Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

Kürt Teali Cemiyeti (I)

17 Aralık 1918 tarihinde Dâhiliye Vekâletine verilen bir dilekçe ile kurulmuştur. Cemiyetin kurucuları arasında İstanbul’da yaşayan bazı Kürt ailelerinin önde gelenleri, bazı devlet görevlileri ile bir kısım Kürt aydınları bulunmaktaydı.

Bunlar arasında, Bedirhan Paşa’nın oğulları, Mehmet Emin Ali, Süreyya, Mehmet Ali, Hasan Nuri, Abdurrahman, Murat Remzi ve Halil Rami Beyler; torunları, Mehmet Emin Ali Bey’in oğulları; Celadet, Kamuran, Mithad Esved Beyler; Şemdinan ailesinden Şeyh Ubeydullah ve oğlu Seyyid Abdulkadir ile Seyyid Mehmet, torunları Seyyid Abdullah ve Seyid Taha;  Baban ailesinden Şükrü Baban, Babanzade Mustafa Zihni Paşa, Hicaz eski valisi Babanzade Fuat Bey, Babanzade Hikmet Bey, Babanzade Aziz Bey, Babanzade Mahmut Bey: Diyarbakırlı Cemilpaşa ailesinden Ahmet Cemilpaşa, Ekrem Cemilpaşa ve Kadri Cemilpaşa ile Kürt yönetici ve aydınlardan Mevlanzade Rıfat, Ahmet Hamdi Paşa, Arvasizade Mehmet Şefik, Yusuf Ziya Koçoğlu, Mehmet Şükrü Sekban, Emekli Ferik Fuat Paşa, Emekli Ferik Ahmet Hamdi Paşa ve aynı zamanda İngiliz Muhibleri Cemiyeti üyesi de olan Sait Mola gibi zatlar bulunuyordu.

Bu Cemiyet içinde bağımsızlık talep eden üyeler olduğu gibi, özerkliğin yeterli olduğunu savunan üyeler de mevcuttu. Cemiyet başkanı olan Nakşî Tarikatının önde gelen mürşitlerinden Şeyh Ubeydullah’ın oğlu Seyyid Abdulkadir, özerklik taraftarı olan üyelerin başında geliyordu. Hatta Seyyid Abdulkadir, Barış görüşmeleri için Paris’e giden heyette Şükrü Paşa ile birlikte bulunuyordu. Şura-yı Devlet (Danıştay) Başkanı olan Seyyid Abdulkadir, ‘’Türklerin düşkün zamanında Kürt meselesini gündeme getirmeyelim’’ demiş ve bu sözleri nedeniyle bazı üyelerin tepkisini çekmişti.

Bağımsızlık isteyenlerin başında ise Cemiyetin Başkan Yardımcısı ve Bedirhan Paşa’nın oğlu Emin Ali Bedirhan bulunuyordu.  Cemiyetin, Erzurum, Diyarbakır, Van, Bitlis, Malatya, Elaziz ve Muş başta olmak üzere 19 yerde şubeleri açılmıştı.

Cemilpaşazade Ailesi, Diyarbakır’ın eski ve köklü ailelerindendir. Uzun yıllar valilik yapmuş Cemil Paşa’nın 11 oğlu ve üç kızı olmuştur. Bunları isimleri şöyleydi: Mustafa, Fuat, Kasım, Ziya, Hacı Abdurrahman, Besim, Naim, Ömer, Cevdet, İbrahim, Kemal, Naime, Vasfiye ve Mihrinisa. Çanakkale Savaşı’na gönüllü olarak katılan oğulları Besim ve Naim, burada şehit oluyorlar.  Ekrem Cemilpaşa, Cemil Paşa’nın torunu ve Kasım Bey’in oğludur. Pervin, Handan, Nevzat, Jale ve Hayriye isminde beş çocuğu olan Ekrem Cemilpaşa, Şeyh Said Ayaklanması nedeniyle yargılandığı mahkeme tarafından 10 yıl ağır hapis cezasına çarptırılıyor.

