
Mustafa KILIÇ
Can (Ruh) - Ten
Hz. Mevlana Mesnevi-i Şerifinde bir kıssa anlatıyor: Bir gün Mecnun Leylasına kavuşmak için deveye binip yola çıkmış. Yolda her durduğunda, dizginleri bıraktığında deve arkada bıraktığı yavrusuna doğru gidiyormuş. Birinin sevgilisi önde, diğerininki arkada. Tabi Mecnun bir türlü ilerleyememiş. Hz. Mevlana bu kıssayı anlattıktan sonra nefis ve ruhun çelişkisinden bahsediyor. Nefis bu dünyayı sever. Maddeyi sever. Ruh ise bu dünya ile tatmin olmaz. Manayı ve hakikati arar. Bu şekilde açıklıyor.
Nefse binme nasihati Risale-i Nur'da da var. Eğer kontrol edersen sana binek olur. Eğer o sana binerse seni kötü sonlara götürür.
Risale-i Nur ile Mesnevi-i Şerif arasındaki fark şu ki, Mesnevi nefsin öldürülmesini esas alırken, Risale-i Nur nefsi Allah hesabına kullanmayı nasihat ediyor.
Risale-i Nur yemek yeme demiyor. Ama "nefsini terbiye et, israfa girmeden "şükür" maksadıyla ye" diyor. Helal dairesinde keyfe müsaade ediyor. Ama gaflete sebep olmamak ve şükrünü yerine getirmek şartıyla diyor. Hırs, inat gibi nefs kaynaklı hasletlerin yönünü ahiret hesabına çevirmeye çalışıyor.
Nur mesleğinde nefsi öldürmek yoksa da nefisle mücahede, nefsi ittiham gibi manalar var. Bu sürdürülebilir bir mutluluk için de gerekli belki de. Kendini sevmeyi mutluluğun bir şartı olarak kabul eden Bireysel Psikoloji ekolünün kurucusu Adler bile kendini beğenmişliği, bencilliği birer arıza olarak kabul ediyor. Ve hatta takipçileri onun öğretisini yaymak için yazdıkları kitabın adını "Kendinle Savaşma Sanatı" olarak belirlemişler.
Kendini sevmeye de başta bahsedilen kavramlar üzerinden bakılabilir:
Kendini ten yönünden sevmek mi yoksa can (ruh) yönünden sevmek mi?
Veya madde olarak mı mana olarak mı?
Veya en önemlisi kendini kendi hesabına sevmek mi yoksa Allah hesabına sevmek mi?
Kendini sevmek, kendini beğenmek konusu çok ince bir köprü üzerinde yürümeyi gerektiren bir konu. Her ne kadar nefse adavet gibi manalar hakikatse de insan kendisine tümden düşman olarak sağlıklı bir ruh haline sahip olamaz. Kendini ifrat ve tefrite kaçmadan ölçülü bir biçimde Allah hesabına sevmesi başta Rabbine ve diğer mahluklara olan sevgisini de perçinleyecektir.
Kendini beğenmek konusu da herhalde önce kendini tanımayı gerektiriyor. Her insanda beğenilecek bir şeyler mutlaka vardır. Ama güzel hasletlerin Allah'tan olduğunu bilmek ve kötü yönleri düzeltmeye çalışmak en adil yol olabilir.
Meyve'nin Dördüncü Meselesi'nde nazara verildiği üzere en önemli daire en küçük daire olduğuna göre, insanın ten-can çelişkisini çözümleme şekli emek-sermaye veya iktidar-muhalefet çelişkisinde alacağı tutumdan tabi ki daha önemli. Zira eşitlik diyerek yola çıkmış ideolojiler Stalin gibi zalimleri de ortaya çıkarabiliyor.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.