İsmail BERK
Elçilik sistemi
Tarlada çalışan mevsimlik işçileri bilir misiniz? Günümüzde bile günlük yevmiye ile 18-20 liraya 12 saat çalışan, memleketinden uzak yaşayan işçiler. İşçileri temsil eden, onlar adına işverenle görüşen, işçilerin emeğinden pay alan ve işçi-işveren diyaloglarında aracı olan kişiye “Elçi” deniliyor.
Köy ağalığında da benzer bir sistem var. Ağanın vekili, onun adına bazı işleri yürütür. Bizim anladığımız anlamda genel bir vekalet ve yetki tahsisi değildir. Yapılması gereken temel görevleri vardır. İşlerin sürekliliğini sağlar. Çalışanları, ırgatları ve diğer görev yapacak sorumluları belirler.
Eskiden olduğu gibi günümüzde modern devletlerinde elçilik sistemi vardır.
Bir ülkenin, bir başka ülke nezdinde temsili için, diplomatik düzeye göre elçi ya da büyükelçi atanır.
Hükümetler, devlet başkanları veya kurumların birinci derecede imtiyazını kullanan söz sahipleri, zaman zaman kendi adına veya kurumu adına elçi belirler, onlarla muhatap kişi ve kuruluşlar arasında mekik diplomasisini çalıştırır. Elçi, belirlenen çerçevede görevini yapar.
Bu görevdeki elçilerin, yurtdışında ve bulunduğu ülkede diplomatik dokunulmazlığı vardır.
Bir konuda, bir kurum adına açıklama yapanlar, beyanat verenler, müzakere yürütenler, bir antlaşmaya ülkesi/tarafı adına imza koyanlar da, bir nevi elçi görevini üstlenmiş olurlar.
Formel olmasa da fonksiyon olarak sadece şahsımızı temsil etmediğimiz ve bir başkasına ait hukukun söz konusu olduğu temsil, yetki ve görevlendirmeler ile sınırlı ve süreli devredilen vekaletlerde yine elçi gibiyiz. Söyleneni, yazılanı ve belirlenen hususu yapmakla mükellefiz.
Anlaşılan, her an bir sorumluluğun elçisiyiz. Bir emri, bir talebi, bir görevi, bir emaneti veya borcu yerine getirmeye tayin veya tasvip edilmiş elçiyiz.
Bazen baba ile oğlu, bazen işverenle işçi, bazen devlet ile vatandaş arasında benzer aracı/rehber veya ombudsman düzeyinde diyalogu ve çözümü sağlayan elçiler vardır.
İletişim çağı, çözümsüzlükleri ve belirsizlikleri kolaylaştırıcı yeni yöntemleri buluyor. İsimleri, tanımları ve statüleri farklı olsa da kilit görüşmeleri yürüten, temsil ve sorumluluk ağırlığını bir başka kurum veya kişi adına yürüten rollerin çoğuna elçi gözü ile bakabiliriz.
Elçi fonksiyonu etrafında bir çok tanım yapılabilir. Psikolojik, sosyal, idari, siyasi, kültürel, insani, dini ve ekonomik bir çok alanda, bir çok tarifi ve gerekliliği bilinmektedir. Hayatın akışı içinde direkt olmayan dolaylı ve rehber gibi süreci yürüten, yönlendiren ve takip eden sabırlı ve sorumlu diyalog insanlarının kimse bir görev ve yetki vermese de günlük pratiklerinde sürdürdükleri pozitif çabaya da elçilik diyebiliriz.
İnsanoğlu, bu dünyanın baş elçisi olarak diğer varlıkların elçilik görevinden sorumludur. Kendi hayat alanı içinde onları organize eder, ilişkilendirir, ihtiyaçlarını karşılar ve işini gördürür. Canlı ve cansız varlıklar, böylece değişen ve dönüşen taleplerimiz karşısında birer yardımcı, teknolojik ürün veya ekolojik denge açısından zorunluluk olarak etkilidirler. Bu koordinasyonu sağlayan insanın bir elçi olarak üst sorumluluğunu yerine getirmesi onu yaratılan ile yaratıcı arasında bir elçi yapmaktadır.
Dünyanın elçileri olarak, kainatın elçilerine baktığımızda, insanın görevlerini hatırlatan onlara karşı davranışlarını tarif eden o kadar çok içi içe ödevler var ki, bu yüzden insan canlı veya cansız diğer elçiler içinde büyük elçi konumundadır.
Kainatın farklı varlıkları, kendi görevlerini yaparken, onlara öğretilmiş yeteneklerin hakkını verirken, insan gibi öğrenme zamanı ve kaybı oluşmadan dolaysız iş başı yapıyorlar.
Büyük elçi olan insana, vazifesini ve sorumluluğunu hatırlatıyorlar. Kurala uymadığı zaman, granitin o sert yapısı ile çarpışan nesneler gibi uyarıcı oluyorlar. Kainat sistemindeki işleyiş ve irade, kuraldışı ve büyük elçiliğe uymayan hareketlerini başarısız kabul ediyor, sistem ret ediyor ve elçilik çarkına uymadığı için döngüsünü ve dengesini kaybediyor.
Böyle bakıldığında insan bir orkestra şefi gibi. Koordinatları belli, konumları tayin edilmiş ve konsantrasyon değerleri ile katılımı belli bir sahnede baş rol alan bir karakter.
Belirleyici vasfı, onu birinci derecede etkili kılmaktadır. Yeteneklerini ve kendisine emanet edilen potansiyelini, bir büyük elçi disiplininde yerine getirmek zorundadır.
Getirmediği zaman, hem seyircilere, hem sahnede görev alan takıma, hem zaman zaman seyirci ile sahnedekilerin yer değiştirdiği farklı kombinezon ve beraberlik hukukuna zarar vermiş olur.
O zaman “Bir fabrikanın çarkları” gibi çalışmayan sistem, büyük elçinin sorumsuzluğu ile zarar görür. Bu durumda işyeri ve makine sahibi de işletmeyi devre dışı bırakır. Sistemi durdur.
Ya da sahnede görev alanları “Bir vücudun azaları gibi” görebilirsiniz. Vücut sistemindeki bütün organlar sistemi meydana getiriyor. Bütün bu dokular veya organlar birer elçi, onları oluşturan ve atoma kadar giden diğer elçilerle birlikte bir sistemi, bir baş elçiliği meydana getiriyorlar.
Sistemin baş elçiliği, insan sisteminde sürekliliği ve hayatı yansıtan ruh ile kaim olan beden, ruhun büyük elçi olduğu bir ülkede, hayatın diğer fonksiyon alanlarını elçi gibi atama yaparcasına, takdir edilen sistem bütünlüğü içinde çalıştırıyor.
Atomdan galaksilere, cansızdan akıl sahibi insana kadar uzanan bir sistemin yapı taşları birbirlerine bağlı elçiler olarak, yaratılışın gerekçesini tamamlıyorlar.
Biz, gerekçeleri belli olan dünya yolcuları olarak, elçilik görevinin, hatta büyük/baş elçilik derecesinin sistem bütünlüğünü temsil eden sorumluluğun neresindeyiz?
Cevabını aramamız gereken nokta bu olsa gerek.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.