Kastamaonu Cezaevi’nde yatan Ekrem Cemilpaşa, 1928 yılında çıkarılan af kanunu sonucu serbest bırakılıyor ve yurt dışına çıkıyor. Daha sonra tekrar yurda dönen Ekrem Cemilpaşa, 1986 yılında İstanbul-Beşiktaş’ta vefat ediyor. Cemil Paşa’nın torunları olan Ahmet, Mustafa Cemilpaşa’nın, Kadri ise Fuat Cemilpaşa’nınoğullarıdır. Bu iki amcaoğlu Şark İstiklal Mahkemesi’nde yargılandıktan sonra aklanmışlardır. (1)

Bu cemiyetin Türkçe ve Kürtçe yayınlanan ‘’Jin’’ adlı bir dergileri vardı. Cemiyet üyelerinden Mevlanzade Rıfat’ın sahibi bulunduğu ‘’Serbesti’’ gazetesinde de cemiyetin görüşlerini savunan yazılar yayınlanıyordu.

Kürt Teali Cemiyeti’nin ardından 1918 yılında İstanbul’da ‘’Kürdistan Cemiyeti’’, 1919 yılında ‘’Kürt Neşr-i Maarif Cemiyet’’, ‘’Kürt Talebe Hêvi Cemiyeti’’, ‘’Kürt Kadınlar Teali Cemiyeti’’ ve ‘’Kürt Milli Fırkası’’, 1921 yılında da ‘’Kürdistan Teşrik-i Mesai Cemiyeti’’ kuruldu. (2)

10 Temmuz 1919 Sadaret’te Seyit Abdulkadir başkanlığındaki Kürt heyeti ile Haydarizade İbrahim Efendi başkanlığındaki hükümet heyeti bir görüşme yaparak Valilerini Seyit Abdülkadir’in atayacağı ‘’Özerk Kürt Devleti’’ kurulması konusunda anlaştılar. (3) Ancak değişen şartlar karşısında bu anlaşmanın uygulanma imkânı bulunamadı. Eğer bu anlaşmanın uygulanması şansı bulunsaydı,  Emin Ali Bedirhan, Diyarbakır’a vali olarak atanacaktı.

Bu cemiyet başlangıçta Osmanlı topraklarında yaşayan Kürtlerin hukukunu müdafaa, eğitim ve kültür düzeylerini yükseltmek maksadıyla kurulmuştur. Aynı şekilde bütün Müslümanları muhafaza ve müdafaa etmek de bu cemiyetin maksatları arasında bulunmakta idi. Kürdistan’da okullarda yapılan eğitimde Kürt dilinin kullanılması (4) bu cemiyetin istekleri arasındaydı.

Osmanlı Devletinin yıkılma sürecinde, bu cemiyete mensup bazı kişilerin, bundan pay almak için çalıştıkları da bir vakıadır. Bediüzzaman Hazretlerini bu cemiyet ile irtibatlandırmak için bazı kesimler tarafından birçok iddialar ortaya atılmıştır. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, Bediüzzaman Hazretlerini, bu cemiyetin mensuplarından değildir.  Bediüzzaman’ın İstanbul’da kaldığı dönem içerisinde üzerinde önemle durulması gereken hususlardan bir tanesi de, ‘’Kürdistan’’ kurma gayretleri konusundaki tutumudur.

Osmanlı İmparatorluğu savaştan mağlubiyet ile çıkınca, İngiltere başta olmak üzere İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğunun bir daha ihya olmaması için dessas entrikalar içine girmişlerdi. Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaşmak ve özellikle zengin petrol yataklarının bulunduğu ve ‘’Kürdistan’’ olarak bilinen coğrafyanın kendi kontrolleri altında kalması için yeni bazı planlar yapmışlardı. Bu konudaki emellerini gerçekleştirmek için Sevr Antlaşmasına, ‘’özerk bir Kürdistan devletinin kurulmasını öngören’’ bir madde de koymayı da ihmal etmemişlerdi.
(Devam edecek)

DİPNOTLAR:
1-Uğur Mumcu, Kürt-İslam Ayaklanması, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1994, 13. Basım,  sayfa: 226
2-Uğur Mumcu, age, sayfa: 12
3-Uğur Mumcu, age. Sayfa: 17
4-Şükrü Mehmet Sekban, Kürt Sorunu, sayfa: 30

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
11 Yorum