İslamiyet’in Dünyaya Yayılışı

Tolstoy’un Müslüman olarak öldüğüne ve İslami kurallara göre cenaze merasiminin yapıldığına dair bir çok iddia vardır. Biz bu iddialarla değil Tolstoy’un İslamiyet hakkındaki düşüncelerini inceleyeceğiz. Zira her nasıl surette gömülürse gömülsün kişiye şah damarından daha yakın olan Allah, her şeyi bilir ve ona göre muamele eder.

Aslında sadece Tolstoy değil birçok ünlü Batılı ve Rus şahsiyeti Müslümanlığı çok güç şartlara rağmen tercih etmiştir. Fransız Komünist Partisi Başkanı Clement Torez ve Match dergisinde röportajı yayınlanan Kaptan Cousteau, Moris Bucaille ve Roger Graudy gibi önemli fikir adamları gazete ve dergilere çekinmeden pozlar ve demeçler veriyordu. Daha eskilerde ise Prens Bismark, Goethe, Puşkin ve Thomas Carlyle gibi meşhur kişiler de İslamiyet’in üstünlüğüne dair sözler sarf etmişlerdi.

Bunların hepsi bir yana 2000’li yılların başında Müslüman olduğunu söyleyen ve Yazar Alatlı sayesinde haberdar olduğumuz Viaçeslav Polosin çok dikkat çekicidir. Zira daha sonra Ali ismini alan Polosin konum itibarı ile Rusya’nın çok önemli bir yöneticisi idi. Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanı ne ise Polosin’de aynısıydı. Moskova Devlet Üniversitesi felsefe Fakültesi, Zagorsk Dini Mektebi ve Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Akademi mezunu olan Polosin, Rusya Ortodoks Patrikliğinin Kamu Dernekleri ve Dini Örgütleri İlişkiler Komitesi Başkanlığı, Yüksek Sovyet Vicdan Özgürlüğü Komitesi Başkanlığı, Rusya Temsilciler Meclisi DUMA Milletvekili ve Başpiskopos görevleri vardı. Polosin’i nedense Türkiye’de kimse tanımıyordu…

İslam’ı seçmesi sonrası kaleme aldığı "Allah’a Uzanan Gerçek Yol" adlı eserinde Rusya’nın ve bütün Avrasya’nın geçmiş ve geleceğini İslamî bakış açısıyla birleşmede gördüğünü ifade eden Polosin:"Kamuoyu huzurunda şahitlik ederim ki ben kitabî dinlerin Hazreti İbrahim'den başlamak üzere tüm peygamberlerinin yüce geleneği olan hakiki imanın takipçisi olarak, tek doğru dine şahitlik ettim ve Ortodoks Kilisesi'nin ne papazı ne de müridiyim. Sosyal hayatımı da inançlarım doğrultusunda şekillendirmeye karar verdim. Eşhedüenlâilaheillallah" diyerek açıkça Müslüman olduğunu deklere etmiştir.

