Misafir Kalem
Sualler öksüz kalmıştı…
Hasan Türkal’in yazısı
“… ama baba, Ali İhsan dedeme benim soracağım sorular vardı daha…” demişti o zaman küçük, zeki, akıllı, şirine bir kız çocuğu olan Nurefşan. Ali İhsan dedesinin Hakk’a yürüdüğünü duyduğunda… Herkes gibi o da her an, her aklına takılan sorusunu sorabileceği, hatta bazen sormadan, aklından geçirdiğinde bile cevabını alabileceği birini kaybetmişti.
O gün Ali İhsan Tola’nın artık fani dünyadan çekilip, Hakk’a yürüdüğü, bizlerin abisiz, dayısız, dedesiz, istinad duvarsız kaldığımızı hissettiğimiz gündü.
Zira; onu tanıma bahtiyarlığına erebilen Senirkent gençliği olarak bizlerin sahip olduğumuz / olabildiğimiz / olmamız gereken her türlü iyiliği, güzelliği, istikameti, dürüstlüğü, mertliği, cesareti, müsbet hareketi, istiğnayı, hakkaniyeti, hamiyeti, vefayı, muhabbeti, gayreti, riyazeti, fedakarlığı, ümidi... lisan-ı haliyle ve diliyle devamlı ders vererek; bizlerin menfi hareketlere girmemize, yanlış akımlara kapılmamıza, ye'se / ümitsizliğe düşmemize engel olan; her sormayı düşündüğümüz suale bile sormadan cevap veren; her başımız sıkıştığında kendisinden teselli aldığımız; dayanağımız, güvencemiz, sığınağımız olan; dertlerimize deva; hastalıklarımıza şifa yollarını gösteren; her daim himmetini, muavenetini hissettiğimiz; çok muhterem ve muazzez abimiz, dayımız, dedemiz, büyüğümüz Ali İhsan Tola’yı (27 Haziran 1927-13 Mayıs 2009) artık dünya gözüyle göremeyecektik.
Seksenli yılların İHL gençliği olarak, yaygın şekilde maruz kaldığımız Haricilik, Humeynicilik… gibi aşırılık gösterebilecek akımlara kapılmadıysak; tam mütedeyyinlik olarak amelen olmasa bile itikaden ve sosyal duruş olarak fiilen istikametimizi muhafaza edebildiysek bunda en büyük pay, halen ve kalen naşiri olduğu Risale-i Nur Külliyatı dersleri ve kendisine aittir.
Her ne kadar onun istediği şekilde yaşayamasak da; yeterli vefayı gösteremesek de; ona layık olamasak da; himmetini ve muavenetini ruhaniyetinden istirham ederek; 12. vefat yıldönümünde hasretle, muhabbetle, rahmetle anıyoruz...
Allah rahmet eylesin; mekanını âli kılsın… Mahşerde onunla haşretmesini Cenab-ı Hakk'tan duacıyız…
Aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü şekilde, hayattayken hediye ettiği Cevşen-ül Kebir’e, kendi eliyle yazdığı duasındaki gibi himmetini, hamiyetini, muavenetini üzerimizden eksik etmemesini ruhaniyetinden istirham ediyoruz…
Ruhu için el-Fatiha...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.