun, takmazsan bir günah işlemiş olursun, o kadar. Mesele kişisel bir tercih meselesi. Konuyla ilgili Murtaza Mutaharri’nin “Hicap” isimli çok güzel bir kitabı var. Hicabın, yani Cilbab'ın, yani örtünmenin kadınlar için fıtri olduğunu söylüyor. Aynı kanaati Said Nursi Tesettür Risalesi’nde dile getiriyor. Calib-i dikkattir, gerek çoktanrılı olsun, gerek tektanrılı olsun bütün kadim geleneklerde ve dinlerde kadınlar için örtünme var. Bu durum evrensel bir hakikate işaret ediyor sanki.

El-Mevdudi’nin aynı ismi (“Hicab”) taşıyan bir kitabı var. Meseleyi daha çok fıkhi yönden ele alan kitap,  Mutaharri’ye nazaran bir parça geride gibi. Mutaharri meseleyi daha derin, daha felsefi açıdan ele alıyor. Ana başlıkları şöyle Mutaharri’nin: Örtünmenin tarihçesi, hicabın ortaya çıkış nedenleri, İslam’da örtünmenin felsefesi, eleştirilere cevap, İslami hicap. Meraklısı için elzem bir kitap. Bilhassa bizim ülkede geleneksel zihinlerin İslam’ın kızına söyleyebileceği o kadar çok sözü varken; İslam’ın serkeş erkeğine söyleyebileceği tek bir sözünün olmaması ne kadar esef vericidir!