Osmanlılar 1492’de Yahudileri İspanya'nın zulmünden kurtarıp onları Türk topraklarına yerleştirmişti. 1900'lerin başında, bu Yahudilerden yüz bini Selanik'te yaşıyordu. Karasu'lar ailesi, önde gelen ailelerden biriydi. Sultan 2. Abdülhamid’i tahttan indirmek için her türlü dalavereye başvuran Osmanlı siyasetçisi ve Jön Türklerden Emanuel Karasu’nun yeğeni İzak Karasu tıp öğrenimi görerek Selanik'te bir muayenehane açmıştı. Sonra evlendi, bir oğlu ve iki kızı dünyaya geldi. Balkan savaşlarında Selanik kenti Yunanistan tarafından işgal edilince, Osmanlı devletinin kıymetini bilemeyen Musevilerin çoğu, yeni bir katliamla karşı karşıya kalacaklarını bilmeden Avrupa yollarına düştüler. Kalan Yahudiler ise yıllar sonra yok edilmek üzere Almanların toplama kamplarına gönderildiler.

Dr. İzak Karasu, ailesiyle birlikte İspanya'ya göç etti. İspanya 1492'de Musevileri topluca sürmüştü, ancak vatandaşlıktan çıkarmamıştı. Yahudilerin bir kısmı 420 yıl sonra, kovuldukları topraklara geri dönüyorlardı. Karasu ailesi de 1912 yılında Barselona'ya yerleşti. Dr. İzak Karasu zeki bir adamdı; önce adını İspanyolca diline uyarladı. Dr. İzak Karasu bu kez İsaac Carasso oldu. Sonra Barselona'da bir muayenehane açtı. Ama ilk zamanlar az hastası vardı; bu yüzden geçinmek için zeytinyağı ticaretine başladı.

Birinci Dünya Savaşından sonra Avrupa'daki yoksulluktan İspanya da nasibini almıştı. O günlerde Barselona'da çocuklar arasında salgın bağırsak hastalığı patlak verdi. Gözleri yaşlı ana babalar kucaklarında bir deri bir kemik kalmış yavrularıyla doktorlara başvurup "Aman doktor, kurtar çocuğumuzu" diye yalvarıyorlardı. Ama doktorların elinden pek bir şey gelmiyordu.

Dr. İsaac Carasso bu duruma çok üzülüyordu. Gözünün önünde ölüp giden çocukların acısıyla uykusunun kaçtığı gecelerin birinde, belleğinde maziden kalma bir ses yankılandı: "Yoğurtçu geldi… Kaymaklı yoğurtlarım var…”

Birden irkildi; bu ses, Selanik'te günaşırı evlerine bir tepsi kaymaklı yoğurt bırakan Türk yoğurtçunun sesiydi. Dr. Carassu hamamdan dışarı fırlayan Arşimet gibi yataktan fırladı. Çünkü Osmanlı toprağı Selanik'te bağırsak hastalıklarının tedavisinde yoğurt kullanıldığını hatırlamıştı. Hastaya, günde üç öğün birer kâse yoğurt yediriyorlardı ve hasta birkaç günde sağlığına kavuşuyordu. Hemen ertesi gün, evinin bodrumunu mandıra haline getirdi ve yoğurt imalatına girişti. Yıl 1919.

Avrupa'da yoğurt bilinmiyordu. 1500'lü yılların ortalarına doğru Kanuni Sultan Süleyman bağırsak enfeksiyonuna yakalanan Fransa Kralı I. François'ya bir yoğurtçu göndermişti. Kral iyileşince yoğurtçu sırlarıyla birlikte İstanbul'a dönmüştü. İsaac Carasso, ürettiği şeyin doğuda yaygın bir gıda maddesi olduğunu anlatmak yerine, yoğurtları küçük teneke kutulara koyarak ilaç diye eczanelerde satmaya başladı.

Hastalarda etkisi çok çabuk görüldü. Dr. Carasso bununla da yetinmedi; Paris'teki Pasteur Enstitüsü'nden fermante edilmiş laktik getirterek yoğurdunu pastörize yoğurt haline getirdi ve yoğurdun ömrünü uzatmayı başardı. İlaç tutulunca, sıra ilaca patent almaya gelmişti. Onun için de bir ad koyması gerekiyordu. Neden oğlunun adı olmasın? Yani minik Daniel'in adı? Barselona'nın yaygın dili Katalanca'da küçük Daniel'in karşılığı "Danon" idi. Ancak bu özel isim olduğundan marka adı olarak tescil edilemeyeceğini düşündüğü için sonuna bir "e" ekledi. E… Hoş geldin "Danone yoğurtları!"…

Yoğurtçuluk çok kısa sürede Dr. Isaac'ın asıl mesleği haline gelince oğlu Daniel'i eğitim için Fransa'ya gönderdi. Önce Marsilya'da ticaret lisesinde okuttu. Ardından Paris'teki Pasteur Enstitüsü'nde ona bakteriyoloji stajı yaptırdı. Dr. Isaac Carasso 1939’da öldü. Daniel öğreniminden sonra Fransa'da kaldı. 6 Şubat 1929'da, Paris'te 18'inci bölgedeki bir dükkânda "Danone Yoğurtları Paris Şirketi"ni açtı. II. Dünya Savaşı yıllarında 1942’de ABD’ye göç eden Daniel Carasso bir süre bu ülkede çalıştı ve ilk yoğurt fabrikasını kurdu.

Böylece Danone imparatorluğu doğdu. Bugün bu imparatorluk beş kıtaya yayılmış durumda. Cirosu 15 milyar Euro'nun üstünde… 100 bin kişi çalıştırıyor… Sütlü ürünlerde dünya birincisi… Türkiye dâhil 18 ülkede 48 fabrikası var. Şişe suyunda (hayat su) dünya ikincisi… Türkiye dâhil 13 ülkede 97 fabrikası var. Bisküvi, bebek maması ve kahvaltı ürünlerinde dünya ikincisi… 21 ülkede 53 fabrikası var. Bir de beslenme, diyet ve halk sağlığıyla ilgili araştırma yapan Danone Enstitüsü vardır. Bu enstitü Danone Grubu tarafından 1991 yılında Fransa'da kurulmuştur.

Gelin görün ki, bu oldukça hümanist şirket (!) düzenli bir şekilde İsrail'deki silah fabrikalarına yardım ediyor. Daniel Carasso 17 Mayıs 2009’da, 104 yaşında Barcelona’da öldü. Ama İslam ülkelerinde, belki Filistin’de bile satılan meyveli Danone yoğurtlarından toplanan paralar Gazzelilere bomba olarak geri dönüyor. Yaşamakta olduğum Şanlıurfa’da bile, beş vakit namaz kılan birçok esnafın mağazalarında bu yoğurtlar bebekler için satılmaktadır. Bizim bebeklerimiz Danone meyveli yoğurtlarını yiyor, Gazzeli bebekler de misket bombalarını…

Yoğurtçu geldiiii… Meyveli yoğurtlarım vaaar… Gazze’ye misket bombaları geldiiii…