Misafir Kalem
Bir tek adam var(mış)
Modern (son) zaman efsaneleri… Çocukluğumuzda efsanelere, masallara alışkındık. Gerçek olmadığını hissettiğimiz halde garipsemeden dinlerdik, okurduk. Büyüdükçe kulağımı, gözümü, aklımı ve kitapları açtıkta günümüzde de yaşayan, yaşatılan efsanelerin ya da masalların olduğunu fark ettim. Neticede milli kahraman(lık)ları anlatan efsane ile halkı yansıtan masallar karıştırılmıştı. Bir noktada masal efsane olmuştu, efsane masal. Nasıl olmuştu da hikâyemiz, şiirimiz birilerinin sadece efsanesi, masalı olmuştu?
Gerçekler, resmi yalanlar ile buğulanmış, hakikat bulanmıştı. Bilincimizi, şuurumuzu kaybettiğimizin farkına varmadan küçüklerimize hep masallar anlatıyorduk, büyüklerimiz ise birbirlerine efsane yaşadığımızı inandırmaya çalışıyordu.
Tarihimizi, kaderimizi yanlış yaşadığımız gibi onları saptırılmış şekilde aktarıyorduk.
Karakterimizi, kimliğimizi ideolojilere emanet ediyorduk, onlar dolduruyordu zihin hanemizi, boşaltıyordu gönül ufkumuzu.
Kurulan ideolojiler hakikatin rolünden ve etkisinden kaçınmak için gerçeği efsanelere kurban ederler. Gerçek kahramanlar efsanelerde, masallarda olmayacağı için onları çıkarırlar ya da efsanelerde, masallarda kahramanlar olağanüstü oldukları için gerçek kahramanların, milletlerin başarısını, şerefini sahte kahramanlara ya da sadece tek adamlara verirler.
Böylece iyisiyle kötüsüyle tek adamlar kutsanır çünkü o kendi masalına zekice inandırmıştır ve yanındaki dalkavuklar ve üç maymunu oynayanlar da bunu efsaneleştirmiştir.
Birisi bu ülkede gerçekten efsane yazmış değil mi?
Tek adam masallarından vazgeçmezsek, hediyeleri kendileri verdikleri halde çocuklarına bunları Noel Baba’nın getirdiğine inandırmaya çalışan insanların durumuna düşmekten hiç kurtulamayacağız.
(AD)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.