Afife ARTIK
Medresetüz-Zehra’da iktisat dersleri nasıl verilecek?
İktisat Yazıları - 1
Medresetüz-Zehra kaynaştıran, barıştıran, mezc ve derc edendir.
Birbirine sırt çevirten, küstüren, ayrıştıran, arasını açan ve olanı yok sayan değildir.
Demek günümüzde cari olan iktisat ilmini bütün bütün reddetmek ve içindeki hakikate dayanan kaideleri yok saymak gerekmiyor.
Peki ne yapacağız?
Yeniden ve bizim olmazsa olmazlarımıza göre bir düzenleme.
Bizim olmazsa olmazımız nedir?
Kur’an ve iman. Öyle ise her ne iş yaparsak yapalım ve hangi alanda çalışırsak çalışalım. Zeminimiz Kur’an zeminidir. Şahsî ve içtima i hayatımızda imanımıza, Kur’anımıza, Efendimiz Aleyhi efdalüssalatü ekmelüsselam’ın icraatına muvafakat etmeye gayret ettiğimiz gibi bu işimizin de zemini Kur’anımız ve Kur’anımızın taşıyıcısı olan Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam olacaktır.
Zemini doğru tesbit edip sabitledikten sonra bu zeminde ne yapacağız? Ve nasıl yapacağız?
Şükürler olsun ki nasıl yapacağımız konusunda da elimizde metot ve yöntemimiz vardır. Risale-i Nur bize kainat kitabını okumayı ve o kitabın kanunlarına muvafakat etmeyi talim ediyor. Ne yapacağımız elbette her birimizin çok geniş bir dairedeki seçimi ile ilgilidir. Herkes kendi işini yapacaktır. Yek diğerini yok saymadan ve nakıs gösterme gayretine girmeden pozitif bir rekabet ile hareket edecektir ki bu müsbet harekettir.
Demek zeminiz veya bir iktisatçı olarak bakarsak hammaddemiz gayet sağlam ve salabetli ve kaliteli. Bir mü’min her işinde Rabbine istinad edeceğinden ana sermayesi ve temel girdisi imanıdır[i]. Adeta kendisi bir fabrikadır da o fabrikaya iman nuru girmekte (verilmekte) ve o nur mü’minin elinden ayağından dilinden ve sair azalarından salih amel olarak dökülüvermektedir. İman giren fabrikadan salih amel çıkmaktadır.
Evet ne iş yaparsak yapalım imanımız Kur’anımız ve O’nun taşıyıcısı Efendimiz (asm) merkezdedir. Yani; Allah’tır dayanağımız ve sığınağımız. Ve yaptığımız işler imanımızdan kaynağını aldığında bambaşka bir hal alırlar. Kömür iken elmasa döner elimizdekiler.
Zeminimiz bu kadar sağlam olduktan sonra üzerinde neler olmaz ki?
Nasıl yapacağımızı da Risale-i Nur bize talim ediyor ki her işimizi aklımız ile kalbimizi beraber kullanarak yapmamızı talim ediyor.
Evet fabrikanın girdisi ve çıktısı olur bir de giren ham maddenin işlenme yöntemi vardır. nasıl bir yol ile o hammadde işlenecek ve kullanıma hazır bir ürün haline tahvil edecektir? Tebeddül demek daha uygun belki. Çünkü girene bedel çıkan olacak.
Bu fabrikanın işleyiş kuralları da Risale-i Nur tarafından belirlenmiştir. Bu fabrikada hiçbir şahıs bir başka şahsa tahakküm ve takaddüm etmeyecektir. Herkes işleyişe uyacak ve bir çark yek diğerini kendine uymaya zorlamayacak ona tahakküm etmeyecek ve önüne geçmeyecektir. Fabrikanın dağılmaması için olmazsa olmazdır bunlar.
Her insan bir fabrika olduğu gibi en az iki kişinin bir aradalığı ile ortaya çıkan bir organizasyon da bir fabrikadır. Bu fabrika iki kişinin bir kişi gibi hareket edebildiği bir mezc ve derç ile olursa ne âla fakat bir iş üzerinde birleşmiyorlarsa ve hiç olmazsa bir konuda kendilerinden geçerek konuya odaklanmıyorlarsa bir kişi gibi hayatlanamazlar.
Neden?
Çünkü hayat vahdet ve ittihadın neticesidir. Bir kişi gibi hareket edemeyen iki kişi bir adaya gelince ikisinin mezc ve dercinden hâsıl olan yeni bir şahıs olmuyor ki hayatlansınlar[ii]. Neden menfisini yazdım ki?
İki kişi bir araya gelip en azından bir konuda bir kişi gibi hareket ederlerse yani bir “iş” i bölüşürlerse taksim-ül a’mal ederlerse hayatlanırlar[iii]. Evet müsbet cümleler kurmak inşallah nazarımızı gittikçe müsbete odaklar.
Gerçek ihtiyaca gerçekçi çözümler üretmekle ilgilenen iktisat hakkında inşallah çalışmaya devam edeceğiz. Gerçek kelimesinin elbette bizim literatürümüzdeki karşılığı hakikattir. Hakiki bir ihtiyaç yani; zaruri ihtiyaçlar ve bunları hakikate münasib bir tarzda karşılamak iktisat biliminin ilgilendiği konudur. Daha evvelki yazılarımızda dünyaya bakan ihtiyaçların sınırsız olmadığından ve kaynakların da kıt olmadığından bahsetmiş idik.
Ancak ebede bakan ihtiyaçları sınırsızdır insanın. Kalbimizin ruhumuzun ihtiyaçları sınırsızdır. Dünya içindeki hanemiz olan bedenin ihtiyacı ise üç tanedir daha fazla değil.
İktisatçılarla bu konuları müzakere edebilmek temennisi ile…
[i] Elbette bu en büyük nimettir ve Rabbimizden imanımızı arttırmasını daim diliyoruz, bize ait olmadığının şuuru ile zarar görmemesi için ve kaybetmemek için teyakkuzda bulunmaya gayret ediyoruz.
[ii] Üstadımız hiçbir talebesini yalnız bırakmamıştır. Her daim kendisi manen onlarla beraber olduğu gibi onları da birbiri ile öyle buluşturmuş ki “bir ruh iki beden” demiş onlar için. Böylelikle Nur ve Gül fabrikalarının çarklarını bir araya getirmiş.
[iii] Bu noktada İktisat Doçenti arkadaşıma teşekkür ediyorum ki beraber bir iş yapmakla inşallah biz de teşrik-i mesai ediyoruz. Belki razı gelmez diye ismini vermiyorum.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.