1983–85’li yıllarda Orta Asya’ya dinî hizmet amacıyla gönderilmiş ve ilk defa orada Müslümanlarla ve İslam’la tanışmıştı. 1988-1990’lu yıllarda ateizm tam anlamıyla demode olmuştu. Pravoslav (Rusça’da Hristiyan demek) kilisesinde yine de ilmî değil, maddi gelir elde edilen ayinler düzenlemekte ve şöyle demekteydi: “Ben kendimi artık Allah’ın askeri değil; yalnızca ayin ve efsunlar düzenleyen resmi biri addediyordum. Bunun üzerine 1991 yılında Pravoslav hizmetinden ve kilisedeki vazifeden ayrıldım. Kilise ayinlerine yönelik inancımı oluşturacak açıklamalar arayıp bulmak için, eski Hıristiyan kaynakları, kilise, ibadet ve Dinler tarihini derinden öğrenmeye koyuldum. Din ve öncelikle kaynaklarını derinlemesine öğrendikten sonra bende Roma-Bizans ibadetlerinin doğruluğuna yönelik çok ciddi şüpheler oluştu. Putperestlikten gelme ayinler haddinden fazlaydı... 1995. yılda kesin olarak anladım ki, bundan sonra -hatta kilise vazifesi dışında bile- Hıristiyan ibadetlerinde katılamam. Çünkü Sminariya’da öğretilen, tanrının oğlu-insan öğretisi hala basit ve makul olan “tevhid” ilkesini anlamama engel oluyordu. O sırada ben hakikî İslam inancını bilmiyordum. Kuran’ın Kraçkovski tarafından tercümesi ise İlahi Kitabın anlaşılmasında bana akıcılık kazandırdı. O zaman İman Valriya Porohovanın tercümesinden mukaddes Kuran’ı okudum. Kuran’ın tefsiriyle, İsa Peygamber (a. s. ) hakkındaki açıklamalarıyla ve İslam ilmihaliyle tanıştım. İslam’ı kabul etme hususunda hiç bir şek-şüphem kalmadı. Kudretli ve Merhametli Allah imanımı güçlendirdi, sabit kıldı ve kendi hayat arkadaşımla birlikte hak yol olan “tevhide” döndüğümüzü açıkladık. Her insan Dünya’ya geldiğinde Allah’ın kulu gibi doğar. Ancak terbiye sonrası Yahudi, Hıristiyan, ya da putperest olur. Bense İslam’a, hak yoluna bu şekilde katıldım” demiştir.

Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra başına gelebilecek tehlikeler hakkında ne düşündüğü sorulduğunda Polosin şöyle yanıtlıyor: "Hepimiz faniyiz, önünde sonunda bu dünyadan ayrılacağız. İnsanoğlunun vehimlerine itaat etmektense, hakikate teslim olmuş olarak gitmek daha iyi!"

Polosin, "İslâm Hakkında Bütün Bilgiler" isimli on beş günlük gazetenin editörlüğünü halen yürütmektedir. "Monoteist Felsefeye Giriş" kitabı, Mukayeseli Dinler Tarihi dersi için yardımcı ders kitabı olarak kabul edilen Polosin, Müslümanların, Rus Ortodoks Kilisesi ile diyalog tecrübeleri gerçekleştirip içki ve uyuşturucu ile mücadele konusunda ortak çalışmalar yürütmesinin yanı sıra, aile değerlerini koruma hususunda da müşterek bir proje hazırlamaktadır.

Dünyanın yetiştirdiği en önemli yazar ve düşünce adamlarından bir tanesi olan Tolstoy ise bundan 105 yıl önce şunu söylüyordu: “Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Provoslav ve her insan, şüphe etmeden Muhammediliği; tek Allah’ı ve onun peygamberini kabul ederdi” demektedir. İslam’a duyduğu hayranlığın bir ifadesi olarak İslam Peygamberinin (asm) hadislerini derleyip kendi imzası ile basmıştı. Çarlık Rusyasında böyle bir kitabı basmak başlı başına bir olay olup çok tehlikeliydi. Zira bir annenin çocuklarının İslam’ı seçmesi konusunda kendisinden yardım istemesine karşılık şu cevabı veriyordu:

“Yelena Yefimonova’ya

Sizin oğullarınızın Tatar [Türk] halkının bilgilenmesine yardım etme arzusunu takdir etmemek mümkün değildir. Böyle olduğu halde Muhammed’in (asm) dinini kabul etmenin ne derece gerekli olduğu da aşikardır. Size demem gerekir ki: hükümete bilgi vermeden hareket etmelisiniz. Çünkü insanın hangi dine mensup olması hakkında hükümete itiraf etmesi gerekli değildir. Kendi toplumuna ise bunu söylemesi gereklidir doğaldır. Buna evlatlarınız kendi karar vermelidir.

Müslümanlığın Hristiyanlık karşısındaki üstünlüğüne ve özellikle sizin evlatlarınızın hizmet ettikleri maksadın alicenaplığına gelince, bu konuya bütün kalbimle katılıyorum. Hristiyan ideali ve öğretisini, onun hakiki manasında her şeyden üstün tutan bir insan için bunu söylemek ne kadar garip olsa da demeliyim ki, Müslümanlığın Kilise Hristiyanlığından kıyas kabul etmez derecede üstün durması bende şüphe doğurmuyor. Eğer ki bir tercih hakkı tanınsa her bir akıllı adam İslam dinini şüphesiz üstün tutar. Çünkü üç tanrılı anlaşılmaz bir ilahiyat, günah çıkarma merasimleri, İsa’nın annesine yalvarış, resim ve mukaddeslere hesapsız bir şekilde ibadet bunu gerektiriyor. Başka türlü olamaz…

Eğer benim düşüncelerim hiç olmasa bir şeye yarasalar siz ve oğullarınız kendi faaliyetleri hakkındaki kararlarını bana bildirseler çok memnun olurum. Lev Tolstoy”

Bu mektubun aslı 1978 yılında Moskova’da açılan Lev Tolstoy müzesinde olup halen sergilenmektedir. Üslup ve metin ihtiyatlı olmayı ifade etmektedir. Bununla birlikte Tiflis’teki Zagavgaziya Ruhani İdaresi General İbrahim Ağa Vekilov’un evlatlarını Müslümanlığa kabul etmiş ve resmi bir senet vermiştir. Boris, Faris olmuş, Qleb ise Galip ismiyle değiştirilmiştir.

Bununla birlikte Bolşevik Devriminden sonra kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde (SSCB) ilk yıllarda insanlara “ateist” kimliği zorla kabul ettirilmiş bu kimliği kabul etmeyen insanlar 1938 yılında “Repressiya Kurbanları” olarak idam edilmişlerdir. Nitekim yukarıdaki mektup Azerbaycan’da yayınlanmak istenmiş Bakü sansür Kurulu, buna müsaade etmemiştir. Sebep ise Tolstoy gibi dahi ve yazarın İslam dini ve Hz. Muhammed (asm) hakkındaki olumlu fikirler dile getirmesidir. Fakat Moskova’dan “yayınlanabilir” cevabı gelmesiyle birlikte Azerbaycan basınında neşredilir ve büyük ses getirir.

Daha sonra Rusya’da Valeriya Porohova isimli bir kadın İslam dinini öğrenmiş ve Müslüman olmuştu. Kuran-ı Kerim’i Rusçaya tercüme eden bu hanım cesaretle Tolstoy ve İslam konusunu medyada ciddi bir şekilde ele alarak halkı aydınlatmaya çalışmıştır. Porohova Tolstoy’un ömrünün son zamanlarında İslam’ı kabul ettiğini ve bir Müslüman olarak toprağa verilmeyi vasiyet ettiğini Sovyet medyasında dile getirmiştir. Porohova’ya göre Tolstoy 1910 yılında İslami kurallara göre defnedilmişti. Mezarında Hristiyan sembolü olan Haç işaretinin bulunmamasını da bunun en büyük delili olarak saymıştır.

Lev Nikolayeviç Tolstoy’u ilahi kuvvetlere sahip birisi olarak seven Rus halkının İslam’a güçlü bir akım başlatmasından korkan Çarlık, Komünist ve şimdiki yönetim Tolstoy’un İslamiyet’i kabul etmesinin duyulmasından çok korkmaktadır. Bu yüzden Tolstoy’un kendi ismi ile yayınladığı kitabını ve dahi bir çok mektubunu gizlemeye çalıştılar. Fakat gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. Artık bu gerçek gizlenemeyecek kadar açıktır ve daha nice deliller her gün ortaya dökülmektedir.

Bütün bu gelişmelerin farkında olan Bediüzzaman bundan yaklaşık 105 yıl önce Tiflis’te Rus Polisine ve Şam’da irad ettiği hutbede söylediği gerçekleri şimdi bizler daha yeni anlamaktayız. Rusya'nın Müslüman olacağına dair şu müjdeli tespitleri yapan Bediüzzaman bakın ne demiş:

“İki dehşetli Harb-i Umumînin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez…ması cihetiyle kat'iyyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz, geri dönüp Hristiyan da olamaz. Olsa olsa küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikata dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna' eden Kur'an ile bir musalaha veya tâbi' olabilir. O vakit dörtyüz milyon ehl-i Kur'ana kılınç çekemez.

Hem Asr-ı Saadetten şimdiye kadar hiçbir tarih bize göstermiyor ki, bir Müslümanın muhakeme-i akliye ile ve delil-i yakinî ile ve İslamiyet’e tercih etmekle, eski ve yeni ayrı bir dine girdiğini tarih göstermiyor. Avâmın delilsiz, taklidî bir surette başka dine girmesinin bu meselede ehemmiyeti yok. Dinsiz olmak da başka meseledir. Halbuki, bütün dinlerin etbâları ise; hatta en ziyade dinine taassup gösteren İngilizlerin ve eski Rusların, muhakeme-i akliye ile İslamiyet’e dahil olduklarını ve günden güne, bazı zaman takım takım, kat’î bürhan ile İslamiyet’e girdiklerini tarihler bize bildiriyorlar.

İşte, bu mezkûr dâvâya bir delil şudur ki: İki dehşetli harb-i umumînin ve şiddetli bir istibdad-ı mutlakın zuhuruyla beraber, bu dâvâya kırk beş sene sonra şimalin İsveç, Norveç, Finlandiya gibi küçük devletleri Kur’ân’ı mekteplerinde ders vermek ve kabul etmek ve komünistliğe, dinsizliğe karşı set olmak için kabul etmeleri; ve İngilizin mühim hatiplerinin bir kısmı Kur’ân’ı İngilize kabul ettirmeye taraftar çıkmaları; ve küre-i arzın şimdiki en büyük devleti Amerika’nın bütün kuvvetiyle din hakikatlerine taraftar çıkması ve İslâmiyetle Asya ve Afrika’nın saadet ve sükûnet ve musalâha bulacağına karar vermesi ve yeni doğan İslâm devletlerini okşaması ve teşvik etmesi ve onlarla ittifaka çalışması, kırk beş sene evvel olan bu müddeayı ispat ediyor, kuvvetli bir şahit olur” (Hutbe-i Şamiye, s. 29-31)

Rusya’nın eninde sonunda İslam’a teslim olacağı artık apaçık görülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışını yaptığı Moskova Camii bunun en güzel delilidir. Bayram namazında Müslümanların bu büyük camiye sığmayıp sokakları doldurması ise unutulamaz.

Bir millet mutlak anlamda dinsiz yaşayamaz. Öyle ise Rusya komünist rejimden sonra dinsiz kalamaz ve bunu uzun bir süre devam ettiremez. Tekrar dönüp akıl ve mantık çizgisinden çıkmış olan Hristiyanlığı da kabul etmez. Öyle ise yapacağı tek şey var, oda akıl ve mantık çizgisinde olan İslam dinine teslim olmaktır.

Bugün İslam Rusya’da çok hızlı bir şekilde ilerleyip yayılıyor. Sadece Moskova’da 2 milyon Müslüman’ın yaşadığından bahsedilmektedir. Bütün Rusya’nın bir anda İslam’a girmesi elbette beklenmemelidir. Lakin bu bir süreçtir, eninde sonunda Rusya, İslam’a teslim olacaktır. Bediüzzaman’ı teyit eden çok emareler şu anda çıkmış ve çıkmaktadır, elhamdülillah…

Bugün Avrupa ve bir çok kıtada din değil, batıl dinler terke uğramaktadır. Yani Hristiyanlık ve pagan dinler kabuk değiştirerek hızla tevhide doğru akmaktadır, vesselam…Said Nursî

(Risale-i Nur-Emirdağ Lâhikası 2)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum