Hüseyin EREN
Hangi yüz?
İhtiyaç sahibi adamın biri cömert bir adama uzun bir yolculuktan sonra ulaşır. Kısmetine eski bir ayakkabı düşer.
Üzülür ama yapacak bir şey yoktur. O hüzünle bir geri yola çıkar, akşam bir handa konaklar.
Saraya yakın, altın ticareti ile meşgul, aynı zamanda ilim irfan sahibi biri de o handa konaklar o akşam.
Burada hocamım kokusunu duyuyorum der zengin adam; han aranır taranır bulunamaz, bir kenarda eski ayakkabı ile bir adam bulunur.
Koku ayakkabıdan geliyordur.
Zengin adam şu kadar altına, şu kadar gümüşe bu ayakkabıları sat der fakir adama. Adam şaşırır, şaka zanneder!
Şaka değil gerçek olduğunu öğrenmesi geç olmaz; zengin adam yanında neyi varsa vermiştir adeta.
Sonraki zamanlarda irfan sahibi zengin adam hocası ile karşılaşır olanları anlatır. Hocası der ki “ucuza almışsın, diğer adam da der “kölem ol deseydi olurdum”
Herkes kendince bir hisse alır bu kıssadan, bize düşen hisse;
Hoca hakikati temsil eder; o günün akşam üzerinde verecek bir şeyi kalmadığından kendince değerli olan eski bir ayakkabıyı vermiştir. Yoksa 4 veya 40 ayakkabıdan eskiyeni vermiş değildir.
Hakikatin kokusunu alan gönül ve zahir zengini adam, o hakikat uğruna yanında ne varsa vermiştir; bin altından birkaç tane değil.
Bir kefede eski bir ayakkabı, diğer kefede ağırlığından çok fazla altın, gümüş! Yetmedi köle olmak vardır!
Ağır gelen ayakkabıdır, hem de eski. Temsil ettiği hakikat kokusudur çünkü.
Altınları gümüşleri dünya ziyneti ne varsa bir eski ayakkabı uğruna feda edilemiyorsa hakikatin kokusunu duymak zordur; feda edenler hakikatin kokusunu da hakikate giden yolu da bulur.
Bir bakıma kazançlı olan ihtiyaç için cömert adama giden olmuştur; önce bulamamış sonra umduğundan çok daha fazlasını bulmuştur. Asıl kazanansa malını infak eden kazanmıştır.
Hem zahir zengin hem gönlü zengin ilim sahibi adam daha kazançlıdır; dünya uğruna hakikati incitmemiş, imtihanı geçmiştir. Mal kasasında, kesesindedir gönlünde değildir.
Tercih ne; eski ayakkabı, çok altınlar gümüşler?
Zahir cazip olan belli, batında ise göründüğü gibi değil.
Dünya kirinden arınanlar düşünmeden eski ayakkabıyı alır ve hakikat yolunda yürürler o ayakkabı ile...
O’ndan uzaklaştıran, O’na perde olan her şey dünyadır. O’na yaklaştırıyorsa dünya da güzeldir; ahiretin tarlası ve Esma-i ilahiyi tecellisi olması, güzel olan yüzdür. O yüzle eşya ve hadiseler bakılmıyorsa eski ayakkabı da altınlar gümüşler de dünyadır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.