Hüseyin EREN
Gecenin Rabbine sığınmaktan başka çare var mı?
Elde var hüzün. Yürek yorgun, gönül huzursuz, akıl ürküntü içinde. Çağrışımlar çelişkili, ümit serap olmuş uçuyor. Sinelerde serinlik yok.
Dünyalaşmaya dalmışlığın ürküntüsü dünyayı küstürüyor. Konuşulacak ne kaldı, yoruma hacet var mı, tevillik ne var? Eşyalar, şehirler, seçimler, geçimler her şeyi göstermiyor mu? Ak ne, kara ne?
Kendince yürümek kaldırımlarda önüne ardına sağına soluna bakmadan hüzün yarenliğinde yürümek ve de yürümek…
Nasıl bir dünyanın içindeyiz, içimizde nasıl bir dünya var? Bu yıkılış ve devrilişle dünya ayakta durur mu?
Yunus’un karnında söz nedir, ya Yusuf kuyusunda?
Her şey aşikâr ve gözümüz önünde cereyan ediyor. Sözün faydası yok, yazmanın da! Göz görmüyor, akıl akletmiyor, kulak duymuyorsa.
Küçük kayığını düşünen küçük kafalar ümmet idrakine nasıl erişir? Aklı kiraya vermişlere kılavuz kabul edenler, ümmete zarardan başka ne verir?
Endülüs uzak mekânda, uzak zamanda yaşanmış bir yer değil. Var olmak için onun hakikati, hiç unutmamız gereken bir hakikat…
Hüzün yarenliğinde Endülüs’e kadar yürümek ve ağlamak. Tarih susmuş, mekân Yusuf kuyusu. Yön yok, yer yok.
Gülün zalimler gülün!
Ağlamasını bilmeyen zavallılar size ne yakışır. Kurban Endülüs, ah!
Ağla İstanbul, ağla Kahire, ağla Şam, ağla Bağdat. Öyle ağla ki ümit bulutları belirsin üzerinde, çorak yüreklerde yeniden bahar başlasın.
İhtilaf ki ne ihtilaf! Öfke ve hüzün! Açık bir şerre alet olanları görünce, öfkelenmeli mi, hüzne düşmeli?
Kimin eteğinde ne var olduğunu cümle âlem gördü. Yorumunuz sizin olsun, bunun vebalini kim ödeyecek?
Gecenin Rabbine sığınmaktan başka çare var mı?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.