Serdar BİLGİN
Emirdağ Lahikası Çerçevesinde Müspet Hareketin Analizi
1-GİRİŞ
“Şahsınıza kanunsuz muameleler yapılsa idi zalime/zalimlere karşı tutumunuz nasıl olurdu?” sorusu ile başlamak istiyorum.
“Zaten ecnebî parmağıyla, güya hakkımda teveccüh-ü âmmeyi kırmak fikriyle damarlarıma dokunacak kanunsuz muamelelerin mezkûr maksat için yapıldığına, çok emârelerle kat'î kanaatimiz geldi. Fakat Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, benim gibi kabir kapısında, alâkasız, dünyadan usanmış, hürmetten, teveccüh-ü âmmeden kaçmış ve şân u şeref ve hodfuruşluk gibi riyakârlıklara hiçbir meyli kalmamış bir vaziyette iken, bunların bana karşı kanunsuz ihanetlerinin hiçbir ehemmiyeti kalmadı; Cenâb-ı Hakka havale ediyorum. Ben onlara beddua değil, bilâkis dua ediyorum ki: Yâ Rabbi! Onlara iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver ve Nurlardan müstefid yap.”
Talebeleri ile birlikte türlü türlü musibetlere, ezâ ve cefâlara mâruz kalan Üstadın; şahsına lüzumsuz evham yüzünden eziyet edenleri dualarına aldığını, imanlarını kurtarma noktasında onlar için kaygılandığını görüyoruz.
“Bana lüzumsuz evham yüzünden eziyet edenlerin yakında ölümle idam-ı ebediyeye giriftar olacaklarını düşünüp, hakikaten acıyorum. Yâ Rabbî, onların imanını Risale-i Nur'la kurtar! İdam-ı ebedîden, sırr-ı Kur'ân'la terhis tezkeresine çevir! Ben de onlara hakkımı helâl ediyorum.”
Üstat; onların bilmeyerek kader-i İlâhînin sırlarına, derin tecellîlerine akıl erdiremeyerek dâvâmıza, hakikat-i imaniyenin inkişafına hizmet ettiklerini ifade ediyor, ezâ ve cefâ edenlere karşı hiçbir talebesinin kalbinde zerre kadar intikam emeli beslememesini ve onlara mukabil Risale-i Nur'a sadakat ve sebatla çalışmalarını tavsiye ediyor. İzahatı da şöyle yapıyor.
“Biz dünyaya bakmıyoruz. Baktığımız vakit de onlara yardımcı olarak çalışıyoruz. Âsâyişi muhafazaya müsbet bir şekilde yardım ediyoruz. İşte bu gibi hakikatler itibarıyla, bize zulüm de etseler hoş görmeliyiz.”
Burası sözün düğümlendiği yerdir. Burası müspet hareketin kilit noktasıdır. Üstat, İslam'ın izzetini muhafaza etmek, insanların İslam’a karşı muhabbetlerini artırmak ve Müslümanlar arası uhuvveti ve âsâyişi sağlamak hususan mâsum çocukların ve muhterem ihtiyarların ve biçare hastaların ve fakirlerin dünyevî istirahatlarına ve uhrevî saadetlerine binler hayatını ve binler şerefini feda etmeye hazır Celâleddin Harzemşah gibi bir nefer portresi çiziyor. Müspet hareketi bu portre içinde analiz etmeye çalışacağım inşallah.
2- EMİRDAĞ LAHİKASI ÇERÇEVESİNDE MÜSPET HAREKETTE İKİ MESELE
A-Birinci Mesele - Müspet Harekette Nokta-i İstinadın Belirlenmesi-Temel
Birinci meselede Üstat, müspet hareketi temellendirir, “dünya menfaati ve maişet derdi için dünyanın âhirete tercih edildiği, mânevî tahribatların arttığı bir zamanda ihlâs sırrıyla hareket edip manevi bir set oluşturmayı” müspet harekette bir nokta-i istinad olarak belirler. Biz, bütün kuvvetimizle anarşiliğe bir sedd-i Zülkarneyn gibi, bir sedd-i Kur'ânî tesisine çalışıyoruz. O zaman müspet harekette birinci mesele sedd-i Kur'ânî tesis etmek, Rıza-yı İlâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmak ve vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır. Hayır da şer de Allah (cc)’tandır. Rıza-yı İlâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapan Rabbine teslim olan kişi, zahiren çirkin perdeler altında, gayet güzel neticelerin varlığını görür, Rabbi onun bir zararına bedel, o kişiye yüz menfaat ihsan eder. Yunus Emre’nin “Aşk ile yürüyen sırtında dünyayı taşır; aşksız yürüyen beden diye bir ceset taşır.” sözleri misali Rabbinin aşkı ile yürüyen; geçici sıkıntılara ve sarsıntılara ehemmiyet vermez, yüreğinde taşıdığı kudsî aşkı, omzunda taşıdığı kudsî vazifesi zararına onların küçük meseleleri ile ilgilenmez. O nedenle Üstat, zulüm karşısında zalimlerin küçük meseleleri ile ilgilenmemiş, onların tahriklerine kapılmamış; sükûn, temkin, itidal-i dem, sabır ve tahammülü ön planda tutmuş, şahsına karşı yapılan muamelelere sabırla ve rıza ile mukabele etmiş, beddua etmemiş, zalimlerin planlarını boşa çıkarmıştır.
“Bir maksatları, benim sabrım tükensin, artık yeter dedirtsinler. Zaten onların şimdi benden kızdıklarının bir sebebi, sükûtumdur, dünyaya karışmamaktır. Âdetâ "Niçin karışmıyorsun? Tâ karışsın, maksadımız yerine gelsin" diyorlar…”
Perdenin arkasına baktığımızda şunu görürüz; ziyade meşakkat ziyade sevaba, zahmet rahmete vesile olmuş, zahmet ve meşakkat nurların inkişafını kolaylaştırmıştır. O nedenle hizmet-i Nuriye ehlini ümitsizliğe düşürecek hiçbir neden, hiçbir bahane yoktur.
B-İkinci Mesele - Nurânî Müdafaa - İnşa
İkinci meselede Üstat, müspet hareketi inşa eder.
“Elimizde nur var, topuz yoktur. Biz tecavüz edemeyiz. Bize tecavüz edilse, nur gösteririz. Vaziyetimiz bir nevi nurânî müdafaadır.”
Üstadın, lüzumsuz evham yüzünden kendisine eziyet edenlere dua etmesi, onlara gücenmemesi, onlarla münakaşa etmemesi ve hakkını onlara helal etmesi müspet harekette ikinci mesele olarak karşımıza çıkıyor. Nurânî müdafaanın sınırları ihlas ile çizilmiştir, nurânî müdafaada tevazu-mahviyet ve terk-i enaniyetin yansıması olan sükunet ve sabır vardır. Nurânî müdafaa nefret ettirmeden ıslah etmektir. Nurânî müdafaa kırmadan-dökmeden, memleketin asayişini bozmadan mânevî hizmet etmektir. Nurânî müdafaa kusurları ifşa etmeden ıslah etmektir. Nurânî müdafaa ortak bir noktada buluşturma, anarşiye mahal vermeme, uzlaşmadır. Nurânî müdafaanın istinad noktası Risale-i Nurdur. Risale-i Nurlar; küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşilik ve üstü olan istibdad-ı mutlakı, esasıyla bozar, reddeder. Emniyeti ve âsâyişi ve hürriyeti ve adaleti temin eder. O nedenle bu vatanın belâlardan muhafazası için Risale-i Nur bir kat'î vesiledir.
1-Zalimlerin tahriklerine karşı sabırla ve rıza ile mukabele edeceğiz, çatışma ortamına asla müsaade etmeyeceğiz.
2- Şartlar ne oluşa olsun anarşiye asla meyletmeyeceğiz, tecavüz değil tedafü, tahrip değil tamir edeceğiz, asayişin ve emniyetin sağlanması için çalışacağız.
3- Maddi ve manevi, dünyevi ve uhrevi hiç bir beklenti içine girmeden hizmet edeceğiz.
4- Ümitvar olacağız, yüreklere şevk ve heyecan tohumları ekerek nefret ettirmeden, kusurları ifşa etmeden iman hizmeti yapacağız.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.