Alparslan ÖZYAZICI

Alparslan ÖZYAZICI

Bismillah

İnsanoğlu maddeten ve manen yaratılmışların içerisinde, en öz, en cami, en güzel bir şekilde yaratılmıştır. Meselâ, Allah her birimizi yoktan yaratmış, yokluktan kurtarıp vücut nimetini, yani var olma nimetini vermiştir. İnsanoğlunun fevkaladeliği sadece maddî bedeninin yapısı ile bitmemekte, aynı zamanda insan, ruh, akıl, şuur, idrak, sevgi, nefret vs. gibi manevî hislerle, duygularla da donatılmış olarak yaratılmaktadır.

Görüleceği gibi, insan en güzel bir surette, yani ahsen-i takvim’de yaratılmış olup, ona pek cami yani öz, hülasa bir istidat ve kabiliyet verilmiş, bir Kudret mu’cizesi, bir san’at harikası olarak yeryüzüne gönderilmiştir. Bu gerçeği Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de, şöyle tarif etmektedir; Tin Sûresi, 4.âyette meâlen; “Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık” diye buyurulmaktadır.

Maddeten ve manen bu kadar kıymetli bir şekilde yaratılan insanoğlu, acaba bu dünyaya neden gelmiştir? İnsanoğlunun bu dünyadaki vazifesi nedir ve nereye gidecektir? Bu dünya hiçbir insanı doyurmadığına göre, insanoğlunun içindeki ebedi yaşama arzusunun, beka arzusunun mevcudiyeti, onun ebedî bir alem için yaratıldığının en açık bir delilidir. Ehl-i iman için bu dünya, insanoğlunun misafir olarak gelipte kalacağı ve  ebedî bir alemi kazanmak için yaratıldığı bir alemdir. Ehl-i dalaletin, inançsız bir insanın nazarında ise bu dünya, -o da yaşarsa- 60-70 yıllık meşakkatli ve sıkıntılı bir hayat ve sonunda da, yılan, akrep ve çıyanlara yem olmak için yaratıldığı bir mekandır. 

Cenab-ı Hak insanları bu dünya sahrasına gönderdikten sonra, şüphesiz insanları başıboş bırakmamış, onlara doğru yolu yani Sırat-ı Müstakim’i gösterecek peygamberleri göndermiştir. Ve insanoğlunu aşağıların en aşağısı olan esfel-i safilinden; insan için yükseklerin en yükseği olan âlây-i illiyine kadar dizilmiş olan, makamlara, mertebelere girebilir ve düşebilir bir imtihana atmış; nihayetsiz derecede düşecek ve yükselecek iki yolu insanın önüne sermiştir.

Arıya nasıl kraliçe arı, karıncalara adeta bir idare edici kraliçe karınca, kuşlara yön gösterici bir kılavuz gönderen Allah, insanlara da onlara yolu gösterici peygamberleri onların peşi sıra göndermiştir. Peygamberleri biz mucizeleri ile tanıyoruz. Yani mucizeler onların peygamber olduklarının delilleridir. İnsanoğlunun, saadeti de ancak peygamberlerin gösterdiği yoldan gitmesi ile mümkündür. Çünkü insanoğlu hangi makam veya mevkide, hangi imkân içerisinde olursa olsun, ölüm hakikatini hal etmeyen  bir sistem, fikir veya rejim insanı saadete kavuşturamaz.

Görüleceği gibi, güneşten tut, taa yeryüzündeki bitkilere, hayvanlara kadar, bir çok mahlûkatı insanoğlunun emrine veren Cenab-ı Hak, acaba insanları ne için yaratmıştır? Bunun cevabını da, gene Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak, Zatına mahsus yüksek bir ifade güzelliği ile şöyle ilan ediyor. Zariyat Sûresi, 56. âyette meâlen şöyle buyurulmuştur: “Cinni ve insi ancak bana ibadet etsinler diye halkettim, yarattım.”

Bu âyet meâlinden de anlaşılacağı gibi, insanoğlu bu dünyaya sadece güzel yaşamak için, rahatla ve sefa ile ömür geçirmek için gelmemiştir. Belki elinde önemli bir sermaye bulunan insan, burada adeta manevî bir ticaret yapmak, ebedî ve daimi bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir. Onun eline verilen sermaye de ömürdür. O ömrü Allah’ın rızası ve emri dairesinde geçirenler, karşılık olarak, ebedî bir alemde, ebedî bir saadetle mükâfatlandırılacaklardır.

İman ve ibadet, sadece ahirette değil, dünyada da insanları mesut eder. Maddî cihetle çok daha iyi durumda olan Batı dünyasının gençliği neden uyuşturucu illetinden, zararlı alışkanlıklardan kurtulamıyor? "Din afyondur" fikriyatı ile ortaya atılan Sovyetler Birliği nin sonu ne oldu? Alkolizm Rusya nın en büyük problemi haline geldi. Komünist rejim 70 yıl zorla dayanabildi. Bu "Dinsiz bir millet yaşayamaz" hükmünün açık bir tasdiki değil mi? Maneviyatsızlığın acı neticesi değil mi? Hangisi dünyaya daha faidelidir? Namaz kılan insan mı, alkolik veya uyuşturucu müptelası olan insan mı? İşte sadece dünyaya çalışmanın acı meyvesi.

Dinin gerçek neticesi ahirette tezahür edecek. Ancak din dolayısı ile dünyada da müsbet manada tesirini hissettirecektir. Allah'tan korkan, "Rüşvet alan da, veren de Cehennemdedir" diyen Hz. Resûlullah'ın sözünü duyan insan hiç kötü fiilleri işler mi? Nihayetinde yapacağı kötülüğün akibetini göreceğini bilen insan hiç rüşvet alır mı, işinde suistimal yapar mı? Bu misâlleri arttırmak mümkündür.

Niyetimiz tamamen Allah’ın (C.C.) rızasıdır. Cenab-ı Hak’kın tesirini halk etmesini niyaz ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum