Selahattin GEZER

Selahattin GEZER

Kapuçinonun neden kırk yıl hatırı olmasın ki?

Neden 40 yıl hatırı vardır kahvenin? Yoksa kahvenin yakasına iliştirilen kırk yıllık hatır, bizim gözümüzden kaçan başka bir sebepten dolayımıdır? Düşünceye salıyor beni… Ya da o devirde, kahve içenlerin, kırk yıl unutulmayacak yaptıkları sohbet midir? Kahve içenlerin sohbet yapabilecek birikimde olmaları, muhabbetleri ruha hoş bir lezzet bırakmasından mıdır? Bu sözün ortaya çıkış hikâyesi vardır elbet. Önemli olan, dile getiremediğimiz hazları, tatları bir takım güzellikleri bir çırpıda anlamamızı sağlayan kilometre taşı gibi deyim olmasıdır. Asıl anlamını aldığı: Dost ile bir kahvelik muhabbet molasıdır.

Kaliteli zamanlar teraziye vurulduğunda, güzellikleri, sıradanlığı, basitliği kenara ittiği dönemlerde, üstelik ele geçen nimetinde kadir kıymeti bilindiği devirde, her güzel anın şahidi olmuştur bir fincan kahve... Kız istemede bile heyecanı bastırıp, dile takviye güç oluşturmuştur.  Unutulmaz sohbetlerin acı ama tatlı tanığı olması kırk yıllık hatırı hak etmiştir. Kapuçino (Cappuccino) için kırk yıllık hatır söz konusu olmaması, içilirken eski muhabbetlerin olmayışıdır. Kapuçino soğuk adamların, ihtiraslı düşüncelerini gizlenmeye çalışıldığı eğreti duran kibarlıklarının hava unsuru olan içeceğidir, uzun uzun küçümser süzen bakışlarla... Böyle bir düşünce halinden ve küçümser ahvalden kırk yıllık hatır çıkmaz. Ama kapuçino, Osmanlı kıraathaneleri ve eski müşfik babacan yüreklerin olduğu dönemlerde olsa idi, onunda şerefi, o güzel yürekli ve güzel insanların sayesinde kurtulmuş olacaktı.

Dikkat ettiniz mi hiç? Gerçek insanlarla, Allah’a gerçek muhabbet sahibi olan, mutlak irade sahibi karşısında sıfır olmayı edep saymış, şuurlu insanlarla, ne yenirse yensin, ne içilirse içilsin, tadı bir başka olur... Kuru ekmeği, bir bardak suyla sitemsiz yiyenlerin ilave ettiği tatlar bambaşkadır...

Kapuçino içilirken, ihtiraslı, kumpaslı iş sohbetleri, şehvetli ve duygu fukarası aşk konuşmaları, ya da rakibe hayat hakkı tanımayan, düşman gözü ile bakılan siyasi sohbetler… Böyle bir ortam içeceğe de tat, özellik katmıyor... Demek ki suç kapuçino da değil, özellik ise kahvede değil. Lezzet katan dostluk ve içi dolu olan, eksik tamamlayan muhabbetler... Yavan ekmeğe şikâyeti olmayanın, samanlığı huzurla seyrana çevirenin muhabbeti de samimi olur.

Evet, kahvenin bir diğer şansıda yokluk dönemleridir… Ele geçince içerken telvesine kadar şükür ve sohbet derinleşmiştir… Kapuçino, bolluğun israfın zirve yaptığı dönemde kültüre dâhil olması ya da olmaya çalışması da gereken hatırı sağlamamıştır. Yokluk döneminde muhabbetle doymayı becermiş insanlar, bulduğu bir fincan kahvenin, dostun tefekküre araladığı kapıdan, yudum yudum derinlere dalmakla değerini arttırmışlar…

Aslında hiç bir şey değişmiyor; ne bayramlar ne ramazanlar, ne de zamanlar, değişen biziz… Değişen üslup, değişen heyecanlarımız, ilgilerimiz... Dünün kırk yıllık hatır sahibi kahve gibi, kapuçinoya da derin ve muhabbet dolu dostluklar, incir çekirdeğini taşıp, koça ağaçlar olacak sohbetler, tefekkürler ile kırk yıl hatır sağlanabilir... Sadece reel bakmadan, hayattan cebimize hakikatleri de koyabiliriz. Fakir mutfakların cömert davrandığı sofraları, dolu mutfaklarla ceplerle bugünde yaşatabiliriz... En temiz, safça bezenen mektuplardaki ifadeleri, yüz yüze ya da telefonda kullanabiliriz. İlla eskiye özlem yerine, eskimiş duyguları yenileyebilir, değişen bu şartlarda eskinin yüksek ruh halini, bu günde yaşayabiliriz... Geçmişte küçücük şeylere gösterdiğimiz sevinci heyecanı, şimdi hiç değilse büyümüş, gelişmiş nimetlerde de gösterebiliriz… Eldedir her şeyi hakkıyla yapmak ve lezzet katmak. Ama kendimizin de ne olduğunu aidiyetimizi unutmadan…

Kahve sevene ikramımdır… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.