İslamın Eğitime Verdiği Önem

Muhterem Müminler!

Kur’an-ı Kerimin ilk ayetinin „0ku“ emriyle başlaması, ilk insan ve ilk peygamber olarak yaratılan Hz. Adem’e (a.s) bütün isimlerin öğretilmesi eğitimin dinimizdeki yerini ve önemini göstermektedir. İnsan son derce aciz, zaif ve fakir olarak yaratılmış bir varlıktır. Diğer canlılara gelince, yeryüzüne mükemmel ve her şeyi öğrenmiş olarak gönderilmektedir. Bir hayvan yavrusu doğumunun ilk dakikalarından itibaren kendi ihtiyaçlarını karşılamaya başlarken, bir insanın aynı ölçüde ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için uzun yıllara ihtiyaç duymaktadır. İşte bu gerçek, insanın belirli zamanlarda, belirli eğitimler alarak yeryüzüne öğrenmek amacıyla tekamül etmek ve gelişmek için gönderildiğini göstermektedir.

Peki neyi öğrenecek ve neyin eğitimini alacak insan? Yüce Allah’ın ve Rasulünün koyduğu ölçüler çerçevesindeki eğitimi, yani Kur’an‘ın manasını yaşayıp davranış haline getiren eğitimi.

Onun için Kur’ânın öngördüğü eğitim sistemi, insanların getirdiği sistemlerden daha derin bir anlam kazanmıştır. İnsanların getirdiği eğitim sistemleri “iyi vatandaş” yetiştirmeyi öngörürken; Kur’ân’ın evrensel eğitim anlayışı “iyi insan” yetiştirmeyi hedeflemeiştir.

Muhterem Müminler!

İslam Dininde eğitim, içiçe daireler şeklinde dar daireden geniş daireye doğru sıralanmıştır. Bu da Peygamber efendimiz’in (asm) metodudur. Peygamber efendimiz (asm) ilk önce Kur’an-ı Kerimden indirilen ayetlerin manasını önce kendi nefsinden başlayarak sonra en yakınlarına ve daha sonra başkalarına anlatmıştır. Çünkü “Nefsini ıslâh etmeyen başkasını ıslâh edemez. ” Bundan dolayıdır ki; büyük insanlar sürekli kendi nefislerine dönük öğtülerde bulunarak nefis terbiyesine vurgu yapmışlar.

Muhterem Müminler!

Eğitimde ailenin çok önemli bir yeri, vardır. İnsanın ailesinden aldığı eğitim, hayatı boyunca onu etkiler. Burada özellikle annenin eğitimdeki rolü daha da önem kazanmaktadır. Özellikle 0-6 yaş grubunda en belirleyici kişi, hiç şüphesiz annedir. Bediüzzaman bu konuda, „İnsanın en birinci ve tesirli öğretmenin annesi olduğunu bizzat kendi şahsında yaşadığını ve sekzen senelik ömründe sekzen bin alimden ders aldığım halde yemin ediyorum ki en köklü, sarsılmaz ve her zaman bana dersini yeniler gibi, annemden aldığım öğütler ve manevî dersler, kişiliğimde ve bedenimde çekirdekler gibi yerleşmiş. Diğer derslerimin o dersler üzerine bina edildiğini görüyorum. ” diyerek annenin eğitimdeki rolünü öz bir şekilde ifade etmiştir.

Muhterem Müminler!

İslam Dini; sağlıklı bir aile hayatı için, istişareye, karşılıklı anlayış içerisinde birbirlerini dinleyerek, yumuşak söz ile davranmaya, tutarlı davranışlarda bulunmaya da önem vermiştir. Ayrıca, anne-babaların çocuklarına karşı iyi örnek olmaları, kırıcı olmaktan kaçınmalarına, dikkat çekerek, kişiye değil davranışlarına eleştiri getirmelerini vurgulamıştır.

Dinimizde anne babaların Çocuklarına baskı kurmak için değil, Yüce Allah’ın onlara verdiği birer emanet ve küçük ev arkadaşları olarak bakılması gerektiğini, onun için onlara baskıyla değil, sevgiyle yaklaşılması tavsiye edilmektedir.

Muhterem Müminler!

Dinimiz dünya ve ahireti kapsayan bütüncül bir eğitim anlayışını yani hem dünya hem de ahiret hayatını kazandıran bir eğitimi öğütlemektedir..

Allah Rasülü bu konuda “Bir babanın çocuğuna güzel terbiyeden daha güzel bir hediye veremez. ” Buyurmaktadır. Yine “Çocuklarınıza değer verin ve terbiyelerini güzel yapın, ” çünkü “İnsanın öldükten sonra geride bıraktığı en hayırlı şeylerden birinin, yetiştirdiği

(ve geride bıraktığı) salih çocuklarıdır. ” buyurur.

Aziz Müslümanlar!

Dünyevileşmenin had safhaya ulaştığı günümüzde, çocuklara çift yönlü bir eğitimin verilmesi ihtiyacı daha da önem kazanmıştır. Çocuklarımıza fen bilimlerini okuturken Allah’ın varlığını görebilen bir şuur ve bilinç de verilmelidir. Ayrıca, iman dersleri asla ihmal edilmemelidir. Çünkü “Bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir iman dersi alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın esaslarını ruhuna alabilir. Adeta Müslüman olmayan birisinin İslamiyeti kabul etmesi derecesinde zor oluyor, yabani düşer” diyen Bediüzzaman, çocukların ahirette anne ve babalarından şikâyetçi olmamaları için iman eğitimini ihmal etmemeleri gerektiğini söyler.

Sonuç olarak: Bizim üç büyük düşmanımız vardır. „Cehalet, zaruret (fakirlik) ve ihtilâf (bölücülük) Bu üç büyük düşmana karşı „marifet, san’at ve ittifak (birlik ve beraberlik) silâhıyla mücadele edilmesi“ gerekmektedir.

Cenab-ı Hak bizleri Kur‘an ve Rasulüllah‘ın sünnetine ugun yaşayan kullarından eylesin. Amin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.