Sevgi yoksa saygı da yoktur

Kur’an’dan Risale-i Nur Perspektifinde Günümüze Mesajlar (26)

Kur’an ümitle korku arasında bir denge kurar. Allah sevilir ve sayılır. O’ndan öcü gibi asla korkulmaz. Zaten saygıda sevgi baskındır. Allah’ın bize olan sevgisini kaybetme endişesinden saygıda kusur etmemeye çalışırız. O’nun sevgisi olmadan bizim yapacağımız fazla bir şey yok. Ancak O’nun gazabından da kurtulduğumuzu sanmak doğru değil.

Ümitle korku arasında bir yerde durmak kulluğun en önemli halidir. Allah kullarına son derece müşfiktir ama haddi aşanlara karşı da o denli adaletlidir. Suç cezasız kalırsa saygının da hükmü kalkar. Oysa sevgi ancak saygıyla bütünleştiğinde içselleşebilir. Saygının olmadığı yerde sevgi çıkara endekslenir. Bu tür bir sevgi, sevgi değil olsa olsa her zaman karşılık bekleyen bir sevgidir. Asıl sevgi karşılık beklenmeden beslenilen sevgidir.

İşte Kur’an insanda bu dengeyi kurmak için zaman zaman ilerde gelecek dehşetli anlara ilişkin tasvirlerde bulunur. Kıyametin ruhlara salacağı o dehşetli korkusunu dile getirir, cehennem tasvirlerine yer verir. Adaletin sağlanması açısından dünyada işlenen suçların cezalarının mutlaka ahirette çekileceğinin uyarısını yapar. Ama şu var ki ümit ayetleri tehdit ayetlerinden çok daha fazladır. Pedagojide de sevgi her zaman ağırlıktadır; böyle olmakla korku faktörünü asla geçiştirmez. Ceza da iyilikten anlamayanlar için terbiyenin bir yoludur. İnsan tek taraflı bir varlık değil ki, ödül her zaman geçerli bir yöntem olsun.

Kur’an bütün insanlığa hitaben يَاۤ اَيُّهاَ النَّاسُ اتَّقوُا رَبَّكُمْ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌyani “Ey insanlık! Rabbinize karşı sorumluluğunuzun farkında olun! Çünkü Son Saatin depremi korkunç olacaktır. “[1] diye ilerde mutlaka gelecek olan dehşetli anı haber verir. Bu, bütün insanlığın ve her şeyin başına gelecek bir olaydır, hiç kimse ve hiçbir şey bundan istisna edilmeyecektir; ölüm gibi. Bu çok büyük olan deprem emrini verecek olan da Allah’tır. Bu dünyanın ve dünyada hayat sürdüren insanlığın da sonudur. Bütün ümitlerin tükeneceği bir zaman parçasıdır. İnsan nasıl ki zamanı gelince ölür, öyle de dünya ve içindekilerin tümü işte bu dehşet an geldiğinde yeni bir hayata dizayn olmak için son bulacaktır. Üstelik canlı ve cansız varlıkların tabii olarak karşılaşacakları bir sondur. Her doğan yaşlanır ve her yaşayan ölür; her hareket eden günün birinde durur ve her varlık son savunmasını yapmak üzere başka bir hayata intikal eder.

Bu uyarı “النَّاسُ ile bütün insanlığadır; mümin kâfir ayırım yapılmıyor. Yine Kur’an bu dehşetli anı çok ilginç bir şekilde tasvir eder: يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّاۤ اَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكاَرٰى وَمَا هُمْ بِسُكاَرٰى وَلٰكِنَّ عَذَابَ اللهِ شَدِيدٌyani“(Depremi) gördüğünüz gün, emzikli her anne emzirdiği (bebeğini) unutur, yine her gebe (o an) çocuğunu düşürür; ve insanlar sarhoş olmadıkları halde sen onları sarhoşmuş (gibi) görürsün. Fakat, Allah’ın azabından daha şiddetli olduğu kesindir.”[2]

Kur’an’ın aşağı yukarı üçten birisi yeniden dirilmeyle ilgilidir. Dünyanın düzeni ve insanın refah bu hakikatle sağlanabilir. Ahiret var olanların anlamıdır; o olmadan hiçbir şey yerli yerine konulamaz. Anlamsızlıkla insanlar başlarını yerden yere vururlar. Ahiret olmadan hayatın ne önemi kalır? Kur’an’ın zaman zaman bu tür tasvirleri yapması insanlara bu gerçeği hatırlatması içindir. Sonra gelen ayette Allah’ın varlığı konusunda ileri geri tartışmalardan söz edilir. Bu dehşet anı hatırlatılıyor ki en azından ceza korkusundan kendilerine çeki düzen versinler, o denli sorumsuzca davranmasınlar.

Bu konuda Peygamberimizden (asm) Ebu Hureyre uzun bir hadis rivayet eder. İfade ettiği anlam bakımından ilginçtir. Burada özetle ilk Sura emir verildiğinde büyük bir karışıklık meydana geleceği, ikincisinde bütün insanların öleceği ve üçüncüsünde ise hepsinin yeniden diriltilip Allah’ın huzuruna çıkarılacağı söylenmektedir. Bu anda yeryüzü adeta dalgalara kapılan bir gemi gibi yalpalayacak ve kuvvetli bir rüzgârla oradan oraya savrulan asılı bir lamba gibi sarsılacaktır.[3]Dağlar ve denizlerin büyüklüğü düşünüldüğünde bu karmaşanın ne boyutlarda olacağı ve karışıklığın ruhlarda ne büyük yıkımlara sebep olacağı daha net bir şekilde fark edilebilmektedir.

İnsanın ve dünyanın bu dehşetli tabii sonu hesaba katmayan, ümit ile korku dengesini hayatına geçiremez. Bunu yapamadığı için ya ifrata ya da tefrite kaçar; hayatı karman karışık olur. Ahiret hayatı olmadan zaten ne bireyin ne de toplumun düzeni olur. Kur’an’ın üçte birisinin ahirete ilişkin konulara yer vermesinin anlamı budur. 

Ahiret inancı huzurun teminatıdır.



[1] Kuran, Hac:1

[2] Kuran, Hac:2

[3]Mevdudi, Tefhimul Kur’an, cilt: 3, İnsan Yayınları, İstanbul

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.