Mustafa ORAL
Bediüzzaman’ın Denizli Günlerinden
1943 yılında Denizli Mahkemesinde idamla yargılanan Bediüzzaman ve talebeleri beraat eder. Beraat kararına halk çok sevinir. Denizli “Yaşasın adalet!” sesleriyle inler. Tebrik ve teşekkür sesleri arasında Üstad ve talebeleri eşyalarını almak üzere cezaevine gelir. Nur Talebeleriyle hayatları değişen mahkûmlar sevinci ve hüznü bir arada yaşar, gözyaşı döker. Bir yandan böyle tertemiz insanların hapisten çıkmalarına sevinirken öte yandan artık zindandan Nur çıkacak, zindan eskisi gibi zifiri karanlığa bürünecek diye üzülür. Teselli etmek yine Üstad’a düşer.
“Merak etmeyin, bundan sonra yeni bir hükümet iş başına gelecek ve af ilân edecek, o zaman çıkacaksınız...”
Denizli halkı Nur Talebeleri için güzel bir uğurlama hazırlar. Cezaevi önünde faytonları hazır bekletir. Nur Talebelerinin eşyalarını sarar. Evlerine götürüp misafir eder. Nefis yemeklerle ikramda bulunur.
Ormanda şimşek gibi çakan atlı
Üstad’ı iki tane yağız atlı güzel bir faytona bindirirler. Yanında Mehmed Feyzi Efendi vardır. Üstad’la yan yana körüğün altında otururlar. Arabacı kamçı elinde, hazır kıta bekler. Kimse gitmez. Herkes emir bekler gibidir. Fakazlı ve Selahâddin kafilenin en gençleridir. Üstad’a çok yakındırlar. Arabanın arka tarafında körüğün dibinde dururlar.
Hapishane orman tarafındadır. Vakit öğleden sonradır. Birden orman tarafından bir ses kopar. Ağaçların arasından bir süvari sanki uçarak gelip Üstad’ın önünde durur. Atından iner. Askerce sert bir selâm verir. Üstad’ın ayaklarına kapanır. Birkaç kelime söyler. Üstad başından tutar. Bir kaç cümle söyler. Fakat ne süvarinin, ne de Üstad’ın söylediklerini kimse anlamaz. Süvari, Üstad’ın elini öper ve yine sert bir selâm verir. Mahmuzlarını şaklatır. Aynı istikamette aynı şekilde süratle uzaklaşır. Kimse bu hadiseyi çözemez. Kimse Üstad’a sormaya da cesaret edemez.
Hafız Ali’nin Kabrinde
Denizli Hapsinin sıkıntı, meşakkat, rutubet ve betonun insan kanını bir sünger gibi emmesine dayanamayan Hafız Ali, Üstad yerine şehiden vefat eder. Sanki Üstad’ın canından bir parça kopmuştur. Hapisten çıkar çıkmaz Mehmed Feyzi, Nazif Çelebi, Selahattin, Çaycı Emin ve Emin Uzun ile kabrine koşar. Kur’an’lar okunur. Üstad hazin bir dua yapar. Elini semaa kaldırır.
‘Bu şehid bir yıldızdır.’
O sırada gayr-i ihtiyarî başlarını kaldırdıklarında, gökte ışıl ışıl bir yıldızın parıldadığını görürler. Üstad mezar tahtasına, “Mahkeme-i Kübra-yı Haşir’de Risale-i Nur Talebelerinin bayraktarı şehid-i merhum Hafız Ali rahmedullahi aleyhi ebeden daimen” diye yazar.
Denizli nöbeti
Beraat kararına rağmen Üstad’ın Denizli’den ayrılmasına izin verilmeyince Nazif, Üstad’a hizmet etmesi için Selahâddin’i bırakarak İnebolu’ya döner. Üstad, Delikli Çınar olarak anılan semtteki bugün Mc Donals olarak bilinen otele yerleşir. Selahâddin iki gün hizmetinde kalır. Her gün beş yüzün üzerinde ziyaretçi gelir. Bir gün Rusya’da esir hayatı yaşadıkları emekli bir subay da gelir. Üstad’la kucaklaşırlar. Yaşlı gözlerle esaret günlerini yâd ederler. Denizli Nur Erleri nöbeti devralınca İnebolu’ya döner.
Kırık kaşık, kırık kalp
Üstad’ın bir tane ağaçtan kaşığı vardır. Sapı kırılınca çivi ile perçin yaptırarak kullanır. Selahâddin kaşığın perişan (?) halini görünce işgüzarlık yapar, çöpe atar, yenisini alır. Akşam yemeğinde Üstad kaşığı arar. Selahâddin telaşlanır.
“Efendim, eskimiş ve kırılmıştı. Çöp sepetine attım.”
Üstad celallenir.
“Benim otuz senelik arkadaşımdı. Onun kıymetine paha biçilir mi? Derhal bul ve getir…”
Selahâddin çöp sepetine koşar. Kaşık hâlâ oradadır. Alır, suda kaynatıp Üstad’a getirir.
*Daha fazla bilgi için İnebolu Nur Talebelerini anlattığımız Hiçbişey yayınlarından çıkan “Kuzey Işıkları: İnebolu Nur Kahramanları” isimli kitabımıza bakabilirsiniz.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/kuzey-isiklari-inebolu-nur-kahramanlari/654956.html&publisher_id=10964
